Yazdığım bir şeyin asla devamını getirememden, bölüm aralıklarımızın yıllara kadar çıkmış olmasından bıkmış olduğunuzun farkındayım ama inanın o motivasyonu bir türlü sağlayamadım fazla uzatmadan elimden geldiği kadarıyla buraya uğrayacağımı bildiriyor ve kaçıyorum.
7:“KALBİNİ ELLERİMLE SÖKECEĞİM”
Bahçeye açılan sürgülü cam kapının kilidini çevirip hiç sorun olmadan dışarı çıktığımda temiz havaya muhtaç ciğerlerim derin nefesleri içine çekti.
Kaçmayacaktım sadece dolaşmak istiyordum. Zaten istesemde elimi kolumu sallayarak çıkamayacağımı biliyordum. Tek güvendiğim Karahan'ın kendi deyimiyle anlaştığımızı söylediği gün burada bir esir olmadığımı söylemesiydi. Korumaların bahçede dolaşmama ses etmeyeceklerini biliyordum bu da bana kör noktaları gözetleme imkanı tanıyordu.
Havuzun etrafından dolanıp, kale surları gibi dizilmiş beton duvarların önünde ki büyük ağaçların oraya yürüdüm. Evin çevresine konumlanmış korumalar yeterli gelmiyormuş gibi arka bahçe ve arkasında ki koruluğun girişinde de korumalar vardı ama bana kaçamak bakışlar atmak dışında herhangi bir müdahale de bulunmadılar. Henüz.
Aslında karanlık olması gerekirken, duvara monte edilmiş gece lambaları ile aydınlatıldığı için; en ücra köşesi bile aydınlık olan bahçede gezinmeye devam ettim. Amaçsız bir arayış içinde olan adımlarım evin arka bahçesini de aştığında kısa bir an korumaların arasında bir hareketlilik oldu ve kendi aralarında tartıştıklarını gördüm.
Normalinden hızlı atan kalbim bunun bir fırsat olduğunu haykırırken, zihnim duygularıma sonunun kanlı biteceği bir savaş açmıştı.
Saniyelik bir fırsat, göz açıp kapayıncaya kadar sürecek ve sonra sanki hiç yaşanmamış gibi ellerinden kayacak, diyordu duygularım.
Şimdi sırası değil, yakalanacaksın diyordu aklım.
Hareket etmeye korkan benliğime karşın ne yaptığını bilmeyen duygularım kargaşadan faydalanmış koruluğun hafif açık kapısından farkettirmeden süzülmüştü.
Kaçacak mıydım?
Bu hareketimden sonra muhtemelen.
En az dört metre gibi görünen surları ardımda bıraktığımda ormanlık alanın içinde kendini belli eden toprak yolu takip ederek yürümeye başladım.
Sesler ve ışık attığım her adımda ardımda kalıyor, yerini ürkütücü bir sessizliğin karanlıkla birleşmiş olduğu bu soğuk ormana bırakıyordu.
Üzerimde ki ince kazak soğuğu iliklerime kadar hissetmemde en önemli etkendi. Yine de durmadım. Anlık kararım beni nereye sürükleyecekti bilmesem de, yaptığım aptallık dahi olsa yinede kendi kararıma bağlı kaldım ve hızlı adımlar atmaya devam ettim.
Karanlıkta panikle attığım adımlar ayağıma dolana dolana ne kadar gittiğimin farkında olmazken duyduğum acı doluk çığlık duraksamama sebep oldu.
Korkuyla, zifiri karanlıkta çokta uzaktan gelmeyen bu sesi takip ettiğimde iki yüz belki iki yüz elli metre ilerimde duran betondan yapıyı farkettim.
Terkedilmiş fabrikaları andıran görüntüsüyle fazla büyük olmasa da koruluğun içinde eğreti duran bu binanın varlığı en çokta içinde ne olduğu içimde ki korkuyu harlarken ne kadar olduğunu anlayamadığım bir süre olduğum yerde bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN KARASI +18
ChickLit❝Sadece kraliçe değil; bu kez avcı da kalbini istiyor, pamuk prenses.❞