1.3

2.7K 313 189
                                    

✔️kafeterya, 17:15

"Oğlum bu sefer farklı olacak diyorum bakın ciddi gibi. İnanmıyor musunuz bana?"

Jisung karşısında oturan Changbin ve yanındaki Jeongin'in suratına bakarak ne kadar konuşsa da arkadaşları oralı değillerdi. Chan "Biraz daha zaman ver kendine. Hemen umutlanma." dese de onu es geçip önündeki bilgisayarın ekranını arkadaşlarına çevirdi. "Daha dikkat çekici bir şey göstereyim o hâlde size. Takarsınız belki beni."

Yüzündeki yaramaz sırıtmayla beraber bir yerlere tıkladıktan sonra "Şöyle yaklaşın iyi görmeniz lazım." diye fısıldadı merakla ekrana bakan arkadaşlarına hitaben.

"Ne sikim çeviriyorsun yine?" diye söylendi Changbin. Gözleri Chan'a kaydığında onun da bilmediğini dudak büzmesinden anlamıştı. Ardından gözlerini devirmesi kendisinin de gözlerini devirerek önüne dönmesine sebep oldu. Küçük çaplı konuşmalar dışında eskisi gibi oldukları söylenemezdi.

Geçen gün olan durumdan dolayı Jisu'yla konuşmak durumunda kalmıştı sabah. Kendisine attığı mesajları pek taktığı söylenmezdi ama Seungmin'i rahatsız etmesi hoşuna gitmemişti. Gerçi konuşsa da aldığı olumlu bir karışılık olmamıştı. Jisu'nun kendisine bu kadar kafayı taktığını fark edememişti.

"Videonun ana karakterlerinden bahsetmek istiyorum öncelikle," diye atıldı Jisung. Gözleri Changbin'in yüzünde gezindi. "Yakışıklı, karizmatik, bütün kızların peşinde koştuğu ama sadece bir kişinin sahip olduğu Seo Changbin, ilk karakterimiz."

Changbin kaşlarını çatarak oturuşunu düzeltti. "Ne saçmalıyosun lan gevşe-"

Jisung arkadaşının sözünü bitirmesine izin vermeden dudaklarına parmağını koyup susmasını sağladı. "Şşş biliyorum çok heyecanlısın ama ikinci karakterimizi sunmama izin ver tatlı böceğim."

Jeongin gözlerini devirdi. "Heyecan yaratmadan iş yapamıyor musun sen?"

Jisung kaşlarını havaya kaldırıp başını iki yana salladı. "Diğer ana karakterimiz de Kim Seungmin. Kimseye yüz vermediği hâlleriyle ünlü olan arkadaş."

Gözlerini ekrana çevirip parmaklarını Changbin'in dudakları üstünden ayırdı ve bilgisayarın tuşuna basarak videoyu başlattı. "Olayın geçtiği mekan, Changbin'in evi."

Changbin olayı çaktığında önce arkadaşına sonra da ekrana bakmıştı. Eli ceketinin cebini yokladığında belleğin orda olmadığını yeni fark etmesi yüzüne çarpan ilk tokattı. Gün içinde ceketinin Jisung'un üstünde olması da şu an ki durumu açıklıyordu.

Arkadaşları videonun ilerleyen saniyelerini ve asıl görülmesi gerekilen yeri gördüklerinde Changbin sinirle bilgisayarın kapağını kapattı. "Özel diye bir şey bırakmıyorsun anasını satayım."

"Özelinse niye videosu var kardeşim, ben çektim sanki." dedi Jisung cevabını geciktirmeden.

Jeongin "Öpüştünüz mü?" diye sorarken Chan "İnanmıyorum sana." diye yakınmıştı.

Changbin Jeongin'in sorusunu es geçti. "Göründüğü gibi değil." dedi ayağa kalkan Chan'la beraber kalkarak.

"Ne göründüğü gibi değil Changbin? Bir bunu yapmadığın kalmıştı. Ne yapacaksın bütün kampüse yayacak mısın videoyu? İnsan ol biraz ya!"

"Ya sikik," Changbin yürüyen arkadaşının önüne geçerek engelledi gitmesini. Diğer iki arkadaşı da oturdukları yerde ayaklanmışlardı. Jeongin kavga etmelerini önlemek adına tetikte beklerken Jisung kafeteryanın kapısında gördüğü bedenle üstünü düzeltti.

"Biliyorum olayın başı bambaşka olduğu için kötü bir izlenim kazanıyorum şu an ama amacım videoyu birbirlerine göstermek değildi." Sinirli bakışlarını melül melül Hyunjin'e bakan Jisung'a çevirdi. "Gevşek herif cebimden almış belleği. Size gösterme gibi bir düşüncem de yoktu. Sadece o an yanlış yaptım çekerek bu kadar."

Chan arkadaşının kendisini açıklamasını kafasını sallayarak dinledi. Ama ona hâlâ sinirli olduğu gerçeği değişmiyordu. "Bırak şu siktiri boktan iddia işlerini Changbin. Gidip anlat Seungmin'e her şeyi ve bitsin. Çocuk olma artık. Duyguları oynayabileceğin oyuncakların değiller."

Changbin derin bir nefes alıp gözlerini yere çevirdi. Düşünüyordu. Günlerdir düşünüyordu üstelik. Eğer söylerse Seungmin'in nasıl tepki vereceğini az çok tahmin edebiliyordu. Yüzüne bakmazdı. Araları şu an süper iyiyken bunu bozmak istemiyordu. Hissettiği neydi emin olamıyordu belki henüz ama Seungmin'in yanından gitmesini istemiyordu.

Arkadaşının sessiz kaldığını fark eden Chan kaşlarını çattı. "Changbin?"

"Hmm."

"Sen yoksa," Göz göze gelebilmeleri adına arkadaşının omzuna elini yerleştirdi ve konuşmasına devam etti. "Seungmin'den gerçekten hoşlanıyor musun?"

Konuşmalarını dinleyen Jeongin yüzünde bilmiş bir gülümseme takındı. "Ben biliyordum böyle olacağını."

Changbin önce Jeongin'e çevirdi bakışlarını. Ardından derin bir nefes verip armasında duran başka bir masanın sandalyesine oturdu. "Bilmiyorum anasını satayım ya, bilmiyorum. Söylersem yüzüme bakmaz."

"Doğal olarak." demişti Jeongin omuz silkerek. "Hatta yüzüne bakmayı geç aynı ortamda nefes bile alacağını sanmıyorum seninle."

"İşte!" diyerek yükseldi Changbin. "Söyleyemem o yüzden. Ne hissettiğimi bilmiyorum, belki hoşlanıyorum belki daha fazlası oluyor farkında değilim. Yanımdan gitmesini istemiyorum sadece."dedi artık tanıdık olan sıcaklığını anımsayarak.

"Bencillik yapma." dedi Chan. "Hoşlansan bile yalan üstüne kurulmuş bir ilişkiniz olmasın."

"Ne yapayim Chan?" diye yakındı Changbin. Anlat demesi kolaydı. Farkındaydı, işin içinden çıkılmayacak kadar batmıştı üstelik. Bu saatten sonra söylerse Seungmin'in de kendisinin de yıkılacağını biliyordu. Nasıl bu raddeye gelebildiği ise meçhuldu.

"Dürüst ol Changbin. Ne olacaksa ondan sonra olsun."

"Bilmiyorum."

Sıkıntıyla gözleri kafeteryanın içinde gezdiğinde köşedeki masada oturan Hyunjin ve Jisung ikilisi takıldı gözüne. "İbne." diye söylendi sessizce. Rahat durduğu tek bir an yoktu.

"Bizden başka bilen yok aslında." dedi Jeongin karşılıklı duran arkadaşlarına hitaben. "Biz söylemezsek öğrenmez, değil mi?"

Chan gözlerini devirdi bu fikire karşılık. "Başından beri beni dinleseydiniz yaşanmayacak şeylerdi bunlar."

"Ama yaşandı. O yüzden çözüm bulucu olmamız gerek." Gözlerini Chan'a çevirdi Jeongin. "Arkadaşımız için."

Birkaç saniye süren bakışmaları Chan'ın oflayarak Changbin'e dönmesiyle sonuçlandı. "Ben yine de dürüst olman taraftarıyım ama diğer şekilde de yanındayım yani. Yapacak bir şey yok."

"Düşünüyorum." dedi Changbin kafasını sallayarak.

Aklına gelen bellekle yerinden ayaklanıp kalktıları masanın yanına vardı hızla. Bilgisayar olduğu gibi duruyordu fakat bellek yerinde yoktu.

"Siktir." dedi korkuyla. Arkadaşlarına döndü ardından. "Siz mi aldınız?"

İkisinden de aldığı olumsuz cevaplar ile gözleri ilerideki masada oturan Jisung'a kaydı.

"O Hyunjin'i gördüğü an kalkıp gitti sanmıyorum aldığını." dedi Jeongin.

"Nerde amına koyayım o zaman?" Changbin sinirle masaların altına bakıyordu. Jeongin ve Chan da onun gibi etrafa bakınmaya başlamıştı böylelikle.

Changbin'in içindeki korku giderek büyürken hemen kafeteryanın kapısından çıkan Jisu, yüzündeki sinsi gülüş, öğrendiği gerçekler ve avucunun içindeki bellekle kafasında kendince planlar kurmaya başlamıştı. Hemen köşede gördüğü Seungmin'le gülüşü istemsiz daha da büyüdü. Changbin'in tamamen kendisine kalması için her yolu deneyecekti.







-

noluyo bu kahrolasi ficte??

bir de guzel haber mi bilmiyorum bence oyle mutlu sona karar verdim bu fic icin
surunen changbin gorucez o yuzden

optum bb 👉🏻👈🏻


fuck it i love u Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin