5

14 7 3
                                    

Selamm! Yaklaşık bir aydır yoktum ve uzun bir bölüm sizi bekliyor.

Bu bölümü, sadece Sinem'in ağzından yazdım. Umarım beğenirsiniz.

Bu bölüm aşırı doğaçlama oldu ve farklı karakterler girdi, kitabın içerisine. Ve asıl sorun şu Kağan -Okuyunca anlarsınız.- haricinde, diğer karakterler kitabın seneryosunda yoktu. Biraz karışıklık için yeni karakterler ekledim. Umarım hoşunuza gider.

İYİ OKUMALARRR!

...

Sinem ALTINDAĞ'dan

İmge'yle, koyu bir sohbetin içindeyken, abimin bize seslenişini işittim. Abime döndüğümde, abim;

"Kızlar, biz yurda geçiyoruz. Siz de, ne zaman dedikodunuz biterse, geçersiniz." abimin "biz" derken ne demek istediğini, umarım yanlış anlamamışımdır. Düşüncelerimi yansıtmamak için onlara bakıp, gülümsüyordum.

Etrafa bakınca, İmge'nin kaşlarının aşağı-yukarı, inip-çıkarken ne ima ettiğini, ben bile anlamıştım. Abim de, velet olmadığına göre, anlamış olmalıydı.

Ah İmge, benim saf kekim...

Abime cevap verip, Ezgi'ye gözlerimle mesaj vermeye çalışacaktım. Umarım anlardı.

"Tamam abi, biz de çok durmayız. 1 saate kadar geliriz." Diye, net bir cevap verirken, Ezgi'ye baktım. Geç geleceğimizi anlatmaya çalıştım. İyi ki abim o an bana bakmıyordu, bana baksaydı ne anlatmaya çalıştığımı anlardı.

Ezgi, anladığını anlatmak için gözünü kırptı ama bir yandan sinirlendiği için gözünü devirdi.

Çıktıkları an, İmge konuşmaya başladı; "Abin, net Ezgi'ye karşı bir şeyler hissediyor. Daha fazla belli edemez. Konuşmuş gibi yapıp, izledik ya onda anladım. Göz kırpmalar, eli alna koymalar, Ezgi için korkmalar falan. Ama işler zorlaşacak çünkü Ezgi'nin abisi buraya gelecek." dediği an Ezgi için üzülmüştüm. Bir insanın abisinin olması hem iyi hem de kötü bir durumdu. Abimi çok seviyordum ama abimden dolayı, bazı yapmak istediğim şeyler kısıtlanıyordu. Ezgi için de aynısı oluyor olmalıydı.

Çok sessiz kaldığımızı farkederek, sessizliği bozdum.

"Ben abimi hiç böyle görmemiştim. Tabi ki, önceden sevgilileri oldu ama ben dahil, hiç bir kıza bu kadar farklı davrandığını görmemiştim. Aşık mı, bilemem ama kesin Ezgi'den hoşlanıyor. " Dediklerimi başıyla onayladığında buradan sıkıldığını anlamıştım. Düşüncemi belli etmedim ve konuşmaya başladı.

"Ya ben kafe ortamlarını sevmem de parka falan mı gitsek? Kafeler fazla ciddi geliyor. Ben de anlamışsındır diye düşünüyorum, ciddiyet sevmem. Park ise, kafeye göre daha samimi ve eğlenceli geliyor. " Diye utanarak sorduğunda, tahminimin tuttuğuna sevinmiştim.

"Ben de, bunu ne zaman soracaksın diye bekliyordum. " Deyip güldüm. Biraz duraklayıp devam ettim.

"Gidelim, ben de pek hoşlanmam zaten kapalı alanlardan. "Başıyla beni onaylarken, gözlerinden mutlu olduğunu belli ediyordu.

Paramızı birleştirerek hesabı ödedikten sonra, kendimizi dışarı attık. Kafe, yurda yakındı.

Yurda yaklaşınca, daha önce hiç dikkat etmediğim ama orada, bir park olduğunu gördüm. Yurdun önünde okul, okulun önünde de o park vardı. Park, küçüktü ama güzel bir parktı. Kızlarla sıkıldığımızda, kafeye gitmek yerine buraya gelebilirdik.

NOTASIZ ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin