8

8 6 0
                                    

SELAMMMM! BU BÖLÜM ÇOK GECİKTİ, FARKINDAYIM AMA BAZI YERLERDE, NASIL İLERLEYECEĞİMİ ÇOK DÜŞÜNÜNCE, YAZMAYA FIRSATIM KALMADI.

UMARIM, BEĞENİRSİNİZZZZZ.

İYİ OKUMALARRRRRR!

...


Ezgi ERSOYLU'dan

Kabus gibi geçen gecenin ardından, uyuyormuş gibi yaptığım uykumdan, uyandım. Saat 08.00'di. 09.30'da dersim olduğundan, 1.5 saat erken uyanmıştım. Yanımda yatan, İmge'nin ise; hala uykunun büyüsünde, olduğunu gördüm. Şaşırmamıştım. Derin, bir uykusu vardı. Onu, uyandırmak zor bir işti.

İç Ses:"Günaydınnn!!!!"

Ezgi:"İç ses, dün ki gibi beni rahat bırakamaz mısın? Senle, uğraşacak halim yok. Bugün, hiç bir şey düşünmek ve kendimi, yormak istemiyorum. Lütfen, bir gün daha dayan."

İç Ses:"Seni rahatsız etmeye değil, daha çok neşelendirmeye gelmiştim. Şuan, moodun tam olarak; filmlerdeki baş karakterlerin, aşık olduğu karakter ölünce, karakterin ruh haliyle, senin ruh halin eş değer."

Ezgi:"Neden acaba? Ruhum, öldüğünden olabilir mi?"

İç Ses:"Iyhğ, Ezgi! Senin, bu halin normalden daha çekilmez yapıyor. Ben dayanamayacağım, daha fazla. Kim seni düzeltir, bilmiyorum ama kim düzeltecekse; bir an önce yapsa iyi olur."

Ezgi:"Madem çekemiyorsun, git başımdan. Seni, burada zorla tutan mı var? Git!"

Son kelimeyi; sesli ve hafif bağırarak söylediğimde, uyandırmanın zor olduğu İmge, uyanarak bana baktı. Sesli söylediğimi; İmge'nin bana bakışıyla, anlamıştım.

"Ezgi? İç ses, seni rahatsız mı ediyor?" Diye, uyku mahmuru ve yorgun sesiyle, fısıldayarak konuştu. Muhtemelen, yan odadakiler hem şüphelenmesin hem de uyanmasın, diyeydi.

Başımı sallayarak, cevap verdim.

"Sen, ona kafayı takma. İç ses, sana sesleniyorum. Dün gece, zor bir geceydi, ikimiz için de. Ezgi'yi sinirlendirmenin, zamanı değil. Zamanı gelince, emin ol bende seninle beraber, yapacağım bu işi."

Sinirle kaşlarımı çatınca, gülümsedi.

Halimiz, içler acısıydı. Göz altlarımız patlıcan moru, gözlerimiz yumurta kadar şiş, içleri kan kırmızısıydı. Vücudumuz bembeyaz olmuş; saçlarımızın rengi, beyaz vücudumuza tezat oluşturuyordu. Dışarıdan görenler, bizi zombi sanabilirlerdi.

Davranışlarımızda, hem komik hem de içler acısıydı. İmge'nin, iç sesimle konuştuğumu fark edip; bir süreliğine onun, beni rahat bırakmasını ve zamanı gelince, sanki beraber hareket edebileceklermiş gibi 'Ezgi'yi, beraber sinir ederiz.' diyordu.

Şöyle düşünebilirsiniz; "İmge, iç sesini nereden biliyor? Senin, sadece düşüncelerinin harekete geçmesi ve senin ruh hastası olduğundan, onunla konuşman saçma." diyebilirsiniz. Haklısınız da. İmge, benim her şeyimi bilir ve ben de onunkini. İç sesimle gene bir kavga esnasındayken, İmge yanımdaydı. O zamanlar, tanışalımız çok olmamıştı ve aşırı samimi değildik. Ama İmge anlattığımda, buna rağmen bana;

"Heee! İç ses mi? Bende de var, hiç merak etme. Seni, bu konuda çok iyi anlıyorum. Onu sevsem de, çoğunlukla beni de sinir ediyor" demişti.

Evet, ikimizinde psikolojik rahatsızlığıydı belki, bu iç sesler. Ama biz bunu da kabullendiğimiz için, sorun etmiyorduk.

NOTASIZ ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin