Bölüm 1:MEZUNİYET

59 9 3
                                    

Bu gün kendimi bildim bileli hayalini kurduğum şey oluyor;İstanbul Üniversitesi Mütercimlik (doğrudan tercümanlık)Fakültesinden mezun oluyorum.Mutluluktan havalara uçmak gerek,ama yapamıyorum.Korkuyorum belki de,ben "hayatı boyunca babasının güvenli kanatlarının altından ayrılmamış Derin DEMİR,nasıl olurda tercümanlık gibi zor bir işi layıkıyla yerine getirebilir miyim,yapabilir miyim?"diye düşünüyorum.

"Abla ne yapıyorsun sen saatlerdir odada ya,sıkılmadın mı tek başına?!"ah Benin sarı civcivim,bayılıyor odaya öküz gibi girmeye."Düşünüyorum."

"Neyi?"

"Bu akşam mezuniyet töreni var. Yarın resmen Fransızca tercümanlık mezunu oluyorum."

"E abla sen yıllardır bunun için çabalamıyor musun zaten?"
"Evet tam altı yıldır ama..."

"Ama ne?"

"Korkuyorum"

"Neden?"

"Başarısız olmaktan"

"Abla sen fakülteye birincilikle bitirdin; zaten başarılısın"

"Umarım bu yeterli olur"

"Abla bunu düşünme şimdi,yerinde olsam öğrenci olarak geçireceği son sabahı güzel geçmeye bakardım,bu akşam mezun oluyorsun"
"Şifa"

"Efendim"

"Seni çok seviyorum,iyi ki varsın."
"Sen de canım benim."

Şifa'dan sonra babam geldi yanıma stresli bir yapım olduğunu bildikleri için sırayla gelip beni rahatlatmaya çalışmalarını yadırgamadım,okulun her ilk günü çektiğim bulantıları düşününce.

"Eee tercüman hanım,Nasılsınız bugün?"

Babamın kurduğu cümle gülümsememe sebep oldu

"Daha mezun olmadım baba."

"Seninle gurur duyuyorum bir
tanem."
"Dur babacım,işimi elime alayım ondan sonra gurur duyarsın, henüz erken."

"Sen bu mesleği kaç yaşından beri istiyorsun? "

"Yedi,neden?"

"Peki şimdi pişman mı oldun?"

"Yoo"

"O zaman neden suratın mahkeme duvarı gibi?"

"Tedirgin biraz,heyecanlıyım da."

"Seçtiğin meslek biraz zor olabilir ama sen zoru seven bir kızsın yanlış mıyım?"
"Haklısın babacığım."
Bu sefer gülümseme sırası babama geçti.
"Sorun yok o zaman."
"Yok"
Annem bu sabah herkesi kahvaltıya çağırmış,akrabalar,komşular,cemiyetin artist ve aynı zamanda zübbe üyelerinin bazılarının çekemeyen bakışlarını fark etmedim değil.
"Naber Derin?" Iyy ben bi midemi boşaltıp geliyorum arkadaşlar,niye çünkü yılışık Serkan geldi.Serkan Eroğlu,cemiyetin en seviyesiz çocuğu.Ne hakkında konuşursanız konuşun kendine pay çıkarıp kendini övmeyi başarır.Demek ki neymiş,para insanı ADAM yapmıyormuş.
"İyidir senden naber?" Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Biri insan muhabbete girmek için hep aynı kelimeyi kullanır mı ya.
"Sağol iyiyim."
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabi."
"Bana karşı neden bu kadar Soğuksun,
"Bilmeden bir hata mı yaptım?"
"Aslında özel bir sebebi yok,kafalarımız uyuşmuyor sadece."
Ne deseydim adama yani sana kıl oluyorum davranışların hoşuma gitmiyor diyemem ya. Tamam adamın bana karşı yamuğu yok ama okulda adı çıkmış dokuza inmez sekize tamam başkalarının lafıyla insanları yargılayan biri değilim kesinlikle ama gördüğümü de yok sayacak değilim kusura bakmasın adamın adı çapkına çıktıysa var bi sebebi. Şu osyete meselesine gelirsek babam DEMİR Holding'in yönetim kurulu başkanı ve benim onun koltuğuna oturmam için haliyle çok dil döktü zamanıda ama ben aşırı derecede şirin bir şekilde babamı ikna etmeyi başardım.(onu sonra anlatırım biraz uzun) tam Serkan ağzını açacakken Mert, kendisi en yakın arkadaşım hatta kardeşim olur araya girip kurtardı beni
"Oo Serkan Naber " Serkan' ın da anında yüzü düştü anladı her halde beni götüreceğini.
"İyidir"sesi dugusuzdu ama tabi ki Mert bunu umursamadı.

"Senin için sorun olmazsa Derin'i iki dakikalığına alabilir miyim?"Serkan'ın yüzündeki gülümsemenin sahte olduğu çok belliydi ama bozuntuya vermedi
"

Yok canım ne sorunu ne de olsa siz eski arkadaşınız. Konuşacak çok fazla şeyiniz vardır. Arkadaş kelimesini niye bastıra bastıra söyledi ki şimdi.
"Ya aynen öyle"

AİLE SIRRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin