Bölüm 14:İkinci Şans

11 6 0
                                    

3 GÜN ÖNCE

Hakan Derin ile yakınlaşmak isterken git gide uzaklaştıklarını hissediyordu, olduğu yerde hiç bir şey yapmadan bekleyerek ikinci bir şans elde edemeyeceğinin farkına vardı; nihayet doğru fırsatı bulmuştu ve bu sefer işleri batırmadan, sorunsuz bir şekilde Derin ve Şifa ile aralarındaki buzları tamamen eritecekti ve işe Şifa'nın üç gün sonraki doğum gününü bahane ederek Şifa ile ilgili sorular sorup Derin'in ağızını arayarak başlayacaktı. Hem Derin'in kalbini kazanacak hem de Şifa ile yakınlaşacaktı. İşe ilk olarak Derin'i arayarak başladı.

" Alo Derin neredesin, ne zaman gelirsin?"

"Yoldayım yarım saat sonra evde olurum ne oldu, neden aramıştın?"

"Yüz yüze konuşuruz boş ver."

"Tamam... abi görüşürüz.

" Sen bana az önce abi mi dedin yoksa yanlış mı duydum?"

"Abi dedim evet, deniyorum işte uzatıp pişman etme sonra konuşuruz."

"Tamam görüşürüz."

Derin eve geri döndüğünde kendini çok yorgun hissediyordu ve kimseyle konuşmadan direk odasına çıktı fakat beş dakika sonra Hakan kapıyı tıklatıp usulca içeri girdi. Birazdan yapacağı konuşma onun için çok önemliydi çünkü ağızından çıkacak tek bir kelimeyle her şeyi berbat edip kardeşinin ona karşı zaten azalan güvenini tamamen yok edebilirdi.

"Nasılsın, yanımıza hiç uğramadan odana çıktın iyi misin?"

"İyiyim sadece biraz yorgunum o kadar ne ile ilgili konuşmak istemiştin?"

"Üç gün sonra Şifanın doğum günü ve ben..."

"Ve sen bunu bir şans olarak görüp değerlendirmek istedin; hem onunla tanışıp gönlünü alacaksın hem de doğum günü gibi neşeli bir olaydan faydalanıp onun astım krizi geçirmemesini sağlayacaksın öyle mi?"

"Deniyorum işte...yani düşünceli ,nazik bir abi olmayı."

"Çabalaman güzel ama neden kendini bu kadar kasıyorsun ki?"

"Neden kasmayacakmışım? Sonuçta kardeşimi ilk defa göreceğim ve onda iyi bir izlenim bırakmak istiyorum."

"iyi de bu senin suçun değil ki; senin herhangi bir gergin davranışın tamamen bizi daha önce tanıştırmamış babamın suçu olur.Şifa o kadar anlayışsız biri değil merak etme rahat ol biraz."

"Öyle mi düşünüyorsun gerçekten?"

"Evet aynen böyle düşünüyorum, ama galiba iki farklı doğum günü kutlaması olacak."

Başka kim kutluyor ki? Kim o? Neyi oluyor Şifa'nın?"

"Sadece bir arkadaşı; adı Araz, aslında onun hazırlayacağı kutlamaya katılabilirdin ama sanırım sen aile arasında bir kutlama istiyorsun. Hem öyle daha rahat olursun."

"Aynen öyle, beni çok iyi anlıyorsun; doğru söyle, gizli gizli psikoloji mi okudun yoksa?"

"Hayır ama seçmeli psikoloji dersleri aldım ve notlarım gayet iyiydi; ayrıca kova burcuyum, uyumlu ve anlayışlı olduğumuz söylenir."

"Öyle mi? Burcunu da öğrenmiş oldum iyi oldu. Seçmeli ders derken?"

"Türkiye'de alanımız olan bölüm dersleri dışında seçerek girdiğimiz derslere seçmeli ders denir."

"Her neyse, yeni işin nasıl gidiyor; alıştın mı öğrencilerine?"

"Alıştım da çok kolay oldu ilk başvurduğum yere kabul edildim sence normal mi?"

"Iıı... şey"

"Ney?"

"O işi sana Araz ayarladı da ondan."

"Araz'ın kim olduğunu da mı biliyorsun ve benimle ne ilgisi var?"

"Şifa'nın bir arkadaşı ama sanırım onunla muhabbeti ilerletmeye çalışıyor. Sana işi o ayarlamış çünkü babasının tanıdığı bir okul müdürü varmış o da yardım etmek istemiş."

"Beni Araz aramıştı Şifa'nın doğum günü partisi için aramıştı."

"Sanırım. Ne dedi sana?"

"Bir okul gezisi varmış, galiba kamp falan. Kampın olduğu yere yakın Araz'ın ailesinin arazisi varmış orda kutlayacaklar doğum gününü sen de gelirsin."

"Tamam bana uyar. Ama en azından kutlamadan sonra konuşayım Şifa'yla. İyi düşündün aslında çünkü annenin yanında da rahat edemem hele babamla karşılaşmayı hiç istemiyorum."

"O zaman plan değişti. Özel kutlama yok; sen sadece pasta kesilip hediyeler dağıtıldıktan sonra ortaya çıkıp konuşursun onunla.

"Tamam öyle olsun."

Böylece doğum günü meselesi hallolmuştu ve ben derin bir oh çektim. Sonra aklıma gelen şeyle gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Abi, ben Fransa'dayken senin bizden haberin var mıydı yada sonradan o dönemi araştırdın mı?"

"Hayır. Hem ben de siz de çok küçüktünüz. Gerek duymadım ama merak da etmiyor değilim."

Başımdan aşağı dökülen iki litre suyun üzerine bu yüreğime su serpmişti çok şükür. Abimin Fransa'da olanlardan haberi yoktu. Olsa kesin klasik abiler gibi davranıp yaşım o zamanlar küçüktü diye bana kızardı o kadar küçükken bir ilişkim olduğu için. Hem ben bunu daha ne Şifa'ya ne de en yakın arkadaşlarıma söylememiştim. Üstelik hala görüşmemize rağmen.    


AİLE SIRRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin