üçüncü özel bölüm sondu, ama yeniden buluşalım istedim. berk'in sizlere ihtiyacı var... yorumlarda buluşalım, iyi okumalar 🖤
"oğlum, düzgün tutsana şu kamerayı! partimin afişini tam çekemiyorsun." ömer'in hafif kızgınlık içeren sözlerine karşı gülümsemeye çalıştı, berk. bir amacı kalmamıştı şu hayatta. arkadaşı ömer olmasa yüksek ihtimalle kendisi de olmazdı.
dışarı çıkabiliyorsa, biraz olsun temiz hava alabiliyorsa bu onun sayesindeydi.
ofladı, berk. "evine yeniden mahkeme celbi gelmesi için uğraştığının farkında mısın?" sırıttı ve başını olumlu anlamda salladı, ömer.
"bu sefer gelmeyecek!" dedi kendisinden emin tavırlarıyla. "23 seçimleri yaklaşırken kendi partimle olaya el atmak ve ülkede oy verilebilecek elle tutulur bir parti yaratmak istedim sadece."
alayla cevapladı, berk. "ve bu partinin ismi bahtsız bedeviler partisi mi?"
partisinin afişini kameraya odakladı. "adam olana çok bile."
berk, kameranın odağı ve görüntüsüyle uğraşmaya başladı. anlamıyordu, nasıl böyle oluyordu bilmiyordu ama aybikesi ile elinde tek bir fotoğrafının dahi olmaması canını şiddetle yakıyordu. yüzünü unuttuğundan değildi, unutamazdı da zaten.
sadece kendisini aybikesinin yanında görmeye deli gibi ihtiyacı vardı. yaklaşıyordu. ölüm tarihi yaklaşıyordu ve berk son zamanlarda yeniden sanki aybike ölmemiş, her an yanına gelecekmiş gibi hissetmeye başlamıştı.
"pşt," dedi ömer, arkadaşının dalıp gittiğini fark eder etmez. "ilaçlarını içtin mi?" başını olumlu anlamda salladı, berk. ömer'e yalan söylemeyi hiç sevmiyordu, ama zorundaydı. aybikesini yeniden hissetmeye başlamışken o ilaçlara devam edemezdi.
zaten karanlığa mahkum etmişti, becerememişti aydınlığa çıkıp aybikesini ışıklarla aydınlatmayı. ilaç kutularına da bağımlı edemezdi ki onu...
sloganın yazılı olduğu kağıdı, çekimi önünde yaptıkları duvara astı ve bir yandan arkadaşını yanıtladı. "bak, o ilaçların sana iyi geleceğini söylemiştim."
başını olumlu anlamda salladı. ömer'i üzmek istemiyordu, gerçeği söylemiyordu. oğlanın bilmesine gerek yoktu. yanında oluyordu ya, berk'e bu yeter, hatta artardı.
üstüne üstlük ilaçları içmediği zamanlar okulunu aksatıyordu. berk ise ömer'in fedakarlıkları karşısında ezilip küçücük kaldığını hissediyordu.
"ben işaret verdiğim an giriyorsun kayda şampiyon, anlaştık mı?"
"tamamdır," dedi ve gülümsedi berk. hemen sonra donup kaldı bedeni. kayıt... aklına, aybike'yi ilk defa öptüğü o karlı gece geldi.
birbirlerine aşklarını itiraf ettikleri, öpüştükleri ama sonunun bir ses kaydıyla bittiği o anlar...
her şey o ses kaydı yüzünden olmuş gibi geliyordu berk'e. eğer aybike o ses kaydını almak zorunda kalmasa kavga etmezler, olaylar bu noktalara kadar gelmezdi.
yutkunamadı, ama ağlayamadı da. acıyan gözlerini başka yöne çevirdiği an onu gördü, aybikesini...
kaza yaptığı gün giydiği beyaz elbisesi vardı üstünde. ama değildi işte, kanla kaplı değildi o elbise... sonunda dönmüş müydü yani?
konuşamadı. kıza seslenmek istedi, adı düğümlendi boğazına. söyleyemedi. aybikesinin ismini söyleyemedi. ellerinin arasından kayıp gitmişti parmakları, yeniden izin veremezdi.
aybikesini kaybedemezdi. belki delilikti bu, ismine kim ne diyorsa diyebilirdi. çünkü aybikesini isteyecek, onun geri döneceğine kendisine inandıracak kadar yalnızdı şu dünyada.
![](https://img.wattpad.com/cover/298852231-288-k586724.jpg)