0.7

1K 73 123
                                    

selamlar! yıldıza basmayı ve bol bol yorum yapmayı lütfen unutmayın, iyi okumalarrrr <3

"evet, çocuklar. sizlerden sessizlik içerisinde çalışmanızı istiyorum. unutmayın, arkadaşlarınızın huzurunuzu bozamazsınız." ömer, resim hocasının her ders başı yaptığı uyarısına karşı gözlerini devirdi. hatta kendisini tutamayarak söz hakkı aldı. 

"hocam," dedi oturduğu sıraya iyice yerleşerek. "siz de derslerde telefonunuzla bağıra bağıra konuşmazsanız çok sevinirim gerçekten. ders saati içerisindesiniz, en önemlisi de bizim huzurumuzu biraz bozuyorsunuz." sınıftaki herkesin kıkırdamasına karşı elindeki resim kalemini çevirmeye başladı, ömer. 

"kafam kaldırmıyor, hocam. yanlış anlamayın beni. bu iktidar kafa mı bıraktı genç yaşta?" emir, ömer'e şu sıralar büyük bir gıcık kaptığından söze girdi. 

"iktidar deyip durma, yakarlar mazallah. cıs!" ömer, gergince elindeki resim kalemini sıraya bıraktı. arkasına dönüp aralarında iki sıra olan oğlana baktı. 

"senin gibileri yakacağız, bekle. cıs!" süsen, gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığında resim hocası herkesin artık sessiz olması gerektiğini söylemişti. 

aybike ile berk ilk defa yan yana oturuyorlardı. ikisi de gergin hissediyordu. sürekli kavga ettiklerinden söze nasıl gireceklerini ya da tartışmadan nasıl duracaklarını bilemiyorlardı. "nereden başlayacağız?" aybike, berk'e baktı. 

"şarkı seçiminde eminiz, dimi?" başını olumlu anlamda salladı, berk. emindi. seçtikleri şarkı ikisinin de ortak sevdiğiydi sonuçta. 

aybike, dirseğini sıraya yasladı. yanağını da avcunun içinde konumlandırdıktan sonra kızıl saçlı oğlana baktı. "şarkıyı dinlememize izin verir mi acaba?" berk, telefonuyla ilgilenen hocasına kısa bir bakış attıktan sonra kıza döndü. 

"hissettirdiklerini çizmemizi istemiyor mu? kulaklıkla izin verir diye düşünüyorum." aybike, başını olumlu anlamda salladı. resim hocasının yanına gitti, konuştu. izni aldığında çantasından telefonunu ve kablosuz kulaklığını aldı. 

bağladıktan sonra kulaklığın birini berk'e uzattı. "temiz, merak etme." berk gülümsedi. teşekkür ederek kulaklığı aldığında aybike şarkıyı açtı ve dinlemeye başladılar. 

oysa, daha şarkının ilk saniyelerinde ikisi de arabanın tamir olduğu o güne gitmişlerdi.

🔧

aybike, geldiği tamircide berk'i görmeyi asla beklemiyordu. tulumların içerisinde, kusursuz yüzüne siyahlıklar bulaşmış bir şekilde görmek garip hissettirmişti. asla kötü anlamda bir gariplik değildi bu. tamirciye girdiği an eski radyodan cem karaca'dan tamirci çırağı çalmaya başlamıştı. 

gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar 

ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar

sanki evren üstündeki her şey toplanmış, oğlan ile kızın atmosferi için elinden geleni yapar olmuştu. 

"bakımını mı yapacağız?" diyerek sordu berk, aybike'ye. aybike hafifçe gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı. bu sırada berk'in ellerini tulumunun ceplerine saklaması gözünden kaçmamış, yüreğini acı içerisinde yakmıştı.

elleri ak yumuk yumuk, ojeli tırnakları 

nerelere gizlesin şu avucum nasırları

işaret edilen tabureye oturdu, ustanın getirdiği çayı teşekkür ederek aldı. 

vakit geçirebilmek için çantasından kalemini ve eskiz defterini çıkarttı. yaptığı çizimler asla boş olmazdı. ne hissederse, neye bağlanırsa onu çizerdi. hatta ilk sayfadaki çizimi cem karaca'nın karakalemiydi. 

tamirci çırağı / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin