Chanyeol hala öfkesine hakim olamıyordu. Baekhyun'un babası
için söyledikleri gözünü döndürmüştü. Onu susturmak için de
dudaklarını dudaklarının arasına almaktan başka çare kalmamıştı.
Tanrım. Şimdiye kadar kimse onu böylesine heyecanlandırmamış, baştan çıkarmayı başaramamıştı, ilk kez bir adam karşısında kontrolünü yitiriyordu. Bu da onu çok
sinirlendiriyordu.Babası eve sarhoş gelip annesine
saldırdığında Chanyeol'ün gözünde bir hayvandan farksız oluyordu. Ya da günlerce evden uzak kalıp kanlı elbiseler ve bir tomar parayla eve döndüğünde...
İte bu yüzden babasına benzememeye yemin etmişti. Babasının hayatında karanlıklardan ve şiddetten başka bir şey yoktu. Chanyeol öyle biri olamazdı.Çalışma odasımn yanındaki odada smokinini giydi ve aynada kendine baktı. Bu hayatta insanı başarıya götüren şeyin dürüstlük ve saygınlık olduğunu çoktan öğrenmişti.
Böylece gurur duyduğu o imparatorluğu bugünlere getirmişti.
Baekhyun'un, her ne pahasına olursa olsun, kendisiyle evlenmek istememesini anlayabiliyordu. Ama buna izin vermeyecekti. Bu anlaşmaya ve birleşmeye her zamankinden daha çok ihtiyacı vardı.Baş danışmanının söylediğine göre, Park Ticaretin, Byun Gıda ile birleştiği haberi duyulunca borsada değeri
hızla yükselmisti. Birleşmeyi resmi olarak düğün gününe kadar açıklamayacaklardı. Çünkü Baekhyun'un babası öyle istemişti.
Oysa imzalar çoktan atılmıştı.
Rüzgarı arkasına almış gidiyordu. Bunu yavaşlatmayı göze alamazdı. İnsanların kendisine güvenini sağlamak için en küçük fırsatı bile değerlendirmeye kararlıydı.Baekhyun'un özgürlüğe olan düşkünlüğünü saygıyla karşılasa da onun yolunu kesmesine izin vermeyecekti. Ayağına kadar gelen bu şansı tepmeye niyeti yoktu.
Baekhyun, öfkesinden burnundan
soluyacağı yerde heyecanı giderek artıyordu. Chanyeol'ün gerekirse kendisini zorla duşun altına sokacağını söylemesi bile içinde bambaşka duyguların yeşermesine neden olmuştu. Banyodan çıktığında, evin içine adeta bir ordunun
girdiğini fark etmişti. Banyoda aynadaki aksine baktı ve kendisinden hiç de hoşnut olmadı. Ama daha da ötesinde, sanki Chanyeol ile ilk
kez buluşacaktı ve onun ne düşüneceğini merak ediyordu."Baekhyun?"
İti an, çomağı hazırla. Kalbi hızla atmaya başladı, derin bir nefes aldı ve bundan sonra nasıl davranacağını hesaplamadığı için kendine lanet etti.
Chanyeol'ün banyo kapısına yaklaştığını duydu."Baekhyun, yemin ediyorum, burada değilsen- "
Kocaman banyonun girişinde göründü ve sustu. Kara gözleriyle onu baştan aşağı süzmeye başladı.Baekhyun, göğsünden yayılan sıcaklığın boynunu ve yüzünü yaktığını sandı. Chanyeol smokini içinde muhteşem görünüyordu. Tıraslı yüzü ve kısa saçlarıyla göz alıcıydı. Baekhyun bir anda nefessiz
kaldı. Tepkisini anlayacağından korkarak hızla yanından gelip geçti. "Buradayım. "Chanyeol'de de arkasından oturma odasına gitti. Kapıya yaslandı. Elleri ceplerinde ve sorgulayan bakışlarla genç adama bakmaya başladı.
Baekhyun masanın üzerinde duran telefonla oynayarak sakinleşmeyi denedi. Bugüne kadar kimse kendisine böylesine dikkatle bakmamıştı."O sahte görünüşün altında bir
mücevher olduğunu biliyordum."Baekhyun tam bir şey söylemeye hazırlanıyordu ki Chanyeoldevam etti.
"Ama o mücevherin bu kadar göz alıcı olduğunu tahmin etmemiştim doğrusu. "Baekhyun bir an için afallayıp kaldı, Chanyeol onu daha önce öpmüştü ama bu bambaşka bir şeydi. Sanki diliyle bütün bedenini yalıyor ve Baekhyun'un zayıflığını ve savunmasızlığını ortaya döküyordu.