"Yarım saattir seni arıyordum."
Baekhyun arkasını dönüp ona baktı. Oteldeki sakin bir terastan Roma'yı seyrediyordu. Aslında bakıyordu ama görmüyordu. Aklı hep o öpüşmedeydi. Chanyeol bir kez daha iplerin kendi
elinde olduğunu kanıtlamıştı.Baekhyun, olabildiğince çabuk oradan ayrılmıştı, boğulacak gibi hissetmiş ve ateşini söndürmek için
temiz havaya çıkmak istemisti.
"Pekala, beni buldun işte."Chanyeol birinin duymasından korkar gibi usul bir sesle konuştu. "Herkesin içinde pusuya düşürülmüş olmaktan hoşlanmam."
"Bunu senden duymak çok komik!" Öpüşmenin etkisiyle hala titrediği için azarlar gibi konuşmuştu. Yoksa amacının onu suçlamak olmadığının farkındaydı. Manzaraya arkasını döndü. "Peki, böyle bir parti düzenleyip ailemi çağırmak bir pusu değil mi?"
Chanyeol kravatını çözmüş, gömleğinin üst düğmelerini açmıştı. Sanki bunu sabırsızlıkla yapmış gibiydi. Arkasındaki otelin şaşaalı fonunun önünde muhteşem görünüyordu. Gözlerini kıstı.
"Seni ailenin yanında görmek çok ilginçti."Baekhyun başını diğer tarafa çevirip zayıflığını gizlemek istedi. Ailesinin kendisini sevmemesi onun suçu değildi. Aslında ikisi de çocuk sahibi olmaması gereken, yalnızca kendilerini düşünen bencil insanlardı.
"İnan bana, onların tek derdi benden kurtulmak için Ortaçağdaki köleler gibi, birine satmak."Chanyeol acı bir ifadeyle güldü.
"Onlarla şu bitip tükenmeyen
aile yemeklerine katlanmaya hiç niyetim yok."
İnatçılığı Baekhyun'un sabrını taşırıyordu. Ellerini iki yanına açtı. "Bütün bunlar delilik! Bu işi burada bitirmemiz gerekiyor.""Sorun da burada işte. Artık bu işi ne sen, ne de ben bitirebiliriz."
Chanyeol, Baekhyun'un öfkesini yatıştırmak için sakin bir tonda konuşuyordu.
"Her şey iyi olacak. İstediğin her şeye
sahip olacaksın. Seni mutlu edeceğime inanıyorum."Baekhyun öfkeden tir tir titriyordu. "Beni neyin mutlu edeceğini bilemezsin, ama sana bir ipucu vereyim. O mutluluk tablosunun içinde sana asla yer yok."
Kendi telaşına kendisi bile şaşırıyordu. Sakin olmak için elinden geleni yaptı."Biliyor musun?" dedi Chanyeol.
" O boş ve serseri halini daha çok sevmiştim galiba."Baekhyun içinin acıdığını hissetti. "Çoğu kişi öyle kolay elde edilecek insanları tercih eder, özellikle benim babam."
"Bana söyler misin? Sen imparatorluğunu büyütmek için çabalarken ben senin hayatının neresinde olacağım?"
Sonra elini kaldırdı. "Dur söyleme! Bir sonraki kocalık vazifeni yerine getirmek için dönene kadar yatağa bağlı olarak seni bekliyor olacağım."Chanyeol kollarını göğsünde kavuşturarak ona baktı. Baekhyun onun varlığından böylesine etkilendiği için kendisine kızıyordu.
"Daha önce hiçbir kimseyle ya da başka bir şeyle bağım olmadı. Ama artık zamanının geldiğine inanıyorum."
"Sen benim için imkansız birisin. Bütün bu olanlar saçmalıktan başka bir şey değil."
"Daha önce de söylediğim gibi, istediğin anda şu kapıdan çıkıp gidebilirsin Baekhyun. Ben senin gardiyanın değilim."
"Sanki bu işin bozulmasına izin verecekmişsin gibi konuşuyorsun."
Chanyeol omuz silkti. "Ben dünyaya açılmak için başka bir şirketle de anlaşabilirim. Ama Byun isminin
bana kazandıracağı saygınlığın yarısını bile elde edemem. Bu
yüzden, bu işin bozulmasına izin vermeyeceğim."Baekhyun içinden küfrederek yüzünü yeniden aşağıdaki manzaraya çevirdi. Akmaya hazırlanan gözyaşlarını tutmakta zorlanıyordu. Lanet olsun. Bu adam kendisini ağlatmayı
başaramayacaktı."Babanın ofisindeki fotoğrafta çok mutlu görünüyordun."
Baekhyun, onun konuyu değiştirmek için çaba sarf ettiğini anladı ve sustu. Chanyeol'ün o fotoğrafı hatırlamasına şaşırmıştı. Kollarını göğsünde kavuşturarak yeniden ona döndü.
"Ne hayal ediyordun Chanyeol? O fotoğrafın oğlunu çok seven ve
işini devredeceği bir baba tarafından çekildiğini mi sanmıştın?"
Kendi sorusunu kendisi yanıtladı.
" Bu gece de farkına vardığın gibi, öyle bir şey söz konusu değil."
" Resmin çekildiği yere bir arkadaşımla birlikte yaz kursuna gitmiştim."
Neredeyse arkasından, 'Çünkü ailemin benimle ilgilenmekten
daha önemli işleri vardı,' diyecekti ama demedi."O resmi eğitimcilerden biri çekmişti. Babam telefonumda görünce bir kopyasını istedi. Onu bürosuna oğlunu hatırlamak için asmadı. Herkese normal bir aile olduğumuzu göstermek için astı."
Chanyeol'ün suratında anlaşılmaz bir ifade belirdi.
" Peki atları bu kadar sevmenin nedeni nedir?"Baekhyun her şeyinin ortaya dökülmesinden rahatsız olmuştu.
"Bunu neden öğrenmek istiyorsun?" diye sordu."Birbirimizi daha iyi tanımamız gerekmez mi, Baekhyun?"
Baekhyun hemen karşı çıkmak istedi ama beceremedi. Sanki bu adam sinir sistemini tutsak almıştı. Onun yanında hiçbir şeyi doğru dürüst düşünemiyordu. Chanyeol'ün gözlerine bakmaktan kaçınarak omuz silkti. "İlk kez biri bana sorumluluk veriyordu. Hem de tam bir
sorumluluktu. Seyislerden biri hastalandığı için birinin yardımına ihtiyaçları vardı. "
"Seyislerle birlikte ahırda, en sıkıntılı şartlarda yatıp kalktım. Atlarla işimiz bittiğinde üzüm toplayanlara yardım
ediyorduk. O güne kadar çalışmanın ne demek olduğunu bilmediğimi anlamıştım. Bir işe yarayabiliyordum, bir farklılık yaratabiliyordum, takımın bir parçası olmuştum."
Ona söylemediği şeyse, o günlerin hayatının en mutlu anları olduğuydu. Çok basit ve özgürce yaşamıştı.İlk kez babasına kendisini beğendirmeyi düşünmeden bir şeyler
yapmıştı. Gerçi babası durumu öğrenince çılgına dönmüş ve onu eve geri getirmişti. Baekhyun'u işlerine karıştırmıyor ama pis işlerde çalışmasına da izin vermiyordu. Annesi utancından yerin dibine girmiş, vücudunda döküntüler olmuştu.
Chanyeol ilk kez lafa girdi. "Ben de birkaç kez yaz tatillerimi üzüm toplayarak geçirmiştim.""Ciddi mi söylüyorsun?"
Başını salladı. "Dedemin en iyi arkadaşının Sicilya'da bağları vardı. Onunla birlikte ben de Sicilya'ya giderdim. Şarap hakkında bildiğim her şeyi orada öğrendim."
"İnan bana Baekhyun, eğer seni mutlu edecekse, kocaman bir çiftlik satın alırım ve içini atlarla doldururum."Daha önce olsa bu sözcükler öfkesini arttırmaktan başka bir işe yaramazdı. Ama şimdi nedense Baekhyun'u
sakinleştirmişti. Ne kadar büyük bir tehlikede olduğunu anladı. Bu adam onu kendi istediği hedefe doğru
sürüklüyordu. Yeni bir taktik uyguluyordu.
"Ben çalışmak istiyorum Chanyeol. Bir işe yaramak istiyorum. Byun yönetim kurulunda bir yerim olmasını arzu
ediyorum. Tek istediğim bu ve bunun senin kafandaki evde görevleri olan eş tipine hiç uymadığını biliyorum."Chanyeol dudaklarını ısırarak ona baktı. "Kabul etmeliyim ki ben olacakları kafamda böyle planlamamıştım. Ama bu konuyu tartışmayacağız anlamına gelmiyor ki. Ben yalnızca senin mutluluğunu istiyorum Baekhyun."
Baekhyub onun kendisini yatıştırmak için böyle söylediğini biliyordu,
Babasının, Chanyeol ile evlendikten sonra, kendisine asla bir
sorumluluk vermeyeceğinden de emindi. Artık kimseye güven duymayacağım, kimsenin kendisine istediğini vermeyeceğini iyice anlamıştı. Chanyeol'e bu kadar açıldığı için kendine kızıyordu.
Ispanya'da geçirdiği o harika yazdan bugüne kadar kimseye söz etmemişti. Bu kadar ortaya dökülecek ne vardı?"Anlamıyorsun, değil mi?" O da aynı yorgun ve usanmış bir ses tonuyla konuşuyordu. "Eğer istersem, ben kendime bir çiftlik satın alıp içini atlarla doldurabilirim. Ama bunu kendi kazandığım parayla yapacağım. Ben hala bu evliliğin yürümeyeceğine inanıyorum ve engellemek için elimden geleni yapacağım."
"Canımı sıkan da bu," dedi Chanyeol. "Ama benim de buna izin vermeye hiç niyetim yok."