Chanyeol, Baekhyun'un kafasında yeniden kuşkular yaratmasına
kızmıştı. Dirseğinden tuttu, "Gitmemiz gerekiyor. Restoranda
bizi bekliyorlar," dedi.
O yoğun parfüm kokusu burun deliklerini doldurunca dişlerini sıktı.Baekhyun hiç karşı koymadı, yalnızca biraz surat astı. "Minik bir kadeh prosecco için de zamanımız yok mu?"
Coşmuştu bir kere.
" Proseccoya bayılıyorum. Artık en
sevdiğim içki o. Bu öğleden sonra ilk
kez denedim.""Saçlarımı beğendin mi beğendin mi? Bugün bakım yaptırdım?"
Chanyeol kötü bir şey söylememek için kendini zor tuttu. "Harika görünüyor."
+
Bardan çıkıp mermer lobide ilerlerken, Chanyeol etraftakilerin Baekhyun'a nasıl baktıklarını fark etti. Kamçılanmış bir at gibi kafalarını kaldırıyorlardı. Bir anda hepsinin
suratına bir yumruk patlatıp kendi işleriyle ilgilenmelerini
söylemeyi düşündü. Sonra da şaşırdı.
Neyse ki Baekhyun bir şeyin farkında olmadan çene çalmaya devam ediyordu."Geç kaldığım için de özür dilerim. Bugün aldığım şeylere uygun çok güzel bir saat gördüm. Sonra da Discovery kanalında köpeklerle ilgili şeyler izledim."
Tam restoranın kapısındaydılar, Chanyeol'ün koluna girdi.Chanyeol durup ona baktı. "Evet?"
Çekik gözlerinde umutla, Chanyeol'ün yüzüne bakıyordu. "Lütfen bir köpek alabilir miyiz? Hep bir köpeğimin olmasını istedim ama babam izin vermedi. Benim sorumluluk sahibi
olmadığıma inanıyordu."
Alt dudağı titremeye başladı.Tanrım, gerçekten ağlayacak
mıydı? Chanyeol içini tırmalayan bir klostrofobi duygusu ve umutsuzluk hissetti. Derin bir nefes aldı ve Baekhyun'un biraz heyecanlandığını ve duygulandığını düşündü. Ona kredi kartını vermekle hata etmişti. Sınırsız harcamalar konusunda
hiç de güvenilecek biri değildi. Bunu yemekten sonra konuşacaktı. Baekhyun o kadar aptal biri olamazdı.
"Bunu sonra tartışırız, tamam mı?"Yeşil gözleri umut ve şükranla parladı. "Teşekkür ederim. Birlikte çok mutlu olacağımızı biliyorum. Babam bana uyumlu olacağımıza dair ona söz verdiğini söyledi."
Chanyeol yanıt vermeye fırsat bulamadı. Restoranın şefi
yanlarına gelip onları masalarına doğru yönlendirdi. Babasına
söz mü vermişti? Demek ki Chanyeol'ü babası gibi görüyordu.
Oysa Chanyeol ona her baktığında şehvetle karışık bir nefret duygusu hissediyordu. Korkuları giderek artıyordu.
Bir saat kadar sonra uftıkta mutlulukla ilgili bir işaret olmadığını anladı. Bundan artık kesinlikle emindi. Yine de nişanlısına surat asmamaya gayret etti.Baekhyun'da bu arada hiç durmadan çene çalmayı sürdürüyordu. Bir ara nefes almak için durunca Chanyeol fırsatı kaçırmadı ve elini kaldırarak yeniden konuşmasına engel oldu.
"Baekhyun, bu evlilik hakkında konuşmamız lazım. "+
Baekhyun aslında Chanyeol'ün kendisini durdurmasına sevinmisti. Neredeyse çığlık atacaktı, bir sonraki konunun ne olacağını düşünmekten kafası patlayacaktı. Ama duydukları
kendisini şaşırttı da. Yüzüne geniş bir gülümseme yükleyip "Tamam,"dedi.
Chanyeol kendisine bakınca kıyafetinin ne kadar yersiz ve
çirkin olduğunu hatırladı. Biraz fazla olduğunun farkındaydı."Bak," dedi Chanyeol.
" Sana yalan söylemeyeceğim. Babanla bu evlilik konusunda anlaştık. Ama ben evlenmek istemeyen birini zorla evliliğe sürükleyecek kadar zalim ve canavar biri değilim. "Baekhyun hızla durumu kafasında değerlendirdi. Şimdi her şeyi itiraf ederse Chanyeol babasına gidecek ve onun evlenmek istemediğini söyleyecekti. Babası da ona kendini kanıtlaması için bir şansı asla vermeyecekti. Bunun da yeni bir isyan, bir karşı çıkma olduğunu kabul edecekti. Ama o isyanı bırakalı
yıllar olmuştu. Hayır. Olayı Chanyeol'e yıkmalıydı. Bu evliliği istemeyenin o olduğunu ortaya atmalıydı. Böylece belki babası ona bir şans verebilirdi.