10

698 67 16
                                    

Chanyeol bir eliyle Baekhyun'un başının arkasından, diğer eliyle de belinden tutup kendine çekti. Baekhyun onun anında sertleştiğini
fark etti. Onu böylesine hazır bulmak, içinin alev alev yanmasına neden oldu. Arzu ve şehvetten başka bir şey düşünemiyordu. Evet, o da Chanyeol'ü istiyordu ve bu gerçek canını acıtıyordu. İmkansız olduğunun farkındaydı. Kendini kolayca ona verecekti. Sorun da buradaydı işte.

"Sana daha önce de söylemiştim. Benim ahlaki değerlerim var. Bu gerçek bir evlilik olacak."

Baekhyun, bedeninin istememesine rağmen ona karşı koymak üzere ağzını açmıştı ki Chanyeol'ün dudakları ağzını kapattı. Birkaç saniye ne yapacağını bilemedi. Chanyeol'ün dili ağzının içinde dolaşıyordu. Sonra nasıl olduysa, Baekhyun aniden onun alt dudağını ısırdı. Chanyeol geri çekildi ve bir küfür savurdu.
Dudağındaki kanı görünce içi pişmanlıkla doldu. Eğer Chanyeol onun ne kadar saf ve deneyimsiz olduğunu anlarsa, katıla katıla gülerdi.

"Sana söylemiştim Chanyeol." Tiril tiril titriyordu, artık ne söylediğinin bile farkında değildi.

Chanyeol dudağındaki kanı diliyle emdikten sonra gözlerini ona dikti. Baekhyun gözlerini kaçırdı, onu ısırdığını hatırlamıyordu.
"Ben de sana söylemiştim kedicik. Eğer sonuçlarına katlanmak istemiyorsan pençelerini göstermemelisin. Şu anda sana nasıl bir yanlış içinde olduğunu kanıtlamak isterdim ama salonda bekleyen konuklara dua et. Belki bir başka zaman. "
Baekhyun'un elinden tutup kapıya götürdü.

İkisi birden kapıdan çıkamadığı için yana çekilip ona yol verdi. Baekhyun
yanından geçerken gözlerine baktı ve onu daha önce hiç bu kadar öfkeli görmediğini hatırladı.
"Babamın eski arkadaslarını hangi lanet olası buraya davet etti?"

Baekhyun kanının donduğunu sandı, yutkundu. Önceleri ona iyi bir fikir
gibi gelmişti, Chanyeol'ün annesini düğüne çağırmıştı. Kadının bunu yapacağını nasıl tahmin edebilirdi ki?
"Şey, ben annene istediği herkesi çağırabileceğini söylemiştim."

Chanyeol'ün gözlerinde her zaman görmeye alışık olduğu sıcaklığın yerini buz gibi bir soğukluğun ve karanlığın aldığını fark etti. Titremekten kendisini alamadı. Bu adamı ve yapabileceklerini bilmiyordu ama kendisine zarar vermeyeceğinden emindi. En azından fiziksel olarak... Her ne kadar Baekhyun'u gırtlaklamak istermiş gibi baksa da...

"Bir daha asla annemi böyle şeyler için kullanma, anladın mı?"
"Onu kendi davanda bana karşı kışkırtma Baekhyun."


Bitip tükenmeyecekmiş gibi geçen birkaç saatten sonra konuklar salonu terk etmeye başladılar. En önce de annesi gitti. O zorunlu olmadıkça evinden çıkmayı sevmiyordu.
Chanyeol öfke ve arzuyla karışık bir ruh haleti içinde kuduruyordu.
Sırf ona kazık atmış olmak için Baekhyun annesini nasıl kullanabilirdi?
Babasının geçmişindeki eski arkadaşlarını salonda görünce kan beynine sıçramıştı. Sanki kafasından aşağı bir kova soğuk su dökülmüştü.
Babasının alaycı kahkahası yeniden kulaklarında çınlamıştı.
Sen bizi beğenmiyorsun, değil mi?

Ayrıca gazetelerin başlığını da görür gibi oluyordu. Park'ın Düğününde Tanıdık Yüzler... Ne De Olsa
Babasının Oğlu...
Neyse ki adamlar salonu erken terk etmişlerdi. Ama bu hoş olmayan durumu yaratan kişi henüz
salondaydı, köşede bir grup insanla sohbet ediyordu. O küçük odadan çıktıklarından beri Chanyeol'den titizlikle kaçmayı başarmıştı. Yemekte bile onunla konuşmak yerine,
yanındaki adamın neredeyse kucağına oturmayı tercih etmişti.
Birbirini iten mıknatıslar gibi, Chanyeol ne zaman ona yaklaşsa Baekhyun tam tersi yöne hareket etmisti. Ama Chanyeol, onun dudağını ısırdığı anda bile kendisini nasıl arzuladığını, nasıl istediğini biliyordu.
O da Baekhyun'u istiyordu. Onca öfkesine, kızgınlığına rağmen, ondan başka bir şey düşünemiyordu.

Son kalan konuklar da bilmiş bilmiş sırıtarak salondan ayrıldılar. Baekhyun Chanyeol'e döndü. Elinde bir kadeh şarap vardı, yanakları kuşkulu bir biçimde pembeleşmişti. Chanyeol kadehi elinden alıp masanın üzerine bıraktı. "Topluluk arasında gereğinden fazla içki içen insanlardan
hoşlanmam," dedi.

Baekhyun tıslayarak yanıt verdi. "O halde benimle evlenmemeliydin. Boşanma işlemlerine başlamak için hiç de geç kalmış sayılmazsın, biliyorsun değil mi?"

Chanyeol şöyle bir diklenip ona baktı, bir şey göğsünü sıkıştırıyordu. Baekhyun sarhoş değildi, bunu anlayabiliyordu. Çok güzel görünüyordu. Kızgın ama harikulade, yosun yeşili gözleri, öpülmek için aralanmış dudakları...
Chanyeol niyetini bozdu ama burada olmazdı. İçindeki cinsel açlığı dizginledi. Çok kısa bir süre sonra
Baekhyun altında olacaktı ve bu işe evet dediğinden beri ilk kez
Chanyeol'e doyumu ve huzuru yaşatacaktı. Damarlarını yakan
bu beklentiyle kızgınlığının eridiğini fark etti.
"Artık boşanmaktan söz etmek yok. Gitme zamanı geldi sevgilim."

Baekhyun bir anda gerildi. "Nereye?"

Chanyeol ne kadar kendini tutmaya çalışsa da içindeki fırtınayı engelleyemiyordu. Gülümsedi. "Balayımıza tabii ki... Sana sahip olmak için sabırsızlanıyorum."



+



Chanyeol üzerini değişmesine bile zaman vermeden, damatlığı ile Baekhyun'u palas pandıras Otelin
önünde bekleyen limuzine bindirdi. Paparazi kameralarının flaşları hiç durmadan patladı tabii ki. Chanyeol'de yanına oturduktan sonra sorunsuz bir şekilde Roma trafiğine
karıştılar. Baekhyun'un elinde hala otelde birilerinin uzattığı çiçekler vardı. "Küçük bir çocuk gibi, onu havaya atmalıydım,"dedi.

Chanyeol çiçekleri elinden aldı ve düğmeye basıp arabanın camını açtı. Araba kırmızı ışıkta durunca ellerindeki haritayı inceleyen bir gurup genç kızı gördü ve bağırdı. "Sinyora.’’
Hepsi birden dönüp baktı. Baekhyun hiçbirinin jetonunun düşmediğini fark etti. Sonra Chanyeol tekrar bağırdı. "Yakalayın."
Cicekler havada yükseldi ve yere düşerken kızlardan biri yakalayıp sevinçle çığlık attı.

Chanyeol hiçbir tepki vermeden camı kapattı. Baekhyun'un şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Araba yeniden
hareketlenirken Chanyeol ona baktı. Gözlerinde muzip bir parıltı vardı. "Çiçekleri damadın başkalarına vermesi pek de normal bir sey değil ha, ne dersin?"

Baekhyun önce yanıt vermedi, sonra buz gibi bir sesle, "Hayır değil. Ama bu evlilikte normal olmayan o kadar çok şey var ki," dedi.

"Endişelenme. Çok kısa bir zaman içinde bu evliliğin ne kadar normal olduğunu sana göstereceğim.'

all about marriage-chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin