8: "Hayal Kırıklığı"

240 29 5
                                    


Aurora - Runaway

BÖLÜM 8: HAYAL KIRIKLIĞI

Hayatta hiçbir zaman büyük hedeflere sahip bir insan olmadım, sadece mutluluğun peşinde koşmuştum. Bunun başlıca sebebi de küçük bir yerde büyümüş olmamdandı sanırım.

Küçük ve pek gelişmemiş bir köyde merhabalaşmıştım hayatla. Mütevazı bir yaşam süren, dindar bir ailem vardı. Beni de bu şekilde büyütmüşlerdi. İlkokulu köyümüzün pek bütçe ayrılmayan okulunda bir öğretmenin bulunduğu altı kişilik olan sınıfımızda okudum. Herkes benim gibi köylü çocuğuydu. Sahip olduğum tek arkadaşlarım da benim gibiydi.

Bu yüzden hayatı sadece tavuklardan, ineklerden ve çevredeki insanlardan ibaret sanıyordum. Şehirden pek bir haberim yoktu. Yani ailem bazen alışveriş için giderdi ama uzak olduğundan beni yanlarında götürmezlerdi. Gittikleri yer de aslında Daegu'nun en az nüfuslu ve bu bakımdan çok da gelişmemiş olan ilçelerinden biriydi. Küçükken ise oranın nasıl bir dünya olduğunu fazlasıyla merak ediyordum. Büyülü bir yer olacağını düşünüyordum. Çünkü küçücük bir dünyam vardı, marketten yumurta alındığını bile bilmiyordum. Yani nasıl mümkün olabilirdi ki?

Büyüdükçe bazı şeylerin aynı olmadığının farkına vardım. Ortaokul için şehre gitmeye başladığımda yeni insanlar tanımaya başlamış ve onların bir köy hayatına sahip olmamasını garipsemiştim. Nasıl oluyordu da burada yaşayabiliyorlardı? Aileleri ne iş yapıyor olabilirdi ki? Anlamsız gelmişti ilk başta ve bu bilinmezlik beni heyecanlandırmıştı.

Ben onların farklılıklarını kucaklamak istiyorken onlar bunu yapmayı pek istememiş olmalılar ki köyden gelen o zayıf ve cılız çocuğu hep aşağılamış ve dalga geçmişlerdi. Onlar için ben ve ailem çok komik bir şeydik.

Köylü, derlerdi. Bu aşağılayıcı bir sıfattı onlara göre.

Bu yüzden hayatımda en çok bu kelimeden nefret ettim.

Yedinci sınıfa kadar da bu hep böyle sürmüştü. Yalnızdım ve sonsuza kadar hep böyle olacağını düşünüyordum.

Ta ki Jimin'le tanışana kadar.

Busan'dan Daegu'ya yeni gelmişlerdi dönem ortasında. Sınıfa geldiği ilk gün hemen arkama oturmuştu. Ona hayranlıkla bakıyordum ve o şekilde bakan tek kişi de ben değildim. Çünkü güzeldi, çok güzeldi hem de. Ama bunun farkında değil gibiydi. Asi ve suratsızdı. Yine de bir güneş gibi parlıyordu.

Turuncu saçları vardı, eşsizdi.

Herkesin ona bakmasından rahatsız olmuştu ama aralarından sadece bana çatmayı tercih etmiş ve 'ne bakıyorsun' diye kızmıştı. Kaşları çatık, gözleri sinirliydi. Hiçbir şey demeden önüme dönmüştüm çünkü onun da beni aşağılayacağını düşünmüştüm. Diğerleri gibi benden çok farklı görünüyordu ve bu yüzden onu kızdırmamam gerektiğini düşünmüştüm.

Ama o kadar yumuşak kalpliydi ki birini terslemenin verdiği üzüntüyle -bunu zaman içinde anlamıştım- birdenbire beni dürtmüş ve ona dönmemle, "Ben Jimin," diye kendini tanıtmıştı. İlk kez birinin benimle konuşması o kadar tuhaf hissettirmişti ki utancımdan hiçbir şey diyemeden ona bakakalmıştım. Ayrıca tüm sınıfın gözleri üzerimizdeydi ve kaskatı kesilmiştim.

"Senin yerinde olsam onunla konuşmam," demişti yan sırada oturan kız. "O çok ezik." Yerin dibine girmiştim ama haklı olduğunu düşünmüştüm. İşte, artık o da benimle konuşmayacak diye düşünürken beni tamamen şaşırtmıştı.

"Asıl ezik olan sensin," demişti Jimin. "Çünkü ancak bir ezik o giydiğin iğrenç ayakkabıyı giyer."

Evet, söylediği şey belki hoş değildi ama o an onu çok sevmiştim. O gün tüm teneffüslerde benimle konuşmuş hatta yanında getirdiği çikolatalı keki benimle paylaşmıştı. Ona köyümüzden bahsetmiştim, sahip olduğumuz hayvanlardan. Duyar duymaz ona at binmeyi öğretmemi istemişti. Ben de bir arkadaş edinmenin verdiği heyecanla onu onaylamıştım. Aynı gün anne ve babama bahsetmiştim ondan. İkisi de bir arkadaş edinmemin heyecanını taşıyorlardı içlerinde. Aynı hafta sonu babasıyla köyümüze gelmişlerdi. Annem benden daha heyecanlı olduğundan çeşit çeşit tuzlu pastalardan yapmıştı ama birlikte vakit geçireceğimiz için o kadar heyecanlıydık ki o pastalar aklımıza bile gelmemişti. Ona her yeri gezdirmiştim, atlarımızla tanıştırmış hatta binmesine bile yardımcı olmuştum. O gün neredeyse on yıllık arkadaşlığımızın en güzel anılarıydı.

𝑯𝒆𝒑 𝑺𝒐𝒏𝒓𝒂𝒅𝒂𝒏 𝑲𝒐̈𝒑𝒖̈𝒓𝒅𝒖̈ 𝑫𝒂𝒍𝒈𝒂𝒍𝒂𝒓 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin