20: ''Sıradanlık''

197 27 5
                                    

Fall Out Boy - Church

BÖLÜM 20: SIRADANLIK

Hemen yanımda oturan Jungkook'a, "Yukarıya çıkıyorum," dedim, salaklar gibi gülen üçlüye bakarken. "Sıkıldım."

Hepsi baştan sona şımarıklık kokuyordu. Okulda hiçbir şekilde böyle davranmamaları onları Jungkook'dan daha iyi görmeme sebep olmuştu ama şimdi beyaz tozu burunlarına çekerlerken gözüme hiç de masum gelmiyorlardı. Bambaşka olacaklarını düşünmüştüm şimdiyse acıyordum.

Hiç değilse Jungkook sadece olduğu gibi davranıyordu. Şımarıklığını ve şerefsizliğini gözler önüne seriyordu.

Onlarsa bir perdenin arkasında kalarak devam ettiriyordu hayatlarını. Başka insanların neler söyleyeceğinden korkarak yaşıyorlardı.

Jimin için üzülüyordum.

Yoongi'nin şu hâlini görüp de ne düşüneceğini bilmiyordum bile. Ondan hoşlandığını biliyordum hiçbir zaman oturup adam akıllı konuşmamıştık. Âşık olmadığına emindim ama yine de onun ne kadar iyi birisi olduğunu düşündüğünden bu şekilde görseydi yıkılırdı muhtemelen. İkinci bir yanlış kişi vakasını yaşayacaktı. Ve daha da içine kapanacak, kendini tamamen romantik ilişkilerden soyutlayacaktı.

Oysa en iyisini hak ediyordu ama kimse ona hâlâ hak ettiği değeri vermemişti.

Hayallerini yıkmak istemiyordum ama bir yandan da gerçekleri görmeliydi. İkilemde kalmıştım.

"Ben de, birlikte çıkalım." Benimle birlikte ayaklandığında şaşırsam da bir şey demeden salondan çıktık.

Merdivenleri yan yana tırmanırken, "Çok başkalar," diye mırıldandım, ona bakarak. "Hiç böyle gözükmüyorlardı. Sen de kullanıyor musun?" Gözlerimi kısarak baktım ona. "Tabii ki kullanıyorsundur..."

"Kullanıyordum, bıraktım," diye cevapladığı sırada ben odama yöneliyordum ki elini belime atıp beni odasına doğru yönlendirmişti. İtiraz etmeden ona eşlik ettim.

"Neden?" diye sordum. "Neden başladın ve neden bıraktın?"

"Çevremdeki herkes kullanıyordu, yanlış olduğunu düşünmüyordum. Kontrolden çıkmaya başladığımı fark edince bıraktım."

Kendimi yatağının kenarına bırakırken, "Bu çok tuhaf," dedim kafamı iki yana sallayarak.

"Tuhaf olan ne?" dedi anlamamış bir şekilde.

"Sen, arkadaşların, hayatın... İlk kez şahit oluyorum, garip geliyor."

"Sana bunlar tuhaf geliyorsa başkalarının yaptıklarında dudakların uçuklar." Hemen yanıma oturdu.

"Mesela?" dedim merakla. Omuzlarımız birbirine dokunuyordu.

"Para insanın en derin arzularını açığa çıkarıyor." Kendini geriye bıraktığında ben de aynısını yaptım. İkimiz de tavanı izliyorduk şimdi. "Doğru ya da yanlış, bu kimsenin umurunda olmuyor. Yapabildiği sürece kimse o gücü ve arzuyu elinden alamıyor."

"Nasıl yani?"

"Küçük çocukları yanlarında gezdirenler veya gençlik sırları uğruna onların kanını veya hormonlarını kullananlar... İnsan pazarlayıp çeşitli işkencelere maruz bırakanlar... Bir hayır kurumuymuş gibi gözüküp o kadar fazla hayatı çalıyorlar ki. Emin ol medyada göz önünde olan insanlar bunlar. Ve kanunlar böyle kişiler için geçerli de olmuyor."

Birkaç saniye ne diyeceğimi bilemeden tavana bakakaldım. "Ama bunlar suç..." dedim masum bir şekilde.

Gülmüş ve gözlerini bana çevirmişti. "Öyle mi?" dedi, alay edercesine.

𝑯𝒆𝒑 𝑺𝒐𝒏𝒓𝒂𝒅𝒂𝒏 𝑲𝒐̈𝒑𝒖̈𝒓𝒅𝒖̈ 𝑫𝒂𝒍𝒈𝒂𝒍𝒂𝒓 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin