Işık Güneş
Her şeyin üstünüze geldiğini hissedersiniz bazen,kaçmak isterseniz her şeyden herkesten ama mümkün olmadığını hayat size sertçe öğretir.
Mantığımızın duygularımızı bastırması çok zordur.Yapabilen kişiler artık olayı çözenlerdir.
Kalbinize gelen huzursuzluk size her şeyi yaptırabilir.
Ama sizin iradeniz izin vermezse bir halt yapamaz.
İnsan çoğu kişiye göre hayvandan da aşağıda bir varlık olsa da,bunu söyleyen anca kendine hakaret etmiş olur.
İnsan aşağı bi varlık değildir,insani olmayan kişiler aşağılık varlıklardır.Şeref ve namusu sadece kadınlarla ilişkilendiren,kendini başkalarından üstün gören her erkek insan kategorisine dahi giremez.
Bu hayatta öğrendiğim ve bildiğim tek şey buydu.Buz kesen tenimle başımı yukarı kaldırdığımda Ekin'in pis suratını görmüştüm.Sandalye çekip yanıma oturduğunda üstümü düzelttim.
Geriliyordum,gerginlik bana iyi gelen bişey değildi.
Kaostan beslenebilen bi insan olmadım hiçbir zaman."Ben bi lavaboya gideyim"Damla ışık hızıyla yanımızdan ayrıldığında ben oldukça göz kontağı kurmamaya çalışmıştım.
İşe yarar mıydı bilmem fakat hiç bir şeyin enerjimi düşürmesine izin vermeyeceğim.
"Eee?Yok mu sizin çete?"
"Seni ne alakadar ediyor bilmiyorum?"
"Bi ara içerim bi kahvenizi o kadar geçmişimiz var"
"Ne?"
"Şaşırdın,ne yani tanımadığımı mı sandın"
"Susmak bilmez misin sen?Git buradan"
"O eve döneceksin Işık,ya sen döneceksin Ya başkası getirecek"
"Kim gelirse gelsin kralı gelsin isterse yine de o eve dönmeyeceğim!"
Hışımla yerimden kalkıp çantamı aldığımda bileğimden tutarak beni durdurdu.Ciddi manada sinirlenmeye başlıyordum.Normalde bu kadar cesur biri değildim.
Daralıyordum ve bu hiç iyi bişey değildi."Adam insan gibi konuşuyorum seninle lafımı ikiletme!"
"İkiletsem naparsın?!Napabilirsin sen daha bana ne ne!Öldürmekten beter ettiniz beni!"
Bileğimi hışımla kendime çektiğinde etraftaki tüm gözler üzerimizdeydi.Çıkmam lazım buradan çıkmam lazım,acilen!
Ekin koşumdan tutup beni sokağa çıkarttığında deli gibi korku hissediyordum.
İliklerime kadar korkuyordum.
"Ya bu akşam eve dönersin Ya da hiç iyi şeyler olmaz Işık!Aklın alıyor mu senin?Daha kazanman gereken kaç yarışma var sen rakiplerinde dost oluyorsun!"
"Sanane be sanane!Sana mı düştü beni düşünmek?!Sen kendi götünü kurtarmaya baksana!"Yüzüme inen acıyla kendimi yerde bulduğumda tokat yediğimi anlamıştım.Isı,acı hepsi bi aradaydı sanki.
Canım yanmıştı.
Yanıyordu.
Gözlerim doluyordu,hayır bu olmamalıydı.
Şu an ağlamamam gerekiyordu.
Beni kimse koruyamazdı şu anda,güvenli bir yerde değildim."Sen ne hakla benle böyle konuşursun!Edepsiz onlar bozdu seni değil mi!Konuşsana!"
Yüzüme,bedenime tekmeler,yumruklar,tokatlar.Sayamamıştım,kendimde olduğumu bile düşünmüyordum.
Uyuşuyordu her tarafım,işittiğim hakaretleri duyamıyordum.Gözümden akan yaşla beraber kulağıma tanıdık bi melodi geliyordu.
Saçlarımı kavrayan ellerle sert bir acı saç köklerimdeyken tiz bir çığlık atmıştım.
Sokaktan geçen hiç kimse bana yardım etmemişti.
"Akşama kadar vakit veriyorum sana!Geldin geldin gelmedin bu haline şükretmek zorunda bırakırım seni anladın mı!"
Ben ağlıyordum sadece.
Hıçkırarak ağlıyordum.
Sonunda beni bıraktığında dizlerimin üstüne düşmüştüm.Telefonumun çaldığını yeni idrak ettiğimde titreyen ellerimle aldım telefonu.Kim olduğunu bilmiyordum başım dönüyordu.
Gözlerim bulanıktı.
"Işık niye açmıyorsun telefonu"
"Işık konuşsana,orada mısın?"
Asır'ın sesinde duygularını saklamaması hoşuma gidiyordu.
"Asır ben kalkamıyorum ayağa"
"Neredesin ne oldu sana biri yanında mı"
"Işık cevap versene korkutma beni"
"Işık konuşsana!"
Telefonu daha fazla taşıyamadığımda Asır'ın seslenmeleri ninni gibi geliyordu.Saç köklerindeki sert ağrı,gözümün altındaki acı,bacaklarımdaki hissizlik.
Tatlı bir uyku çağırıyordu beni.