Işık Güneş
Hepinizin vardır,bunaldığınız.Kimseyle konuşmak istemediğiniz,hiçbir şey yapmak istemediğiniz.Kendinizde ne olduğunu bilmeden bitik hissettiğiniz zamanlar.
Bu zamanlardan korkmayın,bunlar çok güzel şeyler!
Güçlendiğimizi gösterir o dönemler bize.Güçlü olduğumuzu.
Korkmayın hiç bir şeyden.Hayata düşman kesilmeyin.Hayat sizi güçlendirmek için zorluklar çıkartır karşınıza.Sürekli neden böyle oluyor diyorsanız almanız gereken bir ders vardır.
Karamsarlıklara yer vermeyin hayat o kadar uzun değil.Yürümek iyi gelmişti.Yürüyüş yapmak rahatlatırdı beni genelde.Temiz hava almak güzeldi,eğer şu an yüzüm ve bedenim ağrımasa daha iyi olabilirdi.
Damla'ya çok ihtiyacım vardı ama o yanımda değildi.Unutulmuş hissediyordum.Değersizmişim gibi,kendimi sevemiyordum.
Kendimi sevebileceğim biri olmamıştım,ben Levent'in kızıydım.Işık değildim.
Apartman kapısına gelip kapıyı çaldığımda kapı bana açılmıştı.İçeri girip merdivenleri çıkarken bişey farketmiştim.Belli saatler yazıyordu,duvarlarda,merdiven köşelerinde.
04.09
01.05
12.00
23.09
Bir saat daha vardı ama okunmuyordu.Bunları geç farketmiştim,ne anlama geldiklerini bilmiyordum.Hiç bir fikrim yoktu,önemsizdir.
Kapıyı tıklattığımda Deniz'in suratıyla karşılaştım.Gülümseyip geri çekildiğinde ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim.
Karşıma unicorn şeklinde terlikler çıktığında şaşkınlığımla gülümsedim.
Terlikleri giyip içeri baktığımda Asır Ezel'in omzunda uyuyakalmıştı.Gözleri de hafif kızarıktı,Hera elindeki oyun kartı olduğunu düşündüğüm şeyleri karıştırıyordu.Onlara göz gezdirdiler sonra odama geçtim,Asır'ın odasına yani.
Uzun beyaz eşofmanımı üstüne de pembe sweatshirt giymiştim.
Asır'ın meşhur boy aynasının karşısına geçtim,masanın altındaki toka dolu kutumu elime aldım.
Yüzüm boktan olabilirdi ama saçımı düzeltebilirdim belkide.İlaçlarımı almıştım ama kremleri sürmemiştim.Sürmeyecektim.Onlar çirkinliğimi saklamazdı.Tokalara baktığımda yüzümde yine aynı gülüş oldu.Gülümsüyordum çok güzellerdi tokalar.Ayıcıklı,rengarenk,tavşanlı her türlüsü vardı.Saçlarımı ortadan ayırdım ama bir sorun vardı.
Ben saçımı nasıl yapacağımı bilmiyordum ki.
Tokaların nasıl açıldığını bile bilmiyordum.Gözlerim dolmuştu,yanağımdaki morluğa kaydı gözlerim.Beni tokalar bile kurtarmazdı.
Yanağımdaki morluk,omzumdaki kızarıklıklar,kolumdaki serum izleri.İğrençtim daha da iğrenç gözüküyordum.Ellerimin titremesini önemsemeden çantamdan kremi alıp aynanın karşısına geçtim tekrardan.Elime biraz krem aldığımda gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı.
Dudağımın altındaki yaraya bastırdığımda sızladığını hissediyordum.
Kapıyı aralık bıraktığımı farketmemiştim Asır'ın sesiyle gözlerim kapıya gitmişti.
"Işık Hanım müsait misiniz?" Seslenmeme fırsat vermeden göz ucuyla içeri baktığında kremle ben ona bakmıştık.Beni gördüğünde hemen gözleri büyümüştü.İçeri girip kapıyı kapamıştı.
"Işık canını yakmaya mı çalışıyorsun sen?"Anında yanıma çöktüğünde şaşırmış ona bakıyordum.
Ben yaralarıma krem sürmez makyajla kapatırdım.Bilmediği kesindi.
Kremi elimden aldığında ben mal gibi ona bakıyordum.Parmak uçlarına biraz krem alıp çok hafif hareketlerle yanağıma sürdüğünde ben şaşkın şaşkın ona bakıyordum.Acıdığını düşünmüş olacak ki üfleyip sürmeye devam etmişti.Tüy kadar hafif geliyordu elleri.Canımı acıtmıyordu,kıyamıyor gibiydi.
Kremi yüzüme öyle nazik uyguluyordu ki,şaşkınlığımı gizleyemiyordum.O sadece yüzümdeki yaralara bakıyordu ben yüzünü inceliyordum.
Kıvırcık-dalgalı arası simsiyah saçları teniyle çok uyumluydu.Kısık bakışları,nasıl desem hoştu işte.O yanağındaki küçük ben daha da güzeldi,sürekli öpesim geliyordu.Onu daha da tanıdıkça farkettiğim şey dışardaki bana yansıttığı kişiliğiyle alakası olmayışıydı.Dikkatimi çekmek için mi yapmıştı anlamıyordum ama bildiğim tek şey alakası yoktu.
Kremi yüzüme sürmesi bittikten sonra bileğimdeki morluğu görüp nazikçe bileğimi tutup kendine yaklaştırmıştı.Bütün yaralarıma kremi nazikçe üfleyerek sürmesi beni bitirmişti.Kendimi küçük kız çocukları gibi hissetmiştim.
Ellerine gözüm kaymıştı,bileğindeki ipten yapılmış bileklikleri incelemeyeceğim.Elleri çok güzeldi.
İncelediğimi farketmiş ki kafasını kaldırıp bana baktığında sırıtıp krem sürmeyi bırakmıştı.Gözü yanımdaki tokalara kaydığında bende hüzünlü bakışlarımı çevirmiştim tokalara.Pembe tavşanlı tokayı eline alıp bana bakmıştı.
"Saçlarını yapayım mı?"
"Yapar mısın cidden!"sevinçle sorduğum soruya şaşkınca bir tepki vermiş,ardından gülmüştü.Gülünce gözüken diş etleri çok tatlıydı.Ortaya çıkan gamzelerini saymıyorum bile.
"Sen istersin yapmaz mıyım?"Tokayı yerinden açtığında saçımın ön kısmından bi tutam ayırmıştı.Onu arkaya götürüp tokayla tutturmuştu.Diğer kısma da öyle yaptığında ben gözlerimi kapatmıştım hevesle.O kadar hevesli,o kadar heyecanlanmıştım ki.Anlatamam,Asır'ın bana böyle davranması içimi kıpır kıpır ediyordu.
İçim çok hoştu şu an.Nedensiz bir sıcaklık hissediyordum vücudumda.
"Aç gözlerini,biraz beceriksizim ama"
Asır'ın komutuyla gözlerimi açtığımda ayna tam karşımdaydı.Gözlerim parlamıştı,saçımın üstündeki tokalar çok hoş duruyordu.32 diş sırıtıyordum aynada,Asır tam yanımda sırıtarak bana bakıyordu.Sevinçle boynuna atlayıp ona sarılmıştım.
Toplasanız anneme bu kadar sarılmamışımdır.Asır tüm ilklerimi senle yaşayacağım sanırım.
"Çok,çok teşekkür ederim!"Kokusu,asla tarif edemezdim.Tertemiz bi kokuydu,huzur veriyordu bana.Be zaman sarılsam ilk saniyeler bişey yapamıyordu,tamam 2 defa sarıldım sadece ama bu kadar şaşırması bana garip geliyordu.Onun elleri de belime sarıldığında içim çok hoştu.Kafam güzel gibi hissediyordum.
"O sevinçle gülümsemeni görmek için her şeyi yaparım Işık"
İnanmaz gibi başımı ayırıp Asır'a baktığımda oda sırıtarak bana bakıyordu.Masal gibi yaşadığımız bu anı bölen şey Ezel'in sesi olmuştu."Ağzına sıçtığımın gerizekalısı kimyonu nasıl tarçınla karıştırıyorsun"
"Keyfimden karıştırdım çünkü ben mal ya"
Asır bıkmışçasına nefes verdiğinde onun bu haline güldüm.Gülmeme tip tip bakınca kendimi geriye atıp daha çok gülmüştüm.Gülesim gelmişti.
Asır ayağa kalkıp bir abi edasıyla mutfağa gittiğinde bende kalkıp ardından gittim.Deniz eline kepçe almış Ezel'e doğrultmuştu.Ezel kollarını göğüsümde birleştirmiş gülüyordu.
"Ne bu ses lan salaklar,uyumaya çalışıyoruz"
"Çalışıyoruz?"Deniz ve Ezel kaşlarını kaldırıp Asır'a baktıklarında Asır ilk 3 saniye tepki vermedi.Sonra bişey anlamış olacak ki gözlerini büyütüp derin nefes verdi.
"Sapık hetifler"
"Oy çen peltek mi oldun çen"
"Siketim şimdi dalganı"
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmışken Deniz'in her yerden duyulabilecek kahkahasını atmıştı bile.Asır elleriyle yüzünü kapatmıştı.
Utandı paşam.
Ezel sandalyeye oturmuş Deniz'e bakıyordu gülümseyerek.Ezel'i nadir gülümserken görmüştüm.Asır utanınca daha da utandırasım gelmişti.Çok şirindi şu an.
"Neyse tamam tamam bunu beklersek öleceğiz açlıktan"
"Ay götüm derde bak"
"Çarparım ağzına birtane"
"Çarpsana Deniz lütfen"Deniz gözlerini devirip derin bir nefes verdiğinde Ezel pek bi keyifliydi.Yemek yalan olunca direkt pasta yemeye karar vermişlerdi.Pastayı süsleyip püslemiştik.Hera denilene göre en çok yeşil rengi seviyormuş.Ezel üzerine mum dikip ısrar etmişti kutlamak için.Neden bu kadar heveslendiğini anlamamıştık ama onu kırmamış izin vermişlerdi.
Ezel elinde pastayla içeri gittiğinde Alev anında ışıkları açmıştı.Hepimiz bir ağızdan doğum günü şarkısı söylerken Alev alkış başlatmıştı.
Ezel hastayı hafifçe Hera'ya uzatmıştı.Hevesi her yerden belli oluyordu.
"Gerek yok"Hera ruhsuz bir tepki verdiğinde Deniz Asır ve ben birbirimize bakmıştık.Ezel asla istifini bozmamıştı.
"En azından pastanı ye hem o kadar uğraştık yeşil seviyorsun diye,kaç yere gittik krema bulmak için-"
"İstemiyorum diyorum sana ya!İstemiyorum!Senden gelecek hiç bir şeyi istemiyorum!"
Ezel'in hevesinin kırgınlığı gözlerine yansımıştı,yutkunduğunda Alev Asır'a kaş göz yapmıştı.
"Tamam kenara koyayım sonra yersin"
"İstemiyorum Ezel!Senden gelebilecek ne iyilik ne de kötülük hiç birini istemiyorum!"Hera pastayı sertçe ittiğinde Ezel'in üstü başı pasta olmuştu.Ezel dolu gözleriyle Hera'ya baktığında Hera o kadar büyük bir öfkeyle bakıyordu ki Ezel'e.
"Görmek bile istemiyorum seni!Mahvettin her şeyi sen mahvettin!"Hera öfkesini Ezel'in göğüsüne vurarak çıkartıyor gibiydi.Ellerini yumruk yapmış tüm öfkesini kusuyordu.
"Keşke,keşke o hapishaneden hiç çıkmasaydın!"
Gördüğüm son şey Alev'in Ezel'i geri çekmesi ve Deniz'in birden Hera'nın karşısında durmasıydı.
Ben ise bağırmaları yüzünden ellerimle kulaklarımı kapatmıştım.Gözlerimi sıkı sıkı kapatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öfke Notası
Roman pour Adolescents"Senden nefret edemediğim için kendimden nefret ediyorum!"