Bütün ışıklar benim üstümdeydi.Damla heyecandan elimi daha sıkı sıkarken bir ses duyuldu.
"Hazırlanın sıra sizde,1 2 3!"Adamın söylediği laftan sonra perde açıldı.Karşımda siz diyin bin ben diyeyim milyon insan gözlerimin içine bakıyordu.Açıklayayım hemen.Ben Işık Güneş,şuanda bir uluslararası müzik yarışmasındayım.Damla benim en yakın arkadaşım,daha doğrusu tek arkadaşım.Keman çalıyorum,bu benim tek tutkum.Bu yarışmaya Fairytale şarkısı ile katıldık.Finaldeyiz,sessiz olun başlıyor.
Damla güzel sesini seyirciyle buluştururken ben kemanı bütün gücümle çalıyordum.Damla her dakika daha yüksek sesle söylüyordu şarkı sözlerini.Performansımız bitti ve seyirciler bizi yüksek bir sesle alkışladı.O an perde açıldı ve biz içeri girdik.Sıradaki grup gitar çalacaktı,bunu nereden anladım çünkü herkesin elinde gitar vardı.Yemin et dediğinizi duyar gibiyim ama napayım işte aptalım idare edin azcık.
"Çok mu titrettim sesimi ya kesin olmadı"
"Damla saçmalama gayet güzel söyledin"
"Elim ayağım titriyor ben su almaya gideceğim"
"Tamam ben buradayım sakin ol"
Damla gitti ve ben sahnenin arkasında tek kaldım.Sıradaki grubun şarkılarını dinleyemedim çünkü yaptıkları tek şey bağırmaktı.Aklımda bir kördüğüm şarkısını söylüyorlardı.Söyleyen çocuğun sesi çok yerindeydi.Jürilik yapmayı bırak Işık.
"Geldim!"
"Hoşgeldin"
O an ses daha çok yükseldi.Ve cümleleri yakaladım.
"Beyler ve bayanlar!"
"Hayatı kararanlar!"
Bu şarkının yeri bende başkaydı.Abim ve ablam ne zaman üstüme gelse bana bulaşsalar bu şarkıyı dinleyip rahatlardım.
Gözüm daldığı sırada Damla'nın dürtmesiyle irkildim.
"Sahnedeki çocuklar var ya"
"Ee?"
"Orda şarkı söyleyen çocuk seni izliyor"Bunu fark ettiğim an beni izleyen çocuğa baktım.Bana şımarık ve keyifli suratıyla bakıyordu.Bense ona ceset gibi bakıyordum.Ama kabul edeyim bu çocuğun yüzü güzeldi.Gözleri burnu falan değil yüzü güzeldi.
"Ne bakıyorsun?"dedim çocuğa doğru.
"Ne bakıyorsun derken?"
"Bana ne bakıyorsun ilk kez mi kız gördün?"
"İlk kez bir şaheser görüyorum"
"Tamam o zaman daha bakma"
"Niyeymiş?"
"Keyfim öyle istedi var mı!"
"Benimde keyfim sana bakmak istiyor"
"Bak ağzını kırarım senin"
"Ellerin yüzüme değecekse olur"
"Allah'ım çattık ya!"
"Hadi ama papatyam benden etkilendiğini biliyoruz"
"Papatyam?"
"Bak seni bir döverim"
"Tamam ama yüzümde morluk olmasın yüzüm bir servet tamam mı?"
Onunla uğraşmayı bıraktım ve bizi sahneye çağıran görevliye baş sallayıp sahneye çıktık.Kazananı açıklayacaklardı.
"Evet seyircilerimiz Bu Benim Notam yarışmasının kazananını açıklıyorum!"Sunucu kadın konuştuğu sırada elindeki zarfı yavaşça açtı.Gülerek mikrofona yaklaştı.
"Damla Engin ve Işık Güneş!"
Sesi benim adımı söyledi.Bana kızmak için söylemedi,iş yapmam için söylemedi.Beni tebrik etmek için söyledi adımı.
O Nota şeklindeki kupayı bize verdiler ve konuşma yapmamızı istediler.
İlk Damla konuştu.
"Kendime ve Işığıma Teşekkür ediyorum ve özellikle de bu hayata!"Sonra bana uzattı mikrofonu,istediğim herşeyi söyleyecektim.
"Damla ve kendime teşekkür ediyorum,başka hiçkimseye teşekkür etmiyorum.Beni dinlemeye gelen herkese teşekkür ederim beni çok mutlu ettiniz"O an annem ve babamın suratları düştü.Az bile yapmıştım.Bu yarışmaya reşit olmasaydım katılamayacaktım.Ne acınası..
"Bunu kutlamalıyız!Hadi gel gelirken gördüğümüz kafeye gidelim!"
"Tamam Damla da sakin mi olsan biraz?"
"Hiç de olmayacağım resmen İstanbul birincisi olduk farkında mısın?"
"Kızım sen yaşıyor musun Ya"
"Ay Damla tamam çenen iyice düştü yürü de gidelim"
"Sen o çocukla ne konuştun bakim?"
"Hangi çocukla?"
"Benim çocuğumla ay kim olacak?!Sahneye çıkan çocukla"
"Sinirimi bozdu zaten"
"Asır Ateş adı Senden 3 yaş büyük"
"23 yaşında mı?"
"Aynen öyle"
"Aman umrumda değil hadi tatlı yiyelim canım çekti"
"Kesin değildir umrunda"
Kafeye geçip oturduğumuzda fazla kalabalık değildi ama kalabalıktı.Garson hemen yanımıza geldi.
"Hoşgeldiniz ne alırsınız?"
"Ben kadife pasta ve soğuk kahve alabilir miyim?"
"Tabiki siz ne alırsınız?"
"Hm ben çikolatalı kurabiye ve limonata almak istiyorum"
"Tabi hemen getiriyorum"
Garson yanımızdan ayrıldı ve biz sohbete daldık.Belki elli kere annem ve babam aradı mesaj attı bende telefonu tamamen kapattım.Bugün benim günü-dur ne?Bari cümlemi tamamlasaydım!
Az önce kavga ettiğim çocuk ve grubu geldi.Toplam 3 kişilerdi hemen çaprazımızdaki masaya oturdular ve o manyak bana bakmayı sürdürdü.Sapık mıdır nedir?
Garson siparişimizi getirdi ve biz afiyetle yedik.
"Ne yapıyorsun sen!?"Asır denen zibidi telefonumu aldığında afallayıp telefonu almaya çalıştım.Lanet olsun çok uzundu!ya da ben kısaydım..
"Ya versene telefonumu!"
"Telefon numaramı kaydedeceğim tırmalama beni!"
"Ben senin numaranı istemedim!"
"Ben sana sormadım zaten"
"Ya bırak dediysem bırak!"
Asır telefonu açtığında ekranda birsürü mesaj belirdi.
Anne:SEN NE BİÇİM BİR EVLATSIN?!
Baba:BİRDAHA EVE UĞRAMA!SENDEN BİR BOK OLMAYACAĞI BELLİYDİ!
Abla:Kalacak yerinden de oldun aptal!
Abi(mal olan):Kurtulduk senden şükür namazı kılacağım!
Ve birsürü aramalar.Asır mesajları okuduğunda utandığımı hissettim.Kendimden değil ailemden,tabi aile denirse.
Atılmamla telefonu almam bir oldu.Telefonu aldığım gibi kafeden koşarak çıktım.Ara sokaklara girdim ve birden nereye girdiğimi daha doğrusu nerede olduğumu bilmiyordum.Birden 4 erkek geçiyordu oradan.
"Pardon buradan caddeye nasıl çıkabilirim?"
"Oo güzellik gel biz seni götürelim"
"Yok kalsın"Gitmeye yeltendiğimde kolumdaki sert acıyla arkamı döndüğümde kolumu tuttuğunu gördüm ve hemen kendime çektim.
"Benden uzak durun yoksa iyi olmaz"Neyimize güveniyoruz Işık Hanım?
"Naz etme gel bırakayım seni caddeye"Ağzını yaya yaya konuştuğunda arkadan bir ses duydum.
"Bıraksana lan kızı"Hafif kıvırcık saçlı bir oğlan konuştuğu an arkasından 3 kişi daha geldi.
"Sen ne karışıyorsun be?"
"O yaya yaya konuştuğun ağzını kırarım yayamazsın da adam ol!"Sarı saçlı Zümrüt yeşili gözlü kız konuştuğunda nedense içim onlara ısınmıştı.
"Buraya gel!"Kızıl saçlı yeşil gözlü kız konuştuğunda kendimi onların olduğu yere çektim ve kız hemen kolunu omzuma atıp bana sarıldı.
"Tasmanı tak da git hadi"
"Kaşınma lan!"
"Ağır ol orada!"Mavi gözlü çocuk konuştuğunda bunların arkadaş olduğunu anlamıştım.
"Beril sen Su ile kızı koru"Yanımda duran kızın adı Su önümüze geçen sarı saçlı kız ise Beril'di.
"Hadi naş naş!"
"Burası bizim mekan yalnız"
"Doğru mama kaplarınızdan anlamaydım"Kıvırcık saçlı çocuk bela mavi gözlü çocuk ise sen ne dersen o gibi bakıyordu.
Sonrasında ikisi de çocukların üstüne atlayıp kavgaya giriş yaptılar.Kıvırcık saçlı çocuğa atılan yumruk karşısında sendeleyip yere düştü.Bunu gören Beril denen kız o çocuğa koşup bir tane yumruk attı.Kızın eli harbi ağırmış.
Sonunda bana bulaşan çocuklar toplanıp kaçınca birden yağmur yağmaya başladı.Üstümdeki beyaz eteğime damlayan ten rengimdeki fondötenle ikinci şoku yaşarken Su bana bakıyordu.Beril ise diğer iki çocuğun yaralarına bakıyordu.
"Yüzündeki morluk ne?"Heh bi bu eksikti...
"Yere düştüm"
"Ama bu yeni olmuş,benden saklama bişey lütfen"
"Yok bişey dedim Ya"
"Adın ne?"
"Işık Güneş sen?"
"Su Altınsoy"
"Peki oradakiler kim?"
"Kıvırcık saçlı olan Safa,mavi gözlü olan Toprak sarı saçlı olan ise Beril"
"Beril'le çok benziyorsunuz"
"Sarışınız diye mi?"
"Hayır"
"Peki neden?"
"O da ailesinden şiddet gördü ve sen hala görüyorsun belli ki"
"Suçum sadece doğmaktı,sadece doğmak"
O an anladım ki insanlar nefret edilecek varlıklardı.Ne kediler ne köpekler ne hayvanlar,aslında insanlar nankörün tekiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öfke Notası
Novela Juvenil"Senden nefret edemediğim için kendimden nefret ediyorum!"