Hayatı kararanlar

60 5 9
                                    

"Adı neymiş bu ponçiğin?"
"Ponçik?"
"Ya cenaze evindeymiş gibisiniz!"
"Işık ben.."
"Evin neresi?"
"Evim vardı ama artık yok"
"Nası yok?"
"Ailemin yanından ayrıldım"
"Kaç yaşındasın?"
"20"
"Hadi gel sana ev bulana kadar Su'da kal"
"Gerek yok arkadaşımda kalırım ben"
"Biz de senin arkadaşınız itiraz istemiyorum Işık!"Su bana sitem ettiğinde Toprak arabayı getirdi.
"Hadi atlayın sırılsıklamız!"
Hemen hepimiz arabaya sığındık.Herkes sırılsıklamdı,yorgunduk.
"Evde yemek var mı?"
"Daha yeni yemek yedin Safa!"
"Açım ya napim?"
"Evde hazırlarım size bişeyler"
"Yemekleri sen mi yapıyorsun?"Ağzımı tutamadığımda anında ağzımı elimle kapattım.
"Bunlar beğenmiyor fakat evet ben yapıyorum genelde"
"Kesin çok lezzetlidir sende bi aşçılık tipi var"
"Saol"
Safa radyoyu açıp sesi yükseltti ve ben arkama yaslandım.Yüzyüzeyken Konuşuruz-Dinle Beni Bi çalıyordu.
"Abi ölmeden bi konsere gitmek istiyorum"
Tam o sırada araba tuhaf sesler çıkarttı ve bozuldu.
"Hayda!"
"Abi bak ben böyle işi var ya!"
"Gece yarısı nereye gidicez biz?"
"Ya birşey olmadı bak çalışıyor"
"Oh şükür"
Arabayla giderken çok güzel bir dostluklarının olduğunu gördüm.Birbirlerini yargılamıyor sadece seviyorlardı.
"Ben ineyim kalacak yerim var"
"Saçmalama gel işte Işık"
"Olmaz kalacak yerim var aklınızda kalmasın"
"Numaram bu kaydet lazım olur"Su bana elindeki kağıdı uzattığında gülümsedim ve gittim.
Üstümdeki hırkayla yürürken bacaklarım donuyordu.Sadece yürüyordum.Cebimde 25 liram vardı ve bu hiçbirşey yetmiyordu çünkü etrafımda bim yoktu.
Yüksek bir binanın merdivenlerini ağır ağır çıktım.
Neden yaşıyordum ki?
"Senden bir bok olmaz!"
"Sen hala yaşıyor musun ya yüzsüz!"
"İstenmiyorsun neden buradasın hamam böceği?"
"Senden ne kardeş ne de evlat olur!"
"Düş yakamızdan be düş kadın!"
"Yeter daha görüşme benimle!"
Bir adım daha attım.
Üstümdeki ince hırkayı attım üstümden.
Saç tokamı çıkardım.
Saçlarım dudaklarıma yapıştı.
Altımdaki metrelerce uzak olan betona baktım.
Bir adım daha attım.
Bir adım daha atarsam düşecektim.
Ya bedenim Ya ruhum ölecekti.
Ruhum zaten ölü,bunu başardılar.
En azından ölmeyi becermeliydim.
Sırtımı rüzgarın soğukluğuna döndüm.
Ve kendimi bıraktım.

"IŞIK!"
Artık her şey için çok geçti.
Birden belimi kavrayan kollarla titreyen göz kapaklarımı araladım.
Alnı alnımda,
Vücudu vücuduma yaslanmış gibi,
İkimiz de uçtayız,
Saçları yüzünün önünde ama mavi gözlerini gizleyemiyor.
Kirpikleri ise ıslak.
Burnu ve gözleri kırmızı,
Burnu burnuma değiyor.
Bunlar bana saatler geçmiş gibi geldi ama sadece 5 saniye sürdü.Asır'ın beni tutmasıyla kendine çekmesi bir oldu.
"Hayır sende gidemezsin!"
Bana sıkıca sarıldı.Hayır ağlamamalıyım.
Sarılmayı bıraktı ve omuzlarımı tutup beni sarstı.Artık hesap vakti Işık.
"SEN GERİZEKALI MISIN?!"
"Ne?"
"Ne diye ölmeye çalışıyorsun!"
"YAŞAMAK İSTEMİYORUM!"
"NEDEN!"
"EĞER BU DÜNYADA YAŞAYACAKSAM YAŞAMAK İSTEMİYORUM!"
"Yaşamak zorundasın!"
"Hayır değilim"
"Hayır öylesin"
"Sanane ya"
"İster yaşarım ister ölürüm Sanane!"
"Manyak mısın ya sen!"
O an büyük bir kaşınma ihtiyacı hissettim ve kolumu kaşıdım.Ben kaşıdıkça daha çok kaşınıyordu.Birden bütün vücuduma yayıldı kaşıntı.
  Üstüme ağırlık çöktü bi anda elim kaşınan vücudumu bıraktı yavaşça.

"IŞIK UYANSANA HEEYYYY PİŞT!"
Gözümü rengarenk bir evde açtığımda üşüdüğümü hissediyordum.
"YENGE UYANDIN MIII"Başımda beliren esmer çocukla yerimden sıçrarken Asır o çocuğa sertçe vurdu.
"Yenge Emre ben"
"Yenge ne ya!"
"Ya yengem bizdeydi apar topar gelince dilime takılmış"
"Işık ben"
"Güzel isimmiş"
Asır Emre'ye sağlam bir şekilde vurduğunda önümde duran kahve ve kemanıma takıldı gözüm.
"Nasıl oldun?"
"Neden buraya getirdin beni"
"Bayıldın ve ben seni hastaneye götürmedim"
"Ben buraya gelmek istemedim"
"O zaman git"Asır'ın verdiği sert cevapla birlikte boğazım düğümlenirken olduğum odanın içi posterlerle gazete sayfalarıyla doluydu.Kitaplıkları kitaplardan dolmuş taşmıştı,masasının üzerinde bilgisayarda açık olan Spotify'da en son Micheal Jackson dinlediğini gördüm.Üstümde farklı kokan sweatshirt'ü görünce üstüme geçirdiklerini anladım.Burada kaç kişi yaşıyorlardı da bu kadar fazla şarj aleti vardı?!
"Gidiyor musun kalıyor musun papatya?"
"Çok konuştun"
"Alış o zaman"

Komidinin üzerindeki kahveden bir yudum aldığımda vücudum iyice ısınmış ve biraz rahatlamıştı.Saat gece yarısına yaklaşırken bu gece uyuyamayacağımı anladım.Yüzümü yıkama ihtiyacı hissedip olduğum yeren kalktığımda karşımdaki odada bir ranza vardı.Mutfaktan gelen güzel kokuyla başımı çevirdiğimde Emre'nin mutfakta olduğunu gördüm.Bana bakıp sıcak bir şekilde güldü ve domates doğradı.İçeriden gelen müzik sesiyle 1 kişinin daha evde olduğunu anladım.Ranzadan 3 kişinin olduğunu anlamıştım ama 3.kişinin kim olduğunu bilmiyordum.Üçüncü kişi battaniyeye sarılmış bilgisayarındaki kulaklıktan dizi izlediğini anlamıştım.Bu evde kaç tane bilgisayar vardı?
Üçüncü kişi sessizce ağlamaya başladığında içim burkuldu ve yanına gittim.
"Neden ağlıyorsun"
"Bak şurada bi kedi vardı,onu birisi sahiplendi.Sonra ama bu kedi nasıl hasta nasıl zayıf anlatamam"Burnunu çekerek devam etti.
"Sahibi mama koymuştu kocaman bi kavanoza her defasında kaba ondan koyuyordu.Mamadan daha çok almak için mamanın olduğu rafa çıktı ama kavanozu düşürdü.Sahibi kızdı ona bak nasıl ağlıyor ya!"Ağlamaklı sesi bilgisayardaki kedinin gözyaşıyla sessizce ağlamaya devam etti.Başını omzuma koyup dolandığı battaniyeyle gözündeki yaşları sildi.
"Sen de her sevgilinden ayrıldığında girme be depresyona!"
"Ya sana ne zararım var!"
"Battaniyelerin köşesi hep ıslak be oğlum!"
"Kimse istemiyor beni ama ya!"
Sus Işık,söyleme ışık.Çeneni kapat Işık.
"O kızlar bokun olmaz senin"
"Dimi ama hep duygusalım ağlıyorum her şeye"
"Balık mısın sen?"
"Burç olarak mı?"
"Yok hayvan olarak!"Asır konuşmaya atladığında elimin altındaki yastığı fırlattım.
"26 haziran ne oluyor?"
"Yengeçsin sen nasıl anlamadım!"
"Burç ne peki"Gözyaşlarını silip bana baktığında anlatmaya başladım.
"Doğum ay ve yılına göre karakteristik özelliklerin belli oluyor,astroloji'ye göre tabi"
"DENİZ KALK LAN YARDIM ET BANA"Emre bağırdığı sırada Deniz battaniyesini istemsizce bıraktı ve tabak getirdi.Ben de yardıma gittim.
"Yemek mi yaptınız?"
"Evet"
"Gecenin bu saattinde?"
"E ne olur da?"
"Mideniz yargılamaz mı"
"Midem gece olduğunu nerden bilsin bak mis gibi makarna salata nasıl gider hadi salatayı götür"
"Sosunu koydun mu?"
"Koydum"
Salata kasesini alıp içerdeki yer sofrasına götürdüğümde bağdaş kuracağımı fakat bu etekle yapamayacağımı anladım.Onlar da bunu önemseyecek ya da bana o şekilde bakacak göz yoktu ama ben rahatsızdım işte.Üstüme aldığım hırkayı bacaklarıma örtüp yemeği yemeye başladım.
"Siz nasıl geçiniyorsunuz?Evinizde baya pahalı şeyler var da"Ağzımı tutamayıp konuştuğumda Emre öksürmeye başladı ve Asır tedirgin bir şekilde suyundan içti.
Damla arıyor....
Bir sen eksiktin Damla tam sırasıydı!
"NERDESİN SEN ALLAH'IN BELASI!"
"Damla sakin ol,iyiyim Asır'dayım"
"Ne"
"Yarışmadaki çocuk"
"HANGİ ARA GİTTİN SEN"
"Ne kızıyorsun?"
"Beni neden çağırmadın!"
"Damla başlatma bak şimdi iyiyim yarın sabah söz verdiğim gibi sana kahvaltıya geleceğim"
"Evde kaç kişisiniz?"
"Benle beraber dört,neden?"
"Merak ettim"
"Tamam hadi kapat"
Telefonu kapatıp yer sofrasına döndüğümde kapı çaldı.
"Ben bakarım"
"Hayır ya ben bakarım otur sen"Asır'a ısrar edip kapıyı açtığımda betim benzim akmış olmalı ki Asır hemen yanıma geldi.
"Işık iyi misin?Kimmiş gelen?"
"Ekin Güneş kardeşimi almaya geldim Asır efendi!"

Öfke NotasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin