9. BÖLÜM: ONUN VE BENİM...

17 6 20
                                    

Bu gün dördümüz de masaya oturmuş Naz'ın hazırladığı kahvaltıyı yiyorduk.

Naz tamı tamına bir aydır bizde kalıyordu ve gitmesini de hiç ama hiç istemiyordum, bir aydır sohbet ediyor bana geçmişimi anlatıyor, bana her konuda yardım ediyor ve destek çıkıyordu.

Naz'ın kızarttığı patates kızartmalarından bir çatal alıp, pek kahvaltı yapmak istemesem de zorla yemeye çalışıyordum.
Bu sabah kendimi huzursuz ve kötü hissediyordum, hayır hayır tamamıyla berbat hissediyordum.

Naz çok hiperaktif ve çok cana yakın bir kızdı, isteğinizi asla geri çevirmeden elinden gelenilihince yapmaya çalışırdı.

Naz ve Mert sohbet ederken Gökçe somurtuyor ve sanırım aynı şekilde Gökçe gibi bende somurtuyordum, diğer günlerde böyle değildim ama bu gün kendimi gerçekten iğrenç hissediyordum.

Elime aldığım ekmeğime reçel sürdümten sonra tıpkı patatesleri hüplettiğim şekilde reçelli ekmeğimi de yarısına kadar yedikten sonra pelvik bölgeme daha önce hiç böyle girmemiş şiddetli bir ağrı girmesiyle ağzımdan acı dolu bir çığlık çıktı.

Bütün bakışlar bana doğru döndüğünde Mert endişeyle kalkıp yanıma geldi ve istemsiz karnıma gitmiş ellerimi bileklerimden tutup
''İyi misin?''diye sordu.

Tam 'iyiyim' diyecekken ağzımı açsam kusacakmışım gibi hissetmemle bileklerimi Mert'ten kurtarıp koşarak banyoya girdim.

Kendimi aceleyle klozetin başına otururken bulduğumda az önce yediğim her ne varsa çıkmıştı.
Miğdem hala bulanıyordu, kusmak için ağzımı açıp öğürsem de miğdemde hiçbirşey kalmadığı için malesef kusma işlemini gerçekleştiremiyordum.

Bir süre sonra birinin saçlarımı tutmasıyla, saçlarımı kimin tuttuğunu görmek için başımı hafif sola döndürmemle, ''Benim... Mert...'' demesi bir oldu.

Bir süre sonra kusma isteğim az da olsa gitmişti, ayağa kalkınca Mert saçlarımı bıraktıktan sonra ellerimi ve yüzümü yıkadım, ardından Mert'e dönüp sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladım.

''Mert ilaçlarımı yatak odasından getirebilir misin? Kendimi çok kötü hatta berbat hissediyorum'' dememle sol gözünden bir damla yaş düşmesi bir oldu.

Mert başımı tutup göğüsüne götürdüğünde ''ilaçların bitti sevgilim, bence bu günlük kullanmsan bir şey olmazz...'' dedi.

Başımı şiddetle göğsünden çekip ''Hayır! Hayırr! Olmaz... İlaçlarımı kullandığımda bile deliriyorum, ölüyormuş gibi hissediyorum, iğrenç sesler duyuyorum!'' Deyip bir süre nefes almaya çalıştım, ardından ''Lütfen eczaneye gidip ilaçları al'' deyip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Mert bileklerimden tutup ''Hayatımm... bu günlük, sadece bu günlük İlaçlarını kullanmayacaksın... İnan bana bugün kendini daha iyi hissedeceksin'' deyip ardından başımdan tutup, dudaklarını alnıma bastırıp öptükten sonra ellerini belime dolayıp beni kucakladı.

Mert'in her bir zerresinde kendimi huzurlu hissediyor, mutlu oluyordum, sonuçta o benim sevdiğim adam, kocamdı.

Mert beni kucağına aldıktan hemen sonra yatak odasına girip beni yatağa yatırdıktan sonra da üzerimi yorganla örttü, ardından ''Az sonra Naz'lara söyleyeyim sana çorba yapsınlar'' deyip yanıma uzandı.

Sağ kolunun üzerine doğru yatınca bende sol kolumun üzerine doğru dönüp yüzünü seyretmeye başladım.
Yüzünün her bir zerresi bana huzur verirken aynı zamanda, bana hiç olmadığı kadar heyecan veriyordu.

Bir süre sadece bakıştıktan sonra ''gözlerin bana çok iyi hissettiriyor...'' diye mırıldandı.

Ağzımdan küçük bir kıkırdama çıktıktan sonra ''sen de bana her zerrenle, her parçanla iyi hissettiriyorsun'' deyip yüzünü ellerimle tutup kendime çektim, dudaklarımı dudaklarına bastırdıktan sonra, onu tutkuyla öpmeye başladım.

KUMLARIN ACISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin