Bölüm 13

321 20 8
                                    

Not: Arkadaşlar biraz geç yayımlıyorum biliyorum ancak sizden hiç vote ve yorum gelmiyor. E haliyle insanın içindeki yazma isteği kaçıyor. Artış olmasını bekliyorum biraz:) Hepinize iyi okumalar. Umarım beğenirsiniz :)))

-Yukarıda Ajda Pekkan'ın çok neşeli bir şarkısı var 70'lerdenn :)

**

Ceyhun odadan çıktıktan sonra rahatladım. Onunla göz göze gelmek bile nutkumun tutulmasına neden oluyor. Ve bu yüzden saçma sapan cevaplar verebiliyorum. Ne kadar ilginç! Ona karşı bir şeyler hissettiğimi asla bilmeyecek. Asla bilmemeli çünkü. Belki beni sever diye korktuğumu bile söyleyebilirim. Bir gün geçmişimle yüzleşmek zorunda kalacağımı biliyordum. Ama aşk yoluyla olması canımı daha da yakıyor. . Bilmiyorum...Eminim geçmişi benden daha güzel olan insanlar var. Onlardan biriyle olmalı Ceyhun. Bana eskileri sorduğunda ne anlatacağım ona? Sırp pislikleri kendi zevkleri uğruna beni harcadılar mı diyeceğim. Bunları kendi kendime konuşurken bile boğazım düğümleniyor. Göz pınarlarımı zorluyorum ağlamamak için. Ağlarsam Ceyhun dışarda.. Beni böyle görmesini istemiyorum. Yeterince hasta halde gördü beni zaten. Ve işin ilginci ne zaman ihtiyacım olsa yanımda o beliriveriyor. Peki o bana böylesine deva olurken ben ne yapabilirim ki onun için? Hiçbir şey... Daha kendimle ilgilenemiyorum ben. Bundan böyle kendi ayaklarımın üstünde duracağım. Ne Ceyhun'un ne de bir başkasının, abimin bile bana acımasını istemiyorum. Biliyorum ki abimin ki kardeş sevgisi... Ama Ceyhun'un ki acımadan başka bir şey değil. Acınası olmak istemiyorum. Olmayacağım da..

Üstümü içeri biri girmeden giyineyim diye alelacele giyindim ve dışarı çıktım. Ceyhun ortalarda gözükmüyordu. Fırsat bu fırsat hemen toz olmalıydım. Etrafı iyice süzdükten sonra çıkış kapısına yöneldim ve arkama bakmadan hızlı adımlarla yürüdüm. Ancak bir dolmuş durağına gelince sakinleşip oturdum. Çok geçmeden dolmuş geldi.


**

Eve vardığımda iş çıkışımdan (abimin bildiğiyle ahşap boyama kursuna- kim ahşap boyama kursuna gider ki? Çok sıkıcı! Allah'tan abim niyesini nasılını sormamıştı) sadece 1 saat gecikmiştim. Yalan söylemek zorunda kaldım hocayla bir şeyler baktık diye. Bu durumdan nefret ediyorum. Ama zaten bir hafta sonra işten çıkıyorum. Malum okullar açılacak Eylül'ün ortalarında. En azından bir ay tatil yapmak istiyorum. Hem epey param da birikti. En azından bunu becerdim ve çok mutluyum. Her günümü böyle sana yazıyorum işte sevgili günlüğüm... Kimsenin bilmediklerini sen biliyorsun. Susup dinleme konusunda çok iyisin. Bana da senin gibi biri lazım işte. Sussa hiç konuşmasa sadece gözleriyle anlasa beni. Ben de onun beni anladığını gözlerine bakarak anlasam... Çok zor değil mi? Nerde bu devirde sadece susarak dinleyecek insan? Mutlaka onun da bir şeyler söylemesi lazım yoksa içi rahat etmez... Neyse bugünlük bu kadar.. Bu arada Ceyhun ile ilgili yazdıklarımı birine söylersen seni yırtarım! Hheeh ciddi manada yırtarım ha! Yapraklardan oluşuyorsun ne de olsa :)

Biraz radyo açayım bari...

Vuruldum ben bir gence ta la la la layy

Kömür gözlü pek ince ta la la layyy

Kalbimi çaldı gitti

Beni böyle mahvetti.

Ajda Pekkan 1970'lerden... Severdim Ajda Pekkan'ın müziklerini ama bir Cem Karaca/ Erkin Koray kadar değil. Vuruldum ben bir gence diyor bak... Allah'ım vallahi kasıtlı çıkıyor bu şarkılar. Şu Orhan Albayrak biraz çatlak bir adam ama neşeli bir radyo programı yapıyor. Zaman zaman hüzünlendiriyor ama daha çok neşelendirdiği için dinliyorum. Arada da dinleyiciler bağlanıyor güzel oluyor. Bir gün ben de bağlanmak istiyorum ama kesin heyecandan ne diyeceğimi unuturum.

HANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin