Dans

5.7K 227 20
                                    

((Ama bilmiyorsun çaresizce özlemeni çekmenin ne kadar korkunç bir şey olduğunu bilmiyorsun.))

(Medya Kaan.)

Dün gece gerçekten harikaydı tabi bir şey dışında bir tane havlama sesi geldiğinde Meriç beni bırakıp koşarak ağaca çıktı ve ben aşağıda kalmıştım. Zar zor onu aşağı indirdiğimde onunla konuşmadım ve beni eve bırakmasını söyledim.

Şimdi ise beni kendide hapis etmiş bir şekilde uyuyor. Hayır yani kapıdan kovuyorum bacadan giriyor.

Beni bırakıp kaçmak ne demek ya köpekten ben bile korkmuyorum. Romantikliğin içine etti. Onu da uyandıracak şekilde ellerinden kurtuldum.

Tek gözü açık bir şekilde bana baktı. "Hala küs müyüz?" dediğinde cevap vermedim. "Anlaşılan küsüz." Gene cevap vermedim ve kıyafetlerimi alıp banyoya geçtim.

Köpek ya bir köpek. Aslında bu çocukla neden hala sevgiliyim ki? Ama çok tatlı gülüyor uyuyor yerim ben onu. Seviyorum abi ne yapayım. Üzerim, giyinip dışarıya çıktım. Meriç bana dönerek dudak büzdüğünde gözlerimi devirdim ve yanağından öptüm.

Sırıttı ve bana sarıldı. "Hadi hadi geç kalacağız." dedim. İlk başta kapıyı açıp koridoru kontrol ettim. Kimse yoktu. "Sessiz ol." Yavaş hareketlerle merdivenlerden aşağıya indik.

Dışarıya çıktığımızda derin bir nefes aldım. Meriç'e baktığımda rahattı. Tabii yakalandığımızda ben yiyicem dayağı o mu yiyicek sanki. Hıh.

Arabaya bindik ve okula gitmeye başladık. Elimde ki yüzüğe ve bileğimde ki bilekliğe baktığımda gülümsemeden edemedim. Çok güzeldi. Demek ki benim hayvanımın da içinden azcıkta olsa bir romantiklik varmış.

Arabadan indiğimizde Meriç hayvan gibi elimi sıktı. "Acıtıyosun ya." dediğimde bana baktı ama aldırmadı. Ölümcül bakışları attığı yere baktığımda Kaan'ı gördüm. Hadi ama hiç rahat yok muydu?

Sürekli beni sinir ediyordu ve aramızı bozuyordu. Meriç'e biraz daha yaklaştım ve elimi beline attım. O da beni kendine çekerek yürümeye başladı.

Sınıfa girdiğimizde direk Masal'ın yanına gittim ve kafasına şaplağımı geçirdim. Daha Ertuğrul'a da soracaktım. "Ne vuruyosun kızım. Hücrelerimi öldüreceksin."

"Sen de hücre var mı da mal ölsün beni orada bırakmakta ne demek. Ya ölseydim ya yolu bulamasaydım." diye yakındım.

"Orada sadece bir gidiş yolu vardı zaten hem bana ne çemkiriyon sevgilin istemiş. Hem Ertuğrul'u da dövsene."

"Ona da sıra gelicek zaten." dedim ve hızla ona döndüm. Ellerini ben masumum şeklinde kaldırdı ve koşmaya başladı. Tabii bende peşinden. Erken geldiğimiz için daha vaktimiz vardı ve biraz eğlenceden bir şey olmazdı.

"Arya abla ben masumum." dediğinde elimdeki suyu ona fışkırttım. "Arya şimdi bittin." dedi ve bana döndü. Elimdeki şişeye baktım ama bomboştu. Haince sırıtıp bana doğru adım attı. Bende geriye doğru tabi ki de.

"Bak tamam ben ettim sen etme gel anlaşalım bacım." dediğimde bana çok kötü baktı. Kahkaha atıp kaçmaya başladım. Arkama bakıp koştuğum için hızla sert bir şeye çarptım. Aha şimdi sıçtın Arya kızım. Ertuğrul saçımdan tuttu ve "Yakaladım." dedi ama sonra hemen bıraktı bu deli kadındı ve ben bu deli kadının üzerine kahve dökmüştüm. Yani tabii ki de deli değil bizim taktığımız lakaptı.

Kadın çok sinirli ve her şeye bağırıp durduğu için ona bu lakabı takmıştık. Kendisi edebiyatçımız olurda. Yavaş yavaş geri geri gittik ve arkamıza bakmadan koştuk. "Ya Arya cidden salak mısın çok merak ediyorum çarpacak başka hoca bulamadın ve deli kadına mı çarptın?"

EvrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin