Üçümüzde sarhoş sayılırdık, konudan uzaklaşmaya başladığımızı fark ettim Cüneyt'e doğru ''gece bitmeden ne yapacağımızı kararlaştıralım nasıl olacak şimdi'' dedim, Cüneyt;
- yarın başlayamayız geç kalkarız zaten, bana bu notların bir kaç kopyasını ulaştırın yarın araştırmamı yaparım ertesi gün de belirlediğiniz bir yerde buluşur işe başlarız.
Cüneyt'i eve bırakmış Tarık'la baş başa kalmıştım.
- Bu iş istediğim gibi sonuçlanmazsa bile parayı ödeyeceğim
- Emin ol bu muhabbetlere girmek istemiyorum ortada dert edilecek bir şey yok, bin dolar senden bin dolar benden, kardeş payı.
Muhabbeti kapatmıştı içime sinmese de daha fazla uzatmadım, önümüzdeki günler neler yapacağımızı konuştuk. Evine yaklaşmıştık unutmadan Newton dönemine ait ihtiyacım olan birkaç veriyi bulmasını rica ettim haber edeceğini söyledi ardından eve sarhoş gitmemem için onda kalmamı teklif etti. Pek cezbetmiş olamayacak ki beyefendiyi şato misali evine bırakıp yalnız başıma hafif çakır kafam ile evimin yolunu tuttum. Düşünmem gerekiyordu araba kullanırken düşünmeyi kendimle sohbet etmeyi çok seviyordum telefondan, bilgisayardan uzak kaldığım nadir anlardan biri buydu.
Cüneyt'in garip, bir yandan da saklı kişiliği kafamda canlanmıştı ancak dediğim gibi çokta umurumda değildi, bu gün ufak bir gösteri yapsa da yanılmış olsam da en nihayetinde bana zarar verebilecek biri değildi. Daha çok Tarık'ın yaptıklarının jest mi yoksa hamlemi olduğunu düşündüm. Parası devreye girdikçe söz hakkım azalıyormuş, yavaştan patronum oluyormuş gibi hissediyordum. Bu hisler artarsa yada davranışları değişirse zaten yolumu ayırırdım şimdilik sorunum bu olmamalıydı anı yaşamam gerekiyordu.
Üçlü
Saat 16:00 gibi, hepimize en uygun konumda bulunduğundan Tarık'ın evinde buluşmak için anlaşmıştık. İnceleme için binlerce notu yanıma almıştım. Size biraz notları tarif edeyim, geneli bir sayfanın neredeyse yarısını kaplayacak şekilde arkalı önlü yazılmıştı. Çoğu notta çizim bulunuyor, asıl konu önde, ince ayrıntılar konu ile ilgili pratik bilgiler ve hatırlatmalar notun arkasında bulunuyordu. Notların bir kısmı rutubetten mahvolmuş durumdaydı. En kötü durumda olan notu dahi yanıma alıp yola çıkmıştım.
Eve geldiğimde kapıyı Tarık açtı, gelirken aldığım bir kutu birayı ona uzatıp ayakkabılarımı çıkarmak için eğildim, ayakkabılarla girebileceğimi söyledi. Hafif adımlarla içeri girdim etrafı kirletiyormuş gibi hissediyordum. Selamlaştıktan sonra ''istediğin veriyi buldum'' diyerek hızla mutfağa yöneldi, bir şeyler hazırlıyordu. Pencere kenarında ki koyu mavi renkli deri koltuğa oturdum, dirseklerimi dizlerimin üzerine koydum göz ucuyla etrafa bakınıyordum, şahsen evi üniversitede tanımış olduğum Tarık'ın karakteriyle uyuşturamadım playboy tarzı koyu, sade ama lüks bir evdi. Geçmiş canlandı zihnimde, Tarık'la üniversitede sınıf ortamında yaşanan bir haksızlık sebebiyle tanışmış, daha doğrusu kaynaşmıştık. O da benim gibi haksızlığa karşı susamıyor en azından fikrini belirtiyordu. Olması gereken de bu değil miydi? Bizim aksimize diğer arkadaşlar kimseyle kötü olmamak için susuyor düşüncelerini, karakterini gizliyor basit bir doğruyu bile tercih etmiyordu. Tercih yapmak! Bizi biz yapan tercihlerimiz... Yanlış dahi olsa tercih yapamıyorsan sadece izleyici isen bir hikayenin olmasını bekleyemezsin.
Ben geçmişle tartışırken kapı çaldı, gelen Cüneyt olmalıydı. Onunla çalışacak olmak beni pek heyecanlandırmıyor aksine hafiften huzursuz ediyordu. Tarık kapıyı açtı Cüneyt'in elinde klasik, beyaz yakalı satıcı çantası vardı takım giymese de polo marka gömlek ve keten pantolonla resmi bir tarza bürünmüştü. İçeri girip karşıma oturdu direkt söze girdi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTINI BULAN ADAM
Fiksi UmumBULUNMAYANI BULMA AMACIYLA ÇIKTIĞI YOLDA HAYATININ SEYRİNİ DEĞİŞTİREN ADAMIN SON DERECE SÜRÜKLEYİCİ HAYAT HİKAYESİ