Dönüp dolaştım hep aynı yerlerde, neden nasıl niye, benzerim nerde. (Bir Ben – Ogün Sanlısoy & Şebnem Ferah)
"Evet! Baştan alalım, son kez!"
Sessiz ve derin bir nefes vererek sahneye ilk başladığım noktaya gittim. Makyajım ve saçım hızla düzeltilirken, çapraz ilerimde set asistanıyla konuşmakta olan İrem'deydi gözlerim. Her şey o kadar normal gidiyordu ki, normallik beni korkutuyordu. Çalışmaya başladığımızdan beri her şey yolundaydı. Eski iki arkadaş gibi güzel güzel anlaşıyorduk resmen. Doğum günümün olduğu akşam Elif'in sonradan söylediği kadarıyla bir kere mutfakta rast gelmişlerdi sadece ikisi. Ve İrem ona samimi davranmıştı Elif'in anladığı kadarıyla. O da benim gibi garipsemişti durumu ama hiçbir konuşmasında bir ima ya da herhangi başka bir şey sezmemişti. Hatırladığı kadarıyla anlatmıştı tüm sohbetlerini, bana da normal gelmişti.
Belki de sahiden ben yok yere paranoya yapmıştım. Amerika İrem'i değiştirmişti ve bu yeni hali çok sakin, anlayışlı, düşünceli bir versiyonuydu onun. Bu halini kabullenmem gerekiyordu.
Benim yürürken İrem'in kıyafetlerinin ve onları taşıyışının büyüsünde kalarak ona çarptığım sahneyi farklı bir açıdan son kez çekiyorduk. Reklam filminin üzerine müzik ve benim monologum geleceği için sessiz çekim yapıyorduk. Böyle şeylerde moda girmem daha zor oluyordu. Sahnenin büyüsü olmayınca oynamak daha zor geliyordu. Bu yüzden tiyatro en sevdiğim yerdi. Kamera yoktu, mikrofonlar yoktu, müdahale eden herhangi bir şey olmuyordu. Tamamen rolün içinde olabiliyor, karakterime bürünüyordum. Bu tarz oyunculuk işlerinde sanki işimi yeterince iyi yapamıyormuşum gibi geliyordu. Çıkardığım sahneyi beğenmiyor, kendimi izleyince canım sıkılıyordu.
Neyse ki bir yarım saat içinde bu sorunlı kısmı da hallettikten sonra azad olmuştuk. Kendimi kulise atıp hızla normal hayatıma dönmüştüm. Aynanın karşısında yüzüme sürülmüş bir ton şeyi silerken gözlerimin içinde daha önce fark etmediğim şeyleri fark etmeye başladım. Eskiden daha yorgun ve yaşlı görünen bakışlarım oldukça enerjikti. Üstelik tüm gündür çekimdeydik. Şu an yorgunluktan ölüyor olmalıydım. Aşk bana yaramış olmalıydı. Kendime uzun zamandır bakmıyordum, hiç dikkat etmemiştim. Sahiden iyi görünüyordum.
Haftasonu Kerimlerin düğünü vardı. Ondan sonra Elif iş yerinden izin alacaktı ve benim film çekimlerim başlamadan tatile gidecektik beraber. Onu henüz keşfedilmemiş, gizli kaçamak yerim olan Gökçeada'ya götürecektim. Orada herkesten uzak, muhteşem birkaç gün geçirecektik. Sabırsızlıktan ölüyordum.
İşim bitince hızlıca toparlanarak kulisten çıktım. Tam o sırada İrem'i kendi karavanının önünde, hala üzerinde çekim yaptığı seksi kıyafetlerle sigara içerken görünce gözlerimi kısarak ona baktım. O da biraz mahcup ve çekinik görünüyordu. Çünkü onca zamanı beraber geçirmiştik şimdiye kadar ve sigaraya başladığından haberim yoktu.
"Sen sigaraya ne zaman başladın?" diye sordum merakımı gidermek adına yanına doğru yürürken. Göz kırparak başımı salladım.
İrem giydiği kotun arka cebinden paketi çıkarıp bana da uzattı. Ben paketin içinden bir tane alırken "Baya oluyor. Sık içmiyorum ama arada arıyorum," dedi. Çakmağı da alıp sigaramı yaktım.
"Ben de öyle öyle başlamıştım hatırlarsan. Şimdi aldım başımı gittim. Kendini kontrol altına al derim. Sonra bir bakmışsın tertemiz bir bağımlısın."
"Benimkisi daha çok dudak tiryakiliği dediklerinden," diyerek gülümsedi. Elinde sigara görmek garipti. Pek yakışmıyordu onun eline. Ya da bana öyle geliyordu.
Bir süre sessizce sigaralarımızı içtik. Eğlenen muzip bakışlarla telefonuna bakarken kaldırıp ekranı bana çevirdi. Doğum günümde çekilen fotoğraflardan birini gösterdi. "Bunu sana atmamıştım, değil mi? Atayım. Çok güzel çıkmış bu fotoğraf."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA DOKUNMAK (2)
RomanceHerkesin sadece bakarak taklit edilmesi mümkün olmayan ve ne yaparsan yap, dışarıdan bakıldığında anlaşılmayan bir hayat hikayesi vardı. Ne kadar süre olduğunu bilemediğim bir süredir yalnızdım. Aslında herkes vardı, aile, arkadaşlar, sevgililer, ha...