Ben, kardelenler arasında sırıtan kimliksiz ot. Sen, ayçiçeklerinin yüzünü döndüğü güneş (Bende Bir Problem Var – Deniz Tekin)
'Gel. İkna olmaya hazırım ben artık. Gel lütfen! Söz ne dersen inanacağım. Ben dayanamıyorum sensizliğe. Senin mutlu olduğunu bilirsem yaparım demiştim ama yapamazmışım. Sen mutlu musun? Hala beni ikna etmek istiyor musun sevdiğine? Peki benim seni sevdiğime ikna olabilecek misin? Affedecek misin beni?'
Gözlerimi güç bela araladığımda yüzüstü yastığa sarılmış bir şekilde uyuyordum yatakta. Yüzüm asıktı. Rüyamda hep'i Elif görmüştüm. Tüm gece. Bilinç altım ondan başka bir şeye odaklanmadığı için normaldi. Ölü gibi uyuduğum ve rüya görmediğim geceler haricinde hep onu görüyordum. Ama bu seferki farklıydı. Çok gerçek gibiydi. Sanki çağırıyordu beni. Bir yerde hapis kalmıştı. Çıkmak için çabalıyor fakat çıkışı bulamıyordu. Ben onu görüyordum, tam karşısındaydım. O beni göremiyordu. Benim için yakarıyor ve çağırıyordu. Ama ben gitmiyordum. Ona yardım etmiyordum. Kendi rüyamın kötü kahramanıydım.
Moko uyandığımı fark ederek yanıma gelirken yavaşça doğruldum. Yüzüme doğru arka ayaklarının üstüne kalkan kedimi sevdim. Dino yattığı yerden bize bakarken kuyruğunu pat pat vuruyordu. Pikeyi üstümden atarak ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gittim. Yine yüzümü yıkadıktan sonra uzun bir süre anlamsızca aynada kendime baktım. Ne zaman bu düzen bozulacaktı acaba? Ne zaman düzelecektim?
Bugün iğrenç bir gündü. Ama bugün bir kurtuluştu aynı zamanda. Bugün İrem'i son kez görmem gerekiyordu. Beraber çalıştığımız markanın lansman partisi vardı. Sonra onun da, benim de sözleşmelerimiz bitiyordu. İhsan Bey çok yalvarmıştı gitmeyeyim diye ama artık hem onlara bir yenilik gerekiyordu, hem de bana. Bu dönem onlarla çalışmam bana hiç şans getirmemişti. Bir süre sadece diziyle ve filmle yoluma bakmak istiyordum. Hazır dizi tatilken ve film çekimleri de henüz başlamamışken kendime zaman ayırmam iyi olacaktı. Zaman alıp beni yoracak ve kontrolüm dışında olacak hiçbir şeye tamam demeyecektim uzunca bir süre.
Bu gece için son gücümü kullanmam, üstüne de Oscar'lık performansımı sergilemem gerekiyordu. Çünkü İrem'i görmekle kalmayacak, onunla beraber basın mensuplarına görüntü de vermem gerekecekti. Üstelik öyle bir rol yapmam gerekiyordu ki, Elif fotoğrafları gördüğünde benim İrem'e ne kadar kızgın olduğumu anlayabilmeli, diğer herkes beni İrem'le arkadaş sanıyor olmalıydı. Tüm bu zorunluluktan bir araya geleceğimiz dakikalar dışında yüzüne bile bakmamayı planlıyordum. Davetten sonraki after partiye de katılmayacaktım. İsteyen istediğini yazıp çizebilirdi hakkımda. Eğlenecek halim yoktu.
Odadan çıkıp salona geldiğimde Alper'in play station oynadığını gördüm. Bu da artık beni şaşırtmıyordu. Hayatı boyunca asla benden erken kalkmamış olan çocuk, neredeyse son iki aydır benden erken kalkıyordu. Ne yapacağını bilmediği için o da eski düzeninden kopmuştu. Eskisinden daha az dışarı çıkıyor, eve kız getirmiyordu. Sürekli ben intihar edecekmişim gibi tetikte bakıyordu bana.
"Günaydın, kahvaltılık bir şeyler hazırlamıştım, kaldırmadım. Ye istersen."
"Saat kaç?"
"İki buçuk falan galiba."
Ofladım. "Baya geç olmuş ya. Keşke uyandırsaydın beni, neyse. Hızlıca bir şeyler yiyip hazırlanayım ben, berbere gideceğim. Sen de çok oyalanma olur mu?"
"Neden, noldu?"
"E lansman partisi var ya? Sen de geleceksin benimle, tek gitmem ben oraya."
"Aaa! O bugün müydü? Unutmuşum ben onu. Hemen harekete geçiyorum!" demesine rağmen play station'ı bırakmadı. Elindeki tüfeğiyle saldırıya devam ederken beni güldürdü. İstediğim buydu işte. Kendisi gibi olduğunda benim keyfimi yerine getiriyordu bu çocuk. Fakat bana delirmişim gibi davranıp tribe girdiğinde beni de geriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA DOKUNMAK (2)
RomansaHerkesin sadece bakarak taklit edilmesi mümkün olmayan ve ne yaparsan yap, dışarıdan bakıldığında anlaşılmayan bir hayat hikayesi vardı. Ne kadar süre olduğunu bilemediğim bir süredir yalnızdım. Aslında herkes vardı, aile, arkadaşlar, sevgililer, ha...