1. BÖLÜM

64 14 6
                                    

Yağmur tüm şiddetiyle yağıyordu ve ben koşarak sırılsıklam bir halde durağa varmaya çalışıyordum. Tam o anda bir şeye çarptım bir dakika bu çok yakışıklı bir şeydi. Ay ALLAH'IM ne diyorum ya of. Resmen yere kapaklanmıştım, öylece yerde otururken çarptığım kişi bana bakmayı sürdürüyordu.

-insan bir elini uzatır özür diler yok beyefendiye bıraksan yağmurun altında dikilip bakmaya devam edecek.
-haklısın iç ses hem de çok haklısın.

"Öylece dikilmeye devam mı edeceksin? İnsan bir özür diler." cümlemi bitirdikten sonra kendim kalkmıştım ve karşımda benim gibi sırılsıklam olmuş gence bakarak cümlemin devamını getirdim 

"En azından biraz kibar olup, dikilmeyi bırakıp kalkmama yardım da edebilirdin."

"Sende bana çarpıp düştüğün için özür dilemeye ne dersin?"

Bu ne zırvalıyordu ya. Ne kadar ukala tavırları var. Ne yani biraz yakışıklı, uzun boylu, diye yani ne gerek var bu kadar kendini beğenmiş olmaya.

- Saçmalama Begüm kendine gel. Hemen şuna cevabını ver bir zahmet yani.

-Haklısın iç ses hem de çok haklısın saçmalıyorum resmen.

Bir adım öne atılarak, vücudumu dikleştirerek tam karşısına geçtim.

"Hem suçlu hem güçlü. Birde utanmadan özür dilemem diyorsun."

Söylediğim şeyden sonra o da benim gibi yaparak bir adım öne gelip, aramızdaki mesafeyi azaltarak konuşmaya başladı.  

"Suçlu olan ben miyim? Sen bana çarptın, utanması ve özür dilemesi gereken sensin."

Ya bu ne zırvalıyordu suratının ortasına geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.

"off çekil önümden!"

Bir an önce şu ego manyaktan uzaklaşmak istiyordum.

"önünde duran yok!"

Cevap vermeyecektim sakin olmalıydım, şuan hiç cevap verecek halde değildim çünkü. "Off Ya" giden otobüsün arkasından bakakalmıştım zaten bu durağa otobüsler çok geç geliyordu resmen bu yağmurda en az 20 dakika otobüs bekleyecektim, hepsi şu ego manyağın suçuydu. Durak kabininin altına ıslanmamak için girip beklemeye başladım.

"anlaşılan otobüsü kaçırdın haberin olsun bu durağa otobüsler geç gelir."

"Biliyoruz herhalde, kimin yüzünden acaba?"

Ego manyak beyimiz şimdi otobüsü beklediğim durak kabininin altına yani resmen karşıma dikilip konuşmaya  devam etti.

"Senin yüzünden!"

Tam sinirlerime hakim olamayıp yüzüne yumruğumu geçirecektim ki.- tabi ki istesem de yapamazdım sonuçta o kadar da değil.-  İnanamıyorum.  Yüzü gerçekten kusursuzdu. Islak alnına düşmüş kumral kıvırcık saçlarıyla, karamel rengi gözleriyle, bembeyaz ve pürüzsüz teniyle...  Uzun boylu, buğday tenli bir prensi andırıyordu.
Ne saçmalıyorum ya daha fazla şu ego manyağa katlanamayacaktım.

"Hala beni suçluyorsun neyse aman daha fazla tartışmaya girmek istemiyorum!" dedikten hemen sonra durak kabininden çıkmaya yeltendiğim an ego manyak hazretleri bir anda geri çekildi,  arkama geçti daha ben Ne 'olduğunu anlamadan kolumdan tuttu ve beni kendine çekti. Ya Ne oluyordu? 

BİLMECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin