12. BÖLÜM

12 3 7
                                    


    Selen ile bütün hazırlıkları tamamlamıştık. Mavi takımdan bizi korkutmaya gelecek olan kişiler odaya girdiğinde Selen de kapıya bağladığı şeffaf ip ile çaktırmadan kapıyı çekecekti daha sonra bende yatağın altına koyduğum hayalet kılıklı büyük kadın kuklasını ortaya çıkaracaktım ve Selen ışıkları kapatıp açacaktı. Tabi ki yüzümüzde korkunç bir maske ile onlara selam verecektik.

       Her şey hazırdı bizimkilere de mesaj atmıştık. Onlarda hazırdı. Yerlerimize yerleşmiş gelmelerini bekliyorduk. Sonra kapı açıldı ve içeriye iki kişi girdi. Karanlıkta yüzleri seçilemiyordu ama bir erkek bir kız silueti vardı. 

"Yapmasak mı?" dedi erkek olan fısıltıyla.

"Saçmalama, elbette yapacağız." dedi kız. Seslerini tanıyamamıştım. Onlar tam içeriye girdiklerinde kapı arkalarından kapandı. İrkilerek sıçradılar.

"Bu neydi?" dedi kız olan korkuyla.

"Şişt, sessiz ol. Rüzgardır." dedi erkek olan.

Daha sonra ellerinde bir şeyler olduğunu fark ettim, sanırım bizi korkutacakları şeydi bunlar. Kızın bana doğru yaklaştığını görünce aceleyle yatağın altındaki kuklayı çıkartıp kızın çığlık atışını zevkle izledim. O sırada da ışıklar kapanıp açılmaya başladı ve buraya gelen kişilerin kim olduğunu böylece öğrenmiş olduk. Emir ve Pelin...

   İkisinin de çığlıklarını kapatacak kadar tiz ve coşkulu bir kahkaha attık Selen ile. Işıklar tam açıldığında ikisinin de dehşet ve şaşkınlık dolu o suratlarını gördüğümüzde daha da gülmeye başladık. Dışarıdan gelen seslere bakılırsa bizimkiler de başarılı olmuştu çünkü kahkaha seslerini örtecek kadar büyük bir şekilde Aslı'nın sesi geliyordu.

   Biz gülmeyi kesince -tabi gülmekten gözümüzden gelen yaşları da silerek- ikisinin de bir şey söylemesini bekledik. Ama öylece bize doğru anlamsızca bakıyorlardı ve çok komik görünüyorlardı. Daha sonra Emir, Pelin'in omzuna dokunup tebessüm ederek,

"Kendi kazdığımız kuyuya kendimiz düştük sanırım." dedi daha sonra bize dönerek.

"Galiba." dedi Pelin de gülerek.

"Tebrikler, bizi fena korkuttunuz." diyerek güldü Emir.

Nasıl yani? Neden gülüyorlardı ki? Kızmaları gerekiyordu.

 "Kızmadınız mı?" diyerek  tatlı ve meraklı bir ses tonuyla konuştu Selen.

"Hayır, neden kızalım ki? Biz sizi korkutacaktık, siz bizi korkuttunuz." dedi Merih.

"Aramızı bozmaya gerek yok, eğlendik." dedi Pelin. Şaşırmıştım doğrusu. Emir ve Pelin fazla güler yüzlüydü. Ama çığlık atarken ki yüzleri gözümün önünden gitmiyordu. Çok komiklerdi. Sonra kapı bir anda şiddetle açıldı, gelen Tuna'ydı.

"Hadi. ne duruyorsunuz, yürüsenize." diyerek sinirle Emir ve Pelin'e baktı. Daha sonra bize dönerek,

"İntikamımızı elbet alacağız." diyerek sinirle çıktı. Emir ve Pelin de arkasından çıktı. Daha sonra toplantı odasına gittik ve herkesin orada olduğunu gördük ve az önce olanların dalgasını geçtik. Daha sonra uykumun geldiğini anladım ve ayaklandım.

"Ben yatıyorum, iyi geceler hepinize. " dedim.

"Aaa yatıyor musun? Bende bir yarım saate gelirim." dedi Selen.

"Tamamdır." diyerek gülüp çıktım. Tam odama doğru ilerlerken arkamdan Kaan'ın seslenmesiyle durdum.

"Begüm, konuşsak olur mu?" dedi yanıma gelerek.

"Uykum var, sonra." diyerek yanından geçerken beni kolumdan tutarak durdurdu.

"Lütfen. Begüm, dinle beni." dedi gözlerini kaçırarak. 

"Tamam dinliyorum." dedim, ona doğru dönüp omuzlarımı dikleştirdim. Sanki bir şeye karar vermeye çalışırcasına kaşlarını çatıp kafasını önüne eğdi ve bir anda kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"Ben, çok düşündüm. Özür dilerim, yapmamalıydım." dedi ve bana bakmaya devam etti.

"Saçmaladım , bunu çok geç anladım ama en azından sonunda anladım. Seni anlıyorum ve hak veriyorum. Sen sadece benim seni sevmemi istedin, bunun için çabaladın, bunu göremedim. Gel yeni bir sayfa açalım, en azından bana nefretle bakma." diyerek konuşmasını sürdürdü. Onun tam gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım,

"Beni anladığını söylüyorsun ama yanılıyorsun. Ben sevilmek için değil, sevdiğim için yaptım her şeyi. Ama sen bunu görmedin ve hala görmüyorsun. İmkansız bir şeydi benim istediğim ama ben bu imkansızlığa rağmen yine de sevdim, elimde değildi, ama sonra anladım. Bu dünyada benim için benden değerli kimse olmamalıydı. Kendime yazık ediyordum. Farkına vardım, kendime haksızlık ettiğimin farkına vardım." diyerek gözümden akmak için çırpınan bir damla gözyaşının akmasını engellemeye çalıştım. Karşımda öylece dikiliyordu.

"Ben, ne diyeceğ..." 

"Bir şey deme!" diyerek lafını kestim.

"Sadece benim gibi birilerini daha üzme çünkü, yara aslında hep oradadır fakat sen bazen varlığını unutursun, sonra kanar ve hatırlarsın, zamanla iyileşir ama izi kalır." dedim hemen odaya girdim. Kapıyı arkamdan kapattım ve şimdiye kadar akmasını zor engellediğim gözyaşlarımın düşmesine izin verdim ve kendimi yatağa, yorganın altına attım ve yastığın ıslanmasını umursamadan ağlayarak uyumaya çalıştım.

Kızgınlığım, öfkem, yorgunluğum belki geçer ama kırgınlığım asla geçmez. Sadece ağlamak istiyordum, sabaha kadar ağlamak istiyordum. Neden ağladığımı bile bilmiyordum işte bu en kötüsüydü.





BÖLÜMÜ KISA TUTTUM. UMARIM BEĞENMİŞSSİNİZDİR, TAKİPTE KALIN.

BİLMECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin