10. BÖLÜM

13 4 1
                                    


"Begüm, iyi misin?" Selen' in sesini duymamla bir anda irkildim.

"İyiyim." diyerek gülmeye çalıştım, sanırım becerememiştim.

"Kendini suçlama, kimseyi de takma. Sen de bu takımın bir parçasısın. En önemlisi benim biricik oda arkadaşımsın." diyerek yanağımı iki eliyle sıktı. Bu tavrı beni gülümsetmişti ama o kadar.

"Süreniz doldu. Tekrar karşımıza dizilin." beyazlı adamın sesiyle birlikte hepimiz toparlanıp masanın karşısına dizildik.

"Takım kaptanları bir adım öne çıksın." dediği an bizim takımdan Kaan, karşı takımdan ise Emir öne çıktı. Tuna, Emir'e nefretle bakıyordu, fark etmiştim.

"Takım kaptanları da belli olduğuna göre önce bir kaç kural değişikliğinden bahsedeceğiz. Daha sonra da ilk oyunu anlatacağız ve ilk oyunu oynayacaksınız ve tabi ki ödülü de öğreneceksiniz." dedi beyazlı adamlardan en sağdaki. Herkes merakla adamın söyleyeceği şeyleri bekliyordu.

"Normalde her oyundan sonra kaybeden takımdan bir kişi elenecekti ama artık öyle olmayacak. Ayrı olarak belirli sürelerde dokunulmazlık oyunu oynayacaksınız. Kaybeden takımdan bir kişi takım arkadaşlarının oyları ile seçilerek aday olacak. Ardından kendini kurtarmak için bir oyun oynayacak. Oyunu geçerse elenmeyecek, fakat geçemezse elenecek." dedi beyazlı adam.

"Survivor gibi yani." diyerek güldü Gökhan.

"Bir takım benzerlikler olsa da oynayacağınız oyunlar çok farklı olacak." dedi beyazlı adamlardan sağdan ikincisi.

"Bir diğer kural değişikliği, sizin, belirlediğimiz alandan çıkmanız kesinlikle yasaktı. Şehre inemezdiniz fakat haftada sadece bir gün şehir merkezine inme izniniz olacak. Biz sizi bırakacağız ve biz sizi alacağız, bizim kontrolümüzde çıkabileceksiniz." dedi.

"Bu gün hangi gün olacak, biz mi belirleyeceğiz?" dedi İrem.

"Hayır, cumartesi günü şehir merkezine inebileceksiniz." dedi beyazlı adamlardan en uzun olanı yani soldaki.

"Peki, hadi artık ilk oyuna gelin, ödüle gelin." dedi Gamze heyecanla.

"Kaybetmeye bu kadar meraklı olma ya." diyerek pis pis sırıttı Tuna.

"Önüne dönsene sen ya." Selen bir hırsla Tuna'ya dönerek konuştu.

"Peki kızma lütfen, o yeşil gözleri kırmızıya döndü bak Aslı gördün mü? Korktum ya." diyerek aptal aptal Aslı'yla güldüler.

"Böyle konuşmaya biraz daha devam edersen artık konuşamayacaksın." diyerek hırsla o tarafa döndü Kaan.

"Dilini kökünden koparmamızı istemiyorsan sesini kes." dedi Gökhan.

"Çok korktum ya." dedi Tuna.

"Karşımızda titrediğin için hemen fark ediliyor" diyerek alaycı bir tonda güldü Merih.

"Seni var ya..." diyerek öne doğru atıldı Tuna öfkeyle. Emir kolundan tutup zapt etmeye çalıştı.

"Yeter!" dedi beyazlı adamlardan bir tanesi bağırarak. Onun sesiyle herkes toparlandı ve önüne döndü.

"Kavgalarınızı biz buradayken bir kenara bırakın, biz yok birbirinize ne yapıyorsanız yapın. Biz buradayken hiç bir şey istemiyoruz." diyerek konuşmasını sürdürdü.

"İlk oyunu açıklıyorum, dinleyin! İlk oyunun adı; Fedakarlık. Takım kaptanları sırası ile gelerek bu kutudan bir zarf seçecekler, çıkan zarflarda oyunu nerede oynayacağınız yazacak. Ardından her takımdan 3 isim kura ile çekilecek, bu kişiler fedakarlık yapması gereken kişiler olacak. Daha sonra bu kişilerin ne yapması gerektiğini, kalanların da ne yapması gerektiğini anlatacağız." dedi.

BİLMECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin