11. BÖLÜM

7 3 1
                                    

     Ödülümüz açıklanmıştı, 2 hafta boyunca evin alt katında ki sinema salonunu kullanabilecektik kırmızı takım olarak. En azından güzel bir ödüldü ve durum 1-0'dı. Karşı taraftaki seçilen kişilerin cezası ise 1 hafta boyunca mutfakta ki tüm bulaşıkları yıkamaktı. Ödül ve ceza açıklandığında artık serbest olduğumuzu söylediler ve takım olarak toplantı salonuna çıktık. 

"Tuna nasıl kudurdu ama." diyerek kahkaha attı Gökhan.

"Kesinlikle, Aslı' da çatladı." dedi Gamze. Hepsi gülmeye başlamıştı, bense hala kırgındım.

"Arkadaşlar sabah olan olayları konuşmanın vakti geldi bence." dedi Merih bana dönerek.

"Ben kendi adıma üstüne çok geldiğim için senden özür dilerim Begüm." diyerek masmavi gözleriyle bana bakıp gülümsedi Merih.

"Sorun yok. Benim de suçum vardı, fazla tepki verdim." diyerek tebessüm ettim. Diğerleri de Merih'in söylediklerine benzer şeyler söyledi ve aramızı düzelttik.

"Oh ne güzel artık küslük ve huzursuzluk yok, tam halay çekmelik zaman." dedi Gökhan.

"Halay ne alaka?" dedi Gamze.

"Ankaralıyım kızım." diyerek güldü Gökhan. Hepimizde ona katılarak güldük.

"Ben bir su içip geliyorum." diyerek ayağa kalktım.

"Kaan da gelsin seninle, hadi Kaan git hayrına bana da su getir, hem de nolur nolmaz bu mavi takımın ne yapacağı belli olmaz. Bu kaslar bari işe yarar." diyerek güldü Gökhan. Kaan ayaklanırken, Merih,

"Ben de susamıştım, ben gelirim seninle Begüm." diyerek yanıma geldi ve kapıyı açıp geçmemi işaret etti. Çıkmadan önce gördüğüm tek şey Kaan'ın hüzünlü ve bir o kadar da öfkeli bakışlarıydı. Merih'le merdivenlere kadar sessizce yürümüştük, sessizliği bozan Merih oldu.

"Kaan'la önceden tanışıyor musunuz? diye sordu bana dönerek.

"Aynı okuldaydık da neden sordun?" diyerek ona döndüm.

"İki yabancı gibi değilsiniz, önceden birbirinizi tanıdığınız belli oluyor." dedi tebessüm ederek. Mutfağa girdiğimizde ben suyumu içtim ve Merih öylece dikilmeye devam etti.

"E hadi." dedim ona dönerek.

"Ne hadi?" dedi. 

"Susamamış mıydın içsene. Gökhan'ın suyunu da unutma." dedim gülerek.

"Ha doğru." dedi sağ eliyle ensesini kaşıyarak, utanmıştı.

"Merih."

"Efendim."

"Gözlerin, çok güzel." ah ne demiştim ben ya tutamamıştım kendimi. Kızardığımı hissediyordum.

"Seninkiler kadar olmasa da." diyerek utanmış bir şekilde güldü. Kesin şu an kırmızı acı bibere dönmüştüm. Aptal mıyım ben ya? Çocuğa ne demiştim. O da utanmıştı. 

"Sağ ol." diyerek güldüm, o da güldü. Birbirimize bakarak aptal aptal gülüyorduk.

"Gökhan'ın suyunu da aldıysan gidelim." diyerek bu gülümseme faslına da son verdim.

"Aldım, aldım gidelim." dedi. Mutfaktan çıkıp merdivenlere doğru yöneldiğim sırada Merih kolumdan tutup beni kendine çekti. Beni iki kolumdan tutup duvara yaslamıştı, her yer karanlıktı. Kalbim yerinden çıkacaktı. 

"Sessiz ol." diyerek kısık bir sesle konuştu. Adım sesleri duydum. Bunlar merdivenlerden inen Tuna ve Aslı'ydı. Bir şey konuşuyorlardı.

"Tuna, anlamazlar değil mi?" dedi ve mutfağa gireceği sırada durdu Aslı. Mutfağa girip ışıkları açtıkları an yakalanacaktık.

BİLMECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin