Geç kaldım üzgünüm hep wattpadin aptal düzenleme kayıt sorunu yüzünden...
Size iyi okumalar dilerim♡
...
Kampın yedinci gününü bitiren yirmi küsür askerden üçü eğitimini tamamlayamayarak evlerine geri dönmüştü, son kalan üç günde ise eleme olmayacak sadece hafif idmanlara devam edilecekti. Buraya gelmeden önce tuzunun kuru olacağını düşünen doktor için ise işler hiç de onun hayalini kurduğu gibi gitmemişti. Her gün herkesle birlikte -hatta çoğu zaman onlardan önce- güneş doğarken kalkmış ve gece bitiminde dönmüştü çadırına. Mesleki olarak pek fazla iş yapmadığı doğruydu ama yine de hiç alışık olmadığı kadar çalışmıştı çünkü görev tanımında olmayan birçok sorumluluk yüklenmişti üstüne. Elbette Albay Jeon tarafından.
Örneğin sabahları biraz erkenden kalkıp askerlerin kahvaltıyı hazırlamasına yardımcı oluyor, eğitime başlayacakları zaman mataralarına su dolduruyor, bir poşette toplanmış kirli kıyafetleri askeri araçlara götürüyor ve bunun yanında bir de asıl işini yani yaralıların bakımını yapıyordu. Zaten eğitimin başlangıcından bitişine kadar kendi alanında durması şarttı çünkü ciddi bir sakatlanma ya da baygınlık durumunda acil müdahale gerekebilirdi. Neyse ki bugüne kadar çok ileri sakatlanmalar olmamıştı, çoğunlukla sıcaktan ya da yorgunluktan bayılanlara müdahale etmişti o kadar. Ayrıca tüm bir hafta içindeki tek olay da kahvaltı sırasında askerin birinin Taehyung'a sataşması olmuştu. Diğer problematik tipler bu durumdan ders alıp kargaşadan uzak durmuş olmalıydı.
Yine bir eğitim gününde de sabahın köründe uyanan doktor, çadırından çıkıp yemek yenilen ortak alana doğru ilerledi. Genelde bu saatte kimse olmadığı için üzerini giyinmeye gerek duymamış ve kareli lacivert pijamalarıyla çıkmıştı dışarı. Sadece kendi üstüne düşeni yapacak ve örtüyü sarıp asker sayısı kadar tabağı oraya yerleştirdikten sonra çadırına geri dönecekti. Tabii o gün, geçen bir haftaya nazaran farklı bir manzarayla karşılaşmıştı ki o da yere örtü saran Albay Jeon'dan başkası değildi. Çoktan göz göze geldikleri için çadıra dönüp kıyafetlerini de değişemezdi bu yüzden biraz kararsızlıkla beraber yavaş adımlar ata ata ilerledi oraya. Normalde birine selam vermenin ya da en azından önce günaydın diyip işinin başına dönmenin gerekli olduğunu düşünüyordu ama haliyle karşısındaki kişi yüzünden kaskatı kesilmekten başka bir şey gelmemişti elinden.
"Niye buradasınız?"
Pekala, hesap sorar gibi sormamıştı bu soruyu o yüzden de Albay sinirlenmek yerine eğildiği yerden kalkıp döndü ona doğru. Taehyung ilk gördüğünde de şaşırmıştı onun bu saatte nasıl sanki gün ortasındalarmış gibi hazır ve dinç göründüğüne ama konu bu olmadığı için üzerine çok da düşünmedi.
"Erken uyandım doktor, aylak aylak gezinmektense buradayım. Başka soru?"
Kafasını usulca aşağı yukarı sallayan Taehyung, ilk defa birbirlerine seslerini yükseltmeden gerçekleştirdikleri normal sayılabilecek diyalog yüzünden şok olmadan edemiyordu. Her ne kadar Albay ona sinir bozucu bir cevap vermiş olsa da bunu normal bir ses tonunda ve kaşlarını çatmadan söylemişti ya, yeterdi.
"Yok sanırım, ben sorayım o halde. Neden üniformalı değilsin? Buranın tatil köyü olmadığını söylemiş olmam gerekiyordu."
"Bu saatlerde kimse olmadığı için rahat gezebilirim diye düşünmüştüm. Bir haftadır ilk defa birini gördüm."
"Yedi gün aynı oldu diye sekizinciye güvenemezsin doktor. Güneş bile her gün daha geç saatte doğuyor. Git de giyin."
"Edebiyata ne gerek var yahu? Şurayı hazırladıktan sonra hemen gider giyinirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
near here |taekook✔️
FanfictionKuzey Kore ordusuna ajan olarak sokulan Doktor Kim Taehyung, asla yapmaması gereken bir şeyi yapmış ve aşık olmuştu. |SemeKook|