4. KAYIT

478 40 30
                                    

4. KAYIT




Taehyung arkasında hissettiği acıyla inledi. Gözlerini açmak istemiyordu. Birazcık daha uyumalı ve sonra işe gitmeliydi. Yerinde hareket edince ağrıyan bölgesi bir kez daha kendini belli etti. Bu sefer duyarsız kalamadı.

Gözlerini açıp bir süre etrafına baktı. Beyni yeni yeni uyanmasına rağmen yavaşça olanları kavradı. Evindeki yatağında değildi. İşe falan da gitmeyecekti. Buraya zaten iş için gelmişti.

Yatakta doğrulurken odada tek başına olduğunu fark etti. Ne olmuştu? En son yeni tanıştığı Jungkook isimli adamla sevişiyordu. Ne ara uyumuştu?

Acısına rağmen yerinden kalkıp banyoya gitti ve sıcak bir duş alarak vücudunun rahatlamasını sağladı. Sonra kenarda duran kıyafetlerini giyerek odadan çıktı. Birini bulup konuşması gerekiyordu.

Malikanenin koridorunda yürürken kızıl saçlı, üzerinde sadece siyah dantel iç çamaşırı olan bir kadın gördü. Biraz utanmıştı ama dün yaptığı şeyi düşününce bunun yersiz bir utanç olduğunu anladı.

"Afedersiniz hanımefendi, Bay Min ya da Jeon'un nerede olduğunu biliyor musunuz?"

Kızıl saçlı kadın yeşil gözlerini ona çevirdi. "Hanımefendi mi? Bunu bana söyleyen ilk kişisin. Hoşuma gitti."

"Şeyyy..."

Kadın küçük bir kahkaha attıktan sonra konuştu. "Ben Nana."

"Taehyung Kim..."

"Memnun oldum Taehyung. Yoongi evde değil ama Kook burada. Bu koridoru takip et. Doğru salona çıkacaksın. Genelde orada otururuz. Ama eğer onu orada bulamazsan ya spor salonundadır, ya da havuz kenarında keyif yapıyordur."

"Teşekkür ederim." Bunu söyledikten sonra yürümeye devam etti. Nana'nın dediği gibi salona çıkınca Jungkook'u orada otururken gördü. Elindeki dergiye bakmakla meşguldü. Başka kimsenin olmaması da büyük şanstı.

Çekingen bir tavırla yanına gitti. "Günaydın."

Jungkook bakışlarını dergiden kaldırıp ona baktı. "Günaydın sarışın."

Taehyung dalgınlıkla birden onun yanına oturunca dudaklarından küçük bir inleme sesi döküldü.

Jungkook sırıttı. "Dün neler yaptığımızı düşünürsek acıması normal. Özellikle de ilk defa bir erkekle birlikte olduğun için."

Taehyung sırtını kanepeye yaslayıp bir bacağını ötekinin üzerine atarak poposundaki baskıyı hafifletti. "Şeyy... Bu tuhaf bir soru olacak ama dün biz birlikte olurken bende bir noktadan sonra film koptu. Hatırlamıyorum."

Jungkook bir kolunu kanepeye atıp destek alarak ona döndü. "O kadar çok haz aldın ki kendini kaybettin. Yüzünde mükemmel bir gülüşle 'Daha hızlı. Yapabileceğinin hepsi bu mu? Sen nasıl porno yıldızısın?' falan demeye başladın. Hatta bir ara beni yatağa devirip üzerime çıktın ve at biner pozisyonda harekete sen devam ettin."

Taehyung eliyle ağzını kapattı. Yüzü utançtan kırmızılığa teslim olmuştu. "Ger-Gerçekten mi?"

Jungkook bir kahkaha attıktan sonra cevap verdi. "Hayır. Boşalmaya başlarken zevkten bayıldın."

Bunu duyunca daha çok utandı. Bayılmış mıydı? Ellerini yüzünden çekip ona baktı.

Jungkook yüzünde hafif bir tebessüm ile elini uzatıp onun yanağını okşadı ve tepki olarak onun mavi gözlerinde şaşkınlık belirtisi gördü. Elini geri çekip ayağa kalktı.

"Mutfak ileride solda. Acıktıysan istediğini yiyebilirsin. Bu işi yapmak istemiyorsan bir taksi çağırayım."

Taehyung hızla ayağa kalktı. "Taksi çağır ama evimdeki eşyalarımı almam için. Burada kalıp çalışmayı kabul ediyorum."

Jungkook gülümsedi ve "O zaman taksiye gerek yok. Gel, seni ben götürürüm."dedi.

Nedense onun varlığı Taehyung'u rahatlatıyordu. En büyük korkusu aşık olmaktı.

Jungkook eski bir apartmanın önünde aracını durdurunca Taehyung ile birlikte aşağıya indi. "Burası çok eski."

"Kimsesi olmayan biri için mükemmel bir sığınak ama."

Jungkook onun için üzülmüştü. Kendisi bile gençliğini Texas'taki bir çiftlikte geçirmişti. Güzel günlerdi ve kimsesiz değildi.

"Üzüldüm sarışın."

Taehyung buruk bir gülümsemeyle ona baktı ve küçük evine girdi.

Jungkook onun kişisel eşyalarını ve kıyafetlerini toplamasını sessizce izledi. Fazla beklemesine gerekte kalmamıştı.

"Gidebiliriz. Zaten biraz daha işsiz kalsaydım. Evden atılacaktım."

Jungkook onun birkaç çantasını taşımasına yardımcı oldu. Arabanın arka koltuğuna çantaları yerleştirip kendileri de bindi.

"Kafede güzel bir kahvaltıya var mısın sarışın?"

Taehyung gülümsedi. "Fena olmaz. Açıkçası çok acıktım."

Jungkook çapkın bir bakış attı. "Bu çok normal. Dün sevişirken yeterince kalori yaktık."

Taehyung'un yanakları bir kez daha tatlı bir pembelik aldı. Nedense onun utanıp kızarması hoşuna gitmişti. Bu sarışınla daha fazla uğraşıp onu kesinlikle utandıracaktı.

"Tenine bayıldım. Duygularını hemen belli etmene de."

Taehyung elleriyle yüzünü kapadı. "Yapma şunu. Utanıyorum."

Jungkook aracı bir kafenin önünde durdurdu. "Yemek vakti."

Taehyung ellerini yüzünden çekip onunla birlikte kafeye gitti. Daha tanışalı bir gün olmuştu ama nedense yıllardır onu tanıyormuş gibi yanında kendini iyi hissediyordu.

Birlikte boş bir masaya geçip yanlarına gelen garsona siparişlerini verdiler. Taehyung pankek isterken, Jungkook daha doyurucu etli ve yumurtalı bir sandviç istemişti.

Siparişler gelince Jungkook inanılmaz bir iştahla sandviçinden büyük lokmalar ısırarak çiğnedi. Taehyung ağzına attığı her lokmada onu izleyip gülümsüyordu.

Tâbii ki bu Jungkook'un gözünden kaçmadı. Ağzındaki lokmayı yutup "Niye gülümsüyorsun?"dedi.

"Bilmiyorum. İçimden geliyor."

Jungkook kaşının birini havaya kaldırıp gülümsedi. "Sebebi yanında benim olmam olabilir mi?"

Ve bir kez daha Taehyung'un yanakları pembe rengini aldı. "Nereden çıkardın?"

Jungkook elini onun yüzüne yaklaştırıp baş parmağını alt dudağına sürttü. Taehyung'un dudakları otomatik olarak aralandı ve gözlerini ondan ayırmadan sadece izledi. Jungkook elini geri çekip baş parmağını kışkırtıcı bir şekilde yaladı.

"Dudağında çilek marmelatı kalmıştı."

Kalbinin bir saniyeliğine durup yeniden çalıştığına neredeyse yemin edebilirdi. Bedeninde hissettiği bu tuhaf duygu neydi? Yoksa hasta mı oluyordu?

𝘠𝘰𝘶 𝘈𝘳𝘦 𝘈 𝘚𝘵𝘢𝘳Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin