11. KAYIT

296 27 3
                                    

11. KAYIT





Birkaç ay sonra...

Taehyung senaryoyu okuyup bitirmiş ve küçük çapta dövüş eğitimi almıştı. Sete ilk geldiğinde o kadar heyecanlıydı ki sakin görünmek için epeyce bir uğraş vermekteydi. Özenle yapılmış olan eşyalara ve set görüntüsüne bakarak bir tür Asya konulu film olduğu yönünde tahmin yürütmüştü.

Kendisi için ayarlanmış olan karavana gidip kostümlerden sorumlu bir bayanın getirdiği kıyafetleri giymişti. Ayna karşısında kendisini incelerken şaşkındı. Kıyafetlerin içinde bambaşka biri gibi görünüyordu.

Belindeki gerçeğine yakın olan kılıcı tutup baktı. Hızlı bir eğitim sonrası şimdi filmin başında yer alacak olan sahneyi çekeceklerdi. Kendisi savaşa katılmış ve o savaş alanının psikolojisiyle istekli olarak emekli olmuş yalnız bir samurayı canlandıracaktı. Hiç bir zaman bir efendisi olmamış, hayatını yalnızlık içinde dağdaki ahşap evinde geçiren, daha önce Japonya'ya göç etmiş olan, Taylandlı bir soydan gelen usta bir savaşçıyı oynayacaktı.

Jungkook'un rolü ise daha karanlıktı. Evlatlık alınmış göçmen bir çocuktu ve hiç güzel bir hayatı olmamıştı. Kötü bir efendiye sahip, onun pis işlerini yapan usta bir katil ninjaya dönüştürülmüştü. Efendisinin sonraki vereceği görev zamanında Japonya için savaşmış onurlu savaşçının öldürülme emriydi.

İkisi arasında geçecek bir savaş, çekişme, tehlike ve aşk olacaktı. Japonya ve Amerika ortak yapımı bir filmdi.

Kapı hafifçe vurularak açıldı. Taehyung dönüp gelen kişiye baktı. Jungkook üzerindeki siyah kostüm ile inanılmaz derecede karanlık bir havaya sahipti. Bakışları rol alacağı karakter gibiydi ve istekle vücudundan bir titreme geçmesine neden oldu.

"Setsu san, vücudunuz titredi. Korkudan mı, yoksa arzudan mı? Bir bakışımla bacaklarınızın arasının ıslanmasını sağlayabildim mi?"

Onun rolüne bu denli bürünmesi hayran olmasına sebep oluyordu. Boğazını temizleyip kendi rolüne göre bir cevap verdi. "Sana karşı arzum hiç dinmez Akihito. Her yıl pembe renkleriyle baharı karşılayan kiraz çiçekleri gibi içim sana karşı hep sevgi dolu olacak."

Jungkook gülümsedi. Yaklaşıp bir kolunu beline sardı ve kendine bastırdı. ***Aishiteru Taehyung. Bu kıyafetle öyle hoş olmuşsun ki çıkarmak istiyorum."

Taehyung alt dudağını ısırdı. Onun çıplak tenini hissetmek konusunda hiç itirazı olmazdı ama sonra çekim için bekleyenler onları kötü bir pozisyonda yakalardı.

"Aishiteru Jungkook. Kıyafeti çıkarmanı bende çok isterdim ama sete gitsek daha iyi olacak gibi."

Jungkook onu bırakıp "Haklısın. Biraz daha burada kalırsak elimden bir kaza çıkacak."dedi.

Taehyung bir kahkaha atıp onunla birlikte karavandan çıktı.

Çekim Jungkook'un sayesinde Taehyung için kolay geçmişti. Heyecanını bastırıp farklı bir duyguya doğru yönlendirerek tam bir odaklanma sağlamıştı. Bu sayede bir sorun yaşamadan o günkü çekimi bitirmişlerdi.

Eve geri döndüklerinde herkesin salonda toplandığını gördüler. Aslında niyetleri odaya çekilip bütün gün akıllarında canlanan arzulu hayali gerçekleştirmekti ama ne olduğunu anlamak için bir süre daha beklemeleri gerektiğini düşündüler.

"Neden herkes toplanmış?"

Jungmin "Nana bugün gidiyor. Eşyaları önden yollandı. Euntak ile yakında evlenecekler. Anlayacağınız işi bıraktı. Bizde onun için veda gecesi düzenledik. Ona en zor veda eden Yeri oldu." dedi.

Jungkook Taehyung'u elinden tutup çekerek boş bir yere oturdu. "Tebrikler Nana."

Nana elinde içkisiyle ona baktı. "Teşekkürler. Hepinizi çok seviyorum arkadaşlar. Bugüne kadar benim ailem oldunuz. Özellikle de sen Yoongi. Buradaki çoğu kişi sana borçlu. Hayatımızın iyi yönde değişmesini sağladın. Ona kadeh kaldıralım. Yoongi'ye."

Hep bir ağızdan "Yoongi'ye." dediler.

Elbette bu onun gülümsemesine neden oldu. Aynı kandan olmasalarda buraya giren herkes onun ailesi oluyordu ve bu yüzden çok mutluydu.

Taehyung Yoongi'nin mutlu hâlini görünce onun adına sevindi. Çünkü buradaki birçok kişi gibi o da şu anki iyi durumunu ona borçluydu. Jungkook'un sıcak elinin hissi yüzünde bir tebessüm oluşturdu. Onunla yaşayabileceği gelecek hayalleri kurarken belki de hata yapıyordu. Hayallerinin hiç biri olmasa dahi onunla birlikte gittiği yere kadar bu ilişkiye devam edecekti.

**Japonca seni seviyorum demenin birçok şekli var.

'Daisuki" arkadaşlarına ve sadece hoşlandıkları insanlara.

"Aishiteru" ciddi ilişkileri olan insanlara.

Koishiteru" da seni seviyorum demek ama tüm hayatlarını birlikte geçirmek istedikleri insanlara diyorlar.

𝘠𝘰𝘶 𝘈𝘳𝘦 𝘈 𝘚𝘵𝘢𝘳Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin