7

4.9K 464 1.4K
                                    

Arka tarafa ağızım açık bir şekilde şokla bakınca bana bakan Felix benim tepkimle yavaşca arkasını döndü. Gördüğü manzara karşısında yüzüne doğru baktığımda yüzü hiç korkmuş gibi değildi. Gayet ciddi ve asil bir şekilde karşısında ki adamın gözlerinin içine bakıyordu.

Birbirlerine sessizce bakış atarken Felix bir yandan eli arkada korurcasına beni arkasına almıştı. Adam ona sırıtarak

"Ooo Bay Lee."

Hala ciddi bir şekilde onun yüzüne bakıyordu. Birbirlerine uzak mesafe vardı. Bu yüzden Felix'in eli pek belli olur muydu bilemiyorum ama elini arkasından bana uzatmıştı. Elimi verdiğimde elimi sıkı sıkı tuttu.

Hiç beklemediğim bir şekilde hafif hafif arkaya doğru yürüyordu. Elimi bırakmıyor o yürüdükçe bende arka arkaya gidiyordum. Koridorun sonuna geldiğimizde Felix parmaklarıyla bir kere işaret parmağını hareket ettirdi. İkinci kere aynı hareketi yaptı ve üçüncüsünde ise yine aynı hareketi yapıp koridorun sağ yönüne doğru tüm hızımızla koştuk.

Onlardan kaçıyorduk sanırım. Arkamızdan koridorda yankılanan sesi duymuştum.

"Yakalayın şunları!"

Onları duyunca içimdeki onları tanımadan gelen korkuyla kendimi sakinleştirmeye çalışsamda koşarken bu mümkün değildi. Nefesim koşmaktan neredeyse kesilecekti. Felix çok hızlıydı. Ama elimi de asla bırakmıyordu.

Bir sağa bir sola girerek sonunda bardan çıkabildik. Bardan çıktığımızda duraksadı ve ben ise biraz nefes alıyordum. O ise etrafına bakıyordu nereye gideceğini düşünüyor gibiydi.

"Felix! Nereye gideceğiz! Onlar bizi öldürecek mi?!"

Felix yüzüme bile bakmadı ve yine bırakmadığı elimle koşmaya başladık. Gecenin bilmem kaçıydı ve gece gece sokağın ortasında koşuyorken ben arkama bakabildim. Siktir. Yetişiyorlardı.

Aramızda o kadar fazla mesafe varken bu kadar hızlı nasıl geliyorlardı. Felix önüne dönük koşarken ben tekrar arkamı baktım. Adam... Adamın elinde silah vardı!

Koşarak arkasına bile bakmayan Felix'e seslendim.

"Felix! Silahları var!"

"Gördüm."

Nereye koştuğumuzu eski mahallemiz olmasına rağmen ben bile bilemiyordum şuan. O kadar stres yapmıştım ki nefesim her an kesilecek gibi koşarken odaklanamıyordum. Bir sağa bir sola sokaklara girdiğimizde Felix birden duraksadı.

Arkasına doğru baktı ve gelen hızlı ayak seslerini duyunca yere doğru eğildi ne yaptığını anlayamıyordum. Sırtını bir deve gibi yaptıktan sonra kafasını bana döndürdü.

"Hyunjin! Sırtıma çık şuraya atla!"

Eğildiği yer birinin bahçe duvarıydı. Çok uzun olmasada boyumuz yetmezdi. O öylece eğilip bana stresle bakarken ayak sesleri hızlanmıştı benim ise elim ayağım birbirine dolaşacak gibiydi.

"Hadi!"

Kendime hakim olmalıydım derin nefes aldıktan sonra destek alarak Felix'in sırtına ayağımı attım. Sonra yine duvardan destek alarak diğer ayağımı da attım ve duvarın sonuna elim erişmişti. Elimi orda sağlam bir şekilde ayarladıktan sonra kendimi yukarı çektim.

Güçlükle kendimi çektikten sonra en üstteydim. Buraya kadar iyiyken duvarın ucunun ince olduğunu unutup hareket ettiğimde kendimi aşağıda buldum.

Selfish | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin