13

4.1K 390 1.1K
                                    

Öldüremedi. Ona kıyamadı. Ona kıyamadığının gerçekliği onu delirtiyordu. Oysa onlarca insanı öldürmüştü. Dış görünüşü değildi olay.

Verdiği değere mi kıyamamıştı?

Hayatında hiç bir zaman değer ve sevgi görmeden tek işi adam öldürmek olan biriydi. Babasından annesinden... Hiç birinden sevgi almamıştı. Babası yüzünden arkadaşı da olmamıştı.

Babasından nefret ediyordu ama onu şimdi anlıyordu. Şimdi anlıyordu neden hiç kimseyle konuşmamasını istediğini. Şimdi anlıyordu neden arkadaşının olmasını istemediğini. Şimdi anlıyordu neden aşık olmasını istemediğini.

-----------

Hyunjin bileklerinin acısıyla boynu tutulmuş bir şekilde uyuyorken gelen seslerle uyandı.

Leşlerin kokusu beynine işlemişken ölüm her an onu da bulabilirdi.

Gelen topuk sesleriyle boş odanın kapısı açıldı. Gelen Changbin ve Chan idi. Biri mavi saçlı, biri ise siyah uçları yeşil olan saçlara sahipti. Yüzlerinde Felix gibi siyah temalı bir makyaj vardı. Cidden aşırı iyi duruyorlardı. Hyunjin için Felix kadar olmasada.

Sert bakışlarıyla içeri girdiklerinde etrafa baktılar. Daha sonra bitkin bir Hyunjin ile gözleri buluştu. Changbin onu gördüğünde Chan'a şaşkınlıkla döndü ve söyleyeceği şeyi yutup Hyunjin'e doğru yaklaştı.

"Hey, bir dakika sen, sen neden hâlâ yaşıyorsun? Felix gelmedi mi hâlâ?"

"Geldi."

Daha sonra eğik kafasını Chan'a döndürdü. Ne olduğunu sorgularcasına

"Chan? Felix konuşturamadı mı bunu?"

"Felix mi? Konuşturamayacak mi? Haha."

"Eee niye bu fazlalık yaşıyor. Leşleri kaldıracakken bari seni de kaldıralım."

Gerçekten Hyunjin'in canı çok acımıştı bu sözde. Gerçekten onun canının bir önemi yokmuş gibiydi. Gerçekten onun bir canı yokmuş gibi davranıyorlardı.

"Sen niye kafaya taktın ki Chang? Felix halleder zaten boşver."

"Bu onun sınıf arkadaşı falan filan diye öldürmez diye korkuyorum da."

"Yok bee, sen rahat ol. Toplantı da sorarız."

Daha sonra rahatlamış gibi görünen Changbin, Chan'ın sözleriyle birlikte elini sırtına atarak Hyunjin'in yanından ayrıldılar.

Yine o odada leş kokusuyla ölümü bekliyordu. Bilekleri artık uyuşmuştu. Boynu ise zor duruyordu. Midesi yapışmış, dudakları kurumuştu.

Ama onlar onu arkasında bırakıp gitmişti.

---------

Bir kaç saat sonra yine kapı sesiyle gözlerini bükük boynuyla açtı.

Gelen yine o adamdı, Changbin idi. Kötü bakışlarıyla onu süzerken yanına doğru yaklaştı ve yanına çömeldi.

"Naber."

Daha sonra kafasını hayvanmıs gibi sertçe sevdi. Hyunjin'in en sevmediği şeylerden biriydi küçük düşürülmek. Ama artık küçük düşürülse de bir fark olmazdı. Gücü tükenmişti.

Selfish | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin