*İki bölümü ayıramadım, o yüzden bu bölüm hem 8, hem de 9. Bölümdür.
----------
O günden sonra cidden moralimi hiç düzeltemedim.
Gerçirdiğim en korkunç ve garip gündü. Tanımadığım şeytan tipli adamlar tarafından silahla kovalandım, Felix'in saçma tehtitlerini dinledim, eve geldiğimde ise eski mahallemin taş toprağa ve mezara dönüştüğünü öğrendim.
Eğer ya içeride olsaydım onlarla birlikte geberip gidecektim. İçimden tanrıya dua ederken bir yanda da garipsiyordum ve her zaman ki gibi her şeyde bir anlam arıyordum. Mesela sadece Jin Hyung'un oradan çıkarılması gibi.
Yapanların onun tanıdığı olması konusunda biraz sohbet ettik fakat hiç bir kimse etrafında böyle bir şey yapabilecek kabilette değilmiş ayrıca sesi de benzemiyormuş. Yapan kişi zaten bilindik bir katil. Yıllardır Kore'de bu şekilde rastgele ya da bilemiyorum seri bir şekilde öldürüyor. Son iki yılda Seul'de yaşadığı öğrenildi ve şimdi ise bizim buralarda geziyor.
Bu işi araştırmayı bir kenara bırakacağım çünkü bu hem benim boyumu aşıyor hemde beni tehlikeye atıyor. Annem bunları öğrense beni okula bile göndermezdi.
Benim kendi mevzuma odaklanmam gerekirse Felix'in bana karşı rastgele tehtitleri vesaire para durumundan dolayı olabileceğini düşündüğüm için onun evini öğrenmek istiyordum.
--------
Her zamanki gibi normal sakinliğimle okula gitmeye çalıştım. Yanıma ayrı bir çanta daha almıştım. Çantanın içinde bir yakınımdan aldığım pizzacı kıyafetleri vardı.
Felix'in söylediğine göre okulun arka tarafından dönüyor ve oradan onu arabayla alıyorlardı. Ben ise kendi yoluna gidiyor gibi yapıp motoruma bu kıyafetlerle gidip o arabayı takip edecektim.
Ders başladığında artık Felix benimle oturmuyordu. Günlerdir yanıma gelmeyi bırak yüzüme bile bakmıyordu. Diğerlerine davrandığı gibi davranıyordu. Zaten başından beri garipti sadece bana öyle davranması.
Belki de bilerek öyle davranıyordu. Çünkü eğer onunla takılmak gibi bir hata yaparsanız dün gibi başınıza bir iş gelebilir. Bu yüzden uzak duruyor olabilirdi.
O benimle hiç konuşmayınca sınıftaki sıkıcı ineklerden sıkılmıştım. Bu yüzden bahçeye tek başıma çıktım ve yine o geçen ki banka oturdum.
Tek başıma bahçedekileri izlerken üç kişilik keko tipli kişiler bana bakıp sırıtıyordu. Ne olduğunu anlamadan onları takmamaya çalışıyordum.
Onlar bunun üstüne ikili bankta oturduğum için karşıma geçip oturdular.
"Pşşşt naber."
Onların bu alaycı tavrını takmamaya çalışıyordum belli ki dalga geçmek için yanıma gelmişlerdi.
"Adın ne bakayım senin."
"Yeni gelmiş sanırım."
"Sana diyoruz adın ne?"
Ne kadar sinir bozucu tipleri olsa da belki bir ihtimal anlaşırız diye düzgünce konuştum.
"Hyunjin."
"Hmm Hyunjin."
"Yeni mi geldin sen?"
"İki haftayı geçti."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selfish | Hyunlix
Teen FictionSınıftaki o garip çocuğu araştırmaya başladığımda bunların başıma geleceğini nerden bilebilirdim?