Uyandım. Yine yanım boş, Savaş Beyefendi kesin yine o Ferda paçozunun yanında... Ona karşı hiç bir şey hissetmesem bile kocamın uyanır uyanmaz soluğu başkasının yanında alması rahatsız edici oluyor haliyle. Kafamı kaldırıp komodindeki saate baktım. 8.23 . Can'ın okulu eyvah! Hemen kalkıp üstüme bir şeyler geçirdim. Canın odasına uyandırmaya gittim. Oğlum, sevdiğim adamdan kalan tek şey... Düşüncelere boğulma zamanı değildi. Canı uyandırıp bir şeyler giydirdim alelacele. Evde kahvaltı yapmaya vakit yoktu, oğlumu öpüp şoföre yolda ona simit ayran almasını söyleyip kapıyı kapattım. Hizmetliler masayı ben kalkmadan donatmışlardı bile. Biraz atıştırıp kahvemi aldım. Koltuğa oturup telefonuma bakmaya başladım, dün Zahit Bey andavalının yemekte yaptığı boş artistlikten sonra Barışı merak etmiştim. Çocuğa tokat attı birde vicdansız herif. Barışın numarasını tuşladım telefonu kulağıma götürdüm. 7 kere çaldı fakat açan olmadı, kafa dağıtıyodur diye düşündüm fakat moralim bozuludu, telefonlarımı açmamazlık yapmazdı halbuki. Canım sıkıldığından televizyonu açtım ve gördüğüm sahneye kanım dondu. Barış Yesariye ait Rivadaki evde ölü bulunan Melike Yılmaz.. Barışın.evinde.ölü.bulunmuş . Barışı tekrar aradım ulaşılmıyor kafayı yiyiceğim ya ona da bişey olduysa of. Ya o bir şey yaptıysa.. Hayır saçmaladım o karıncayı bile incitmez. Savaşla konuşmam lazımdı. Bu sefer de onun kaydını bulup üstüne tıkladım.
+Savaş neler oluyor nolursun açıkla bana
-Büge eve gelince anlatıcam Barışı teslim olmaya götürmem gerek
Telefonu kapattı.Ne teslim olması ya ne diyor bu adam Barış yapmış olamaz ya inanmak istemiyorum başka bi ihtimal olmasa bile. Ona ulaşmam lazım bir şekilde ama nasıl bilmiyorum kafayı yiyicem burada...
Savaşın gelmesine az bi zaman kaldı, o konuşmadan sonra ne savaştan ne barıştan haber aldım. Televizyondan bir saniye gözümü almadan haberleri takip ediyodum, bu yüzden oğlumu göremedim daha burda olanlardan etkilenmemesi için babanesine göndermiştim. ŞOK SON DAKİKA yazısını görür görmez kalbim hızlandı, üç saniye içinde o kadar dua ettim ki o yapmamış olsun diye yapanı yakalamış olsunlar diye.. Barış Yesari not bırakarak intihar etti. Başlığı okur okumaz kalbime bir ok saplandı sanki, içim yandı, konuşamadım ağlayamadım hareket edemedim..On beş saniye kadar bakakaldım ekrana yaşlar yavaşça süzülmeye başlayınca yanaklarımdan bilincim yerine geldi. Hiç bir şey yapamadım ağlamaktan ve rüyada olmayı dilemekten başka.. Ne kadar ekrana bakıp yaş döktüm bilmiyorum, kapının açılma sesiyle kendime geldim ve istemsizce bağırıp daha da ağlamaya başladım '' HANİ İKNA EDİCEKTİN TESLİM OLUCAKTI'' sonra o yumuşak ve tanıdık sesi duydum, Büge dedi yavaşça.. ''Barış'' arkamı döndüm ve sonra beynimde kocaman bi şimşek çaktı...Öldürdü...İkisini de öldürdü. '' CANİ ÖLDÜRDÜN İKİSİNİ DE ÖLDÜRDÜN'' Ağlamayı bırakıp bağırarak nefretle söyledim bu kelimeleri çünkü sevdiğim adam iki kişinin, bir kadının ve de ikiz kardeşinin, canına kıymıştı.. Bak her şeyi anlatıcam biraz sakinleş lütfen diyerek beni kandırıcaktı, beni de öldürür müydü ki? Bu düşünceler aklımdan geçerken kapı tekrardan açıldı, bu kimdi? Kafamı uzatıp kapıya doğru bakınca afalladım, bu kadın da kimdi acaba? Gözleri yeşil sanırım, saçları sarı mı kumral mı anlayamadım çünkü başım dönmüştü. Başımı döndürmüştü. ''Sen...Kimsin'' anca bunları kekeleyebilmiştim. Sarkastik bi şekilde gülümseyip ''Sasha'' dedi. Kimdi bu kadın, nasıl böyle başımı döndürüp nefesimi kesmişti... Barışın katil olduğunu bile unutturdu kısa süre boyunca bana..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zemheri ~sasbüg
FanfictionKartel üyesi kocasının, ikiz kardeşi aynı zamanda çocuğunun babası tarafından öldürülmesiyle hayatı alt üst olan Büge, bu olayların içinde hiç yaklaşmaması gereken birinde teselli bulmaktadır...