Girdiğim ve saniyesinde kendimi unuttuğum o araftan zorla çıktım, hoş o yeşil gözleriyle beni delercesine bakarken nasıl yaptım bilemiyorum. Bu kim barış?'' diye mırıldandım. ''Sasha o benim yardımcım'' dedi sakince, ardından ''ama aramızda hiç bir şey yok'' diye ekledi. rahatlamıştım biraz,ama barış sashayla beraber olmadığı için değil, Sasha barışla beraber olmadığı için.. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok, Barış, hem kocamı hem de bir kadını öldürmüştü ve benim şuanda bunlarla ilgilenecek mecalim yoktu. Zaten kalbim de duygularım da allak bullak olmuştu, nasıl bi insandan bu kadar etkilendim bilemiyorum. Barışa sevdiğim adam derdim hep öyle bahsederdim ondan ama alışkanlıktan mı yoksa gerçekten ona aşığım diye mi anlayamamıştım, sanırım alışkanlıktı çünkü, Çünkü Sasha... Biliyorum çok abarttım ama nasıl bir insan bana kocasının ve bir kadının öldürüldüğünü unutturabilirdi ki, hem de çocuğunun babası tarafından....
Bir Kaç Ay Sonra
Ortalık biraz yatıştı derken tekrar karıştı, karısını öldüren Savcı hapisten kaçmış kızı ise bizimle beraber kalıyordu, annelik yapmaya çalışıyordum Nazlı'ya. İlk tanışmamızdan sonra bir kaç kez daha görmüştüm onu.. Sasha dün bizdeydi ve Savaşın parçası olduğu kartel yüzünden başlarına iş açılmıştı, fakat kimse bana hiç bir şey demiyor beni fransız bırakıyorlardı, bazı cevapları almam lazımdı artık ve bu sayede oraya gitmeye bahanem olacaktı. Soluğu arabamda aldım, konumu Barış vermişti zaten acil durumlar için. Hızlıca eve doğru yola çıktım, vardığım yer beni pek şaşırtmadı doğrusu. Kapısız siyah garajvari bir yerdi, sabırsızca garaj kapısına vurdum...
Sasha**
Bilgisayar başında kartelle ve yüzükle alakalı araştırma yapıyordum, bir şeyler bulamayınca sinirlendim ve bilgisayarı hınçla kapadım. Barışa bir sesli mesaj attım '' Beybi , kartelle de yüzükle de alakalı bir şey çıkmadı bulur bulmaz seni arıyıcam'' göndere tıkladım, tam o sırada biri hayvan gibi kapıya vurmaya başladı. Bu kim lan? Telefondan kamerayı kontrol ettim, Büge.. Sırıtıp hemen kumandayı alıp bastım. Kalçasını ve belini saran ispanyol paça yüksek bel bir pantolon giymişti, kapı yükselip yavaşça beyaz cropunu sonra da sinirle bakan simasını meydana çıkardı. Her zamanki gibi mükemmel gözüküyordu. Gülümseyip flörtöz bir şekilde adını söyledim ''Büge''..
Büge
Kapı yukarı doğru kalkıp gülümseyen Sashayı ortaya çıkardı. Her zamanki gibi siyah giyinmiş, bu kadının dolabında başka bir şey yok mu yahu? Rolümü bozmamaya çalışıyordum fakat çok zordu karşısında. Beni test edermişcesine adımı söyledi, ne kadar yakışıyordu ağzına.. Her ne kadar zorlansam da açık vermemeliydim hislerimden, kusursuzca rol yapmaya devam ettim yani ben öyle sanıyorum en azından. Açtım ağzımı yumdum gözümü " Polise gidemiyorum oğlumu alıp kaçamıyorum olayların tam içindeyim ve hiç bir şey bilmiyorum o yüzden bana neler olduğunu anlatacaksın şimdi şu anda.!" ağzımdan çıkanlara şaşırsam da o benim sert tavrımdan hoşlanmış gibiydi. Gülümseyip "doğru yere geldin" dedi, nasıl böyle karanlık birisi bu denli tatlı olabiliyordu? Beni buyur etmesini beklemeden içeri daldım, tam da hayal ettiğim gibi bi evi vardı. Bir kaç bilgisayar evin içinde motorsiklet? Abidik gubidik eşyalar bilardo masası falan filan işte tam bir psikopat ini gibi. O barda oturup içeceğini yudumlarken bende bilardo masasına oturup hınzır bir bakış attım. Olayları baştan sona özet geçti, bazı yerleri atladı ve atladığı yerler sorduğumda geçiştirdi, şaşırmadım doğrusu. Ona karşı olan tavrım sanki kocasını kıskanmış kadın gibiydi, öyle de olmalıydı. Beni anlamasına izin veremezdim. Ama onu baştan çıkarmamaya çalışmak çok zordu, düşünmeden attığım bakışlar, ağzımdan çıkan kelimeler kendimi kontrol edemiyordum. Barışın yanında ne yaptığını sorunca, "senin yaptığını yapıyorum" diyerek göz kırptı. "Ne nasıl yani" Gerçekten de anlamamıştım ve suratımdan anlaşılıyordu.
Barışın kusursuzca Savaş rolünü oynamasına yardım ediyorum-s
Ben bunu senin aksine isteyerek yapmıyorum ama-b
Bencee pek öyle değil gibi"" deyip sırıttı.
Kızgın bi bakış attım ve o konuşmaya devam etti;
Beni Barışın yanında çok görünce kıskanmışsın işte uzatmaya gerek yok gelip buraya çatıcak birini arıyorsun""
Barışı kıskanmadım salak seni kıskandım.. "Kalbimi kırıyorsun ama" deyip oturduğum bilardo masasından kalktım. Ona doğru yaklaşmaya başladım, içkisini elinden alıp yudumladım. Ne girdi içime ne yapıyorum ben ya.. Ne yaptırıyor bana,, İçkisini bara bırakıp, "Ne bu?" duraksadım. Gözlerinin içine bakıp dudağımı ısırdım, gözlerimi gözlerinden ayırmayarak devam ettim cümleme "bir psikopatın imza içeceği mi?" Hareketlerime çok şaşırmıştı, afallamış suratından çok belliydi...Sasha**
Ne yapıyor bu, ateşle oynadığının farkında değil mi? Göz kontağını kesmeden sırıtıp hıhı diye mırıldandım,
patronumun karısıyla flörtleşmem ve sürekli onun hakkında düşünmem pek etik değildi sanırım ama teknik olarak Büge Savaşın karısıydı ve en son baktığımda Savaş ölüydü. Yani bu demek oluyor ki o bekar bir kadın. Aklımdan geçenlere de istemsizce sırıttım ve onun da beni izleyerek sırıttığını gördüm, masumca değil, alaylıca hiç değil. Ne sırıtması olduğunu oldukça iyi biliyorum ben...Büge**
Ne düşünüyor acaba şu anda, ben ona açıkça onu istediğimi belirten bakışlar atarken? Gerçekten de içeceğinde bir şeyler varmış bu kadının, bir yudumla kafayı yedim resmen bu ne cesaret of. Midemdeki kelebeklerden de olabilir gerçi. İçkisini koyduğum yere tekrar bir bakış attım, yanındaki yüzük gözüme çarptı. Savaşın bana verdiği zarftaki yüzüktü bu. Yavaşça elimi uzatıp yüzüğü aldım, alırken de gözlerimi tekrar gözlerine çıkardım. "Büge ver şunu" homurdanıp elime uzandı, elimi geri çektim. Yüzüğü arkama götürüp geri geri bilardo masasına doğru yürüdüm. Masayı hissedip üstüne doğru kendimi çektiğimde kalktığı sandalyeden doğruldu. "Büge verir misin şunu canını yakmak gerçekten istemiyorum" Gerçekteni üstüne basarak ve sesi titreyek söylemişti fakat ben onun canımı yakmasını istiyordum. "Come on Baby bence canımı yakmıcağını ikimiz de çok iyi biliyoruz" sınırlarını zorladım. Ani bi hareketle bacaklarımı aralayıp dibime girdi, nefesim kesildi. Kalbim hızlanmaya başlamıştı, nerdeyse dudaklarımız birbirine değecekti. Gözlerimi ilk dudaklarına indirdim, sonra geri gözlerine çıkardım, o ise gözlerime kitlemişti gözlerini. O kadar sert ve haşin bir kadının gözlerinde masum yaralı bir kızı görüceğim hiç aklıma gelmezdi ama bu kadar yakından bakınca o güzel gözlerine, ordaydı işte. Sashanın ellerini belimde hissetmemle şaşırdım, o da o anın şaşkınlığından yararlanıp yavaşça beni öptü... Kalbim durdu ve tekrar çalıştı sanki... O an şaşkınlıktan elim ayağım birbirine dolaştı ,kendimi saldım. Elimden kayıp yere düşen lanet olası yüzük parçalara ayrıldı ve o büyülü anı yarıda kesti! Sasha dudaklarımdan ayrılıp yere baktı , yüzüğün içinden çıkan mikro ssdyi gördü. Gözleri parladı bir anlığına, eğilip aldı. Resmen çikolata verilmiş çocuğa dönmüştü, sonra nerde ne şekilde kaldığımızı hatırladı. Bana doğru baktı, "bizi kurtarıcak olan şeyi bulduk" dedi. Ama ben onu dinleyip anlayacak halde değildim çünkü utançtan yerin en dibine girmek için delik arıyordum! " aa ne güzel sen şimdi onun şifresini falan ıı kır istersen bende gidiyim artık canın okulu" deyip koşarcasına kaçtım resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zemheri ~sasbüg
Fiksi PenggemarKartel üyesi kocasının, ikiz kardeşi aynı zamanda çocuğunun babası tarafından öldürülmesiyle hayatı alt üst olan Büge, bu olayların içinde hiç yaklaşmaması gereken birinde teselli bulmaktadır...