lan iki saat sevişme sahnesi mi olur dediğinizi duyar gibiyim, yazdım oldu arkadaşlar her neyse biraz da utandım normalde bunları aşık değil fb gibi yapıcaktım sonra vazgeçtim ama fb olsunlar derseniz bakarız, bi de ben salak olduğum için yanda tepki verme kısımları varmış bitişik bitişik yazdığım için veremiyosunuz tepki dikkat edicem buna ondan sonra...
Büge**
Arkamda tanıdık bir melodinin mırıldanılmasıyla uykudan uyandım, gözlerimi açmadan onu dinledim. Fısıldayarak şarkı söylüyor, bir yandan da saçlarımı seviyordu..
''Bana aşktan bahset, çok sevmekten, sonra vazgeçtiğinden ,söz verdiğinden, sonra pişmanlığından.... Bana aşktan bahset, tek gerçeğinden, belki o gün doğar kalbim yine, küllerinden...'' küllerinden - şebnem ferah
Gözlerimi açtım, esneyip yavaşça arkamı döndüm. Sabahın altın saatlerinde olmalıydık, penceresinden sızan ışık hüzmeleri sarı saçlarını daha da parlak gösteriyor, yüzüne vurup güzelliğini daha da ortaya çıkarıyordu..
Yüzüme düşen saçlarımı kenara çekip gülümsedi, ''günaydın'' diye fısıldadı. Gülümseyip ''günaydın'' dedim. telefonunun çalmasıyla içinde bulunduğum cennetten çıktım, sonsuza kadar yatağında kalabileceğim bir dünya olsaydı keşke...
''Burada kalamaz mıyız'' diye mızmızlandım, dudaklarını büzüp ''maalesef'' diye mırıldandı. Üstündeki örtüyü atıp doğruldu, bende onu izledim.. Yataktan kalkıp üstüne bir sabahlık geçirdi, saçlarını topladı. Saçları açıkken görememiştim, ama sırtını, omuzları, ensesi çizik içindeydi. Yer yer çok derindi, kenarlarında sızan kanın izi vardı.. Onu öyle görünce içim cız etti, canını çok yakmış olmalıydım.. Bir şey diyemeden hızlıca salona doğru yöneldi, telefon çalmayı durmuştu çoktan. Geri aradı sanırım çünkü konuştuğunu duyabiliyordum, kulak kesildim;
'' Yüzüğün içinden bir ssdi çıktı, şifreliydi anca yeni çözebildim, daha bakmadım içine bakıcam şimdi''
''Ha sen onu merak etme Baby benim yanımda olayları anlatmam için gelmişti, yüzüğün içindekini o buldu zaten sabaha kadar şifreyi çözmekle uğraştık sızdı bir kaç saat önce''
'' Hayır ya öyle yapamazdım kırılmadı tahmin etmek zorunda kaldık.''
'' Tamam bakayım bakınca ararım''
Barış olmalıydı telefondaki. Bende doğrulup giyinmeye koyuldum, hızlıca kıyafetlerimi giyip salona, yanına gittim. Bilgisayarının başına geçmiş, yüzüğün içinden çıkan dosyayı indiriyordu.
Barın üstündeki telefonumu aldım, baktığımda Barıştan bir ton arama ve mesaj vardı, merak etmiş akşam eve gelmeyince, kısaca Sashanın da ona söylediği gibi bir açıklama yaptım ve yakında geleceğimi söyleyen bir mesaj atıp telefonu kapadım. Bilgisayarının oraya gidip yanına oturdum, indirmesi bitmek üzere olan bilgisayarın ekranına sabırsızca bakıp gözlerimi ayırmadan baktım. Bende en az onun kadar merak etmiştim çıkacak olan şeyi merak ediyordum.
İndirme bitti, bir video vardı sadece içinde. Sasha videoyu açtığında ikimiz de şoke olduk, videoda Savaş Meksika polisine kartelle olan her şeyi itiraf ediyordu. Köstebek Savaşmış... Barışın başı çok daha belaya girecekti. Sasha tekrardan telefonu açıp hızlıca Barışın numarasını tuşladı, arayıp olanları anlattı ve videoyu ona attı. Burada işim kalmamıştı sanırım, telefonu kapatan Sasha'ya dönüp '' Ben artık gidiyim, işin vardır senin'' dedim.
''Kalabilirsin bence, aç gitme'' deyip bara doğru yöneldi, arkasından gidip bar sandalyelerinden birine oturdum.
'' Ne o kahvaltı için de mi içki içeceğiz yoksa, sen alışık olabilirsin ama ben değilim'' deyip güldüm.
'' Alışırsın sorun değil, ama hayır, ne seversin kahvaltıda'' deyip siyah buzdolabının kapağını açtı.
Yardım etmek için yanına gittim, dolabında kahvatılık namına hiç bir şey yoktu, şaşırtıcı değil.
'' Benimle gelsene, hem zaten Barışın yanına gitmeyecek misin?''
'' Olur, bir şeyler hazırlayayım gideriz sonra''
''Sen git üstünü giyin, bizde yeriz dolabın bomboş, ne yiyorsun anlamıyorum'' diye söylendim
'' Peki madem, nasıl istersen öyle olsun'' deyip gülümsedi. Odasına doğru yöneldi, kolundan tutup durdurdum.
''Sasha'' bana dönüp baktı.
'' Yes''
Ellerimi sırtına götürüp çizdiğim yerlerini okşadım.
''Çok acıttım mı canını?'' dedim içim yanarken.
Kollarını boynuma doladı, alnıma ufak bir öpücük kondurup sarıldı. Kulağıma ''hiç acımadı'' diye fısıldadı. Sonsuzluk gibi süren 15 saniye boyunca orada, o anda kaldık. Sarılmayı bırakıp odasına doğru yöneldi, ben de koltuğa bıraktığım telefonumu alıp toparlandım.
Benim toparlanmam bittiğinde o da gelmişti, yine simsiyah giyinmişti. Gerçi sanki hiç üstünde başka bir renk görmüştüm de, kıyafetlerinin aksine kalbi siyah değildi, en azından bana. Düşünmek bile istemediğim şeyleri yapmasına rağmen, yanımdayken siyah değil renkliydi, gözlerinin içine baktığımda her zamanki duvarını değil ruhunu görmüştüm.
'' Hazırsan gidelim '' dedi gülümseyip.
'' Hazırım gidebiliriz'' deyip ceketimi aldım.
Kumandaya basıp garajın kapısını açtı.
''Anahtarı ver istersen ben süreyim '' dedi, itiraz etmeden çantamdan anahtarları çıkarıp verdim. Garaj kapısını uzaktan kumandayla kapatıp arabayı açtı, ikimiz de bindik. Dakikalardır kafamı kurcalayan şeyi sonunda sordum.
'' Sasha şimdi ne yapacağız, Barışı öldürecekler mi sonuçta o Savaş ve Savaşt-'' cümlemi tamamlamamı beklemeden beni öperek susturdu...
'' Sen bunları düşünüp kafanı yorma, ben hallederim bir şekilde tamam mı'' deyip elimi tuttu. Başımı sallayıp onayladım. Arabayı çalıştırıp geri geri park ettiğim yerden çıktı, eve doğru sürdü. Yolculuğumuz sessiz geçmişti fakat yol boyunca elimi bırakmadı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zemheri ~sasbüg
Fiksi PenggemarKartel üyesi kocasının, ikiz kardeşi aynı zamanda çocuğunun babası tarafından öldürülmesiyle hayatı alt üst olan Büge, bu olayların içinde hiç yaklaşmaması gereken birinde teselli bulmaktadır...