''Sana kendimi mi anlatayım?'' afallamıştım sorduğu soruyla.
''Sen benim her şeyimi biliyorsun, ben Sasha gerçek adın mı onu bile bilmiyorum''
''Niye Sasha tipi yok mu''
''Ya dalga geçme anlat işte''
''Bunun için balkona çıkmamız lazım'' neden böyle dediğimi anlamış, sorduğuna pişman olmuştu, gözlerinden belliydi.
''Yani anlatmak zorunda değilsin istemiyorsan'' paketimin içinden bir tek çıkarıp dudaklarımın arasına koydum, paketi ve çakmağı yanıma aldım;
''Gel'' balkona gidip oturdum siyah hasır koltuğa. Yanıma oturdu, sigaramı yakıp içime çektim. Zehrinin ciğerlerime girip dolaşmasına izin verdim, sonra geri üfledim.
''Evet gerçek ismim Sasha Doğan, babam Türk annem Rus. Lisede kick-box yapmaya başladım. Ben 15 yaşındayken annemi kanserden kaybettim, sonra anoreksi hastalığına yakalandım. Annemi kaybettikten sonra evden kaçtım, kendi ayaklarım üstünde durdum çalıştım kiraladım evim oldu. Sürekli bilgisayar başındaydım boş zamanım çok vardı ve bu sürede bilgisayar başından para kazanıyordum.'' bu cümlemden sonra bitirdiğim sigaramı yere atıp yenisini yakıp devam ettim;
''Bu sayede zaten istediğim nerdeyse her networke giriyorum kolaylıkla. 20li yaşlarımda zaten suçun en dibine batmıştım. Sonra bir de o dönemki erkek arkadaşım intihar etti, bu beni komple değiştirdi, artık sokaklarda yatıp uyuşturucu kullanmaya başlamıştım. Sonra bir gece Barışla yolumuz denk düştü, beni öldürecekti borçlu olduğum birisi. O o gün orda olmasaydı ben ölüydüm şuanda, ironiktir ki o gün senin ve Savaşın düğün günü. Barış da oraya intihar etmeye gelmiş. Beni adamın elinden kurtardı, kendi de hep onu kurtardığımı iddia eder. Sonra onun için çalışmaya başladım, beni rehabilitasyon ve terapiye gönderdi. Artık altında çalışmıyorum sanki de en iyi arkadaşım gibi. İşte bu benim hikayem'' dedim üçüncü sigaramı yere atıp buruk bir gülümsemeyle.
Ona baktım, güzel kömür gözlerinden bir kaç yaş süzülmüş, yanaklarını ıslatmıştı. Yanaklarını avuçlarımın içine aldım, baş parmağımla akan yaşlarını sildim. Anlattıklarım çok dokunmuş olsa ki paketime uzandı, elinin altından çekip bir yere fırlattım.
''Sana yasak'' bir şey demeden sarıldı bana sımsıkı. Ben de onu kendime bastırıp kokusunu içime çektim, bunu konuşmak istemiyordum şuanda konuyu değiştirdim;
''Demek hislerinin olduğu biri var'' dedim muzipçe, bana sarılmayı bırakıp geriye çekildi.
''Söyleyemem kim''
''Benimde varsa eğer ben de söylemezsem'' dedim sırıtarak.
''Baş harfini söylersen ben de söylerim''
''BBBilemiyorum ya'' dedim, dizime vurup,
''Dalga geçme benimle'' diye kızdı. Bir anda ciddileşip bütün yükü göğsümden atmak istedim.
''Büge ben senden çok hoşlanıyorum, benimle çıkar mısın? Söyleyeceğim şey de oydu zaten patlamadan sonra, sana olan hislerimi söyleyemeden öleceğim diye çok korktum..'' bir anda ağzımdan çıkanlara ben bile şaşırmıştım.
''Seni seviyorum'' dedi sadece, sonra dudaklarıma yapıştı.
''Bu...evet..demek..mi'' diye geveleyebildim öpücüklerinin arasından..
''Evet salak'' deyip öpmeye devam etti beni..
----------
''Barışı benimle sevişmek için kovduğunu biliyordum'' dedim altında nefes nefese. Kucağımdaki Büge cevap vermedi, üstümde kesik kesik kahkaha atmakla yetindi.
''Üşütücez terli terli çıplak bir de balkonda'' deyip pikeye uzanıp üstümüzü örttüm.
''Peki piyano çalmayı nerden öğrendin?''
''Barıştan bir kaç bir şey gördüm sonra kendi çapımda devam ettim'' bir süre sessiz kaldı, kafasını çevirip dışarı baktı.
''Manzara çok güzel''
Benim manzaram daha güzel..
''Sasha kafam çok dolu''
''Ne var kafanın içinde''
''Çocuklar''
''Merak etme zor kısmı bugün hallettik, yarın da kavuşacaksın onlara''
''Bazen her şeyden kaçıp polise gitmek bunların hepsini bitirmek istiyorum'' cümlesiyle yaraladı biraz beni.
''Neden yapmıyorsun'' Barıştan mı korkuyor? Benden mi ?
''Seni kaybetmek istemiyorum'' şaşırdım, ben ağzımı açamadan o devam etti;
''Hapse girip ömrünün sonuna kadar mahkum olmanı istemiyorum, benimle olmanı istiyorum'' ama ben zaten mahkumum..
''Demek beni korumak için'' kafasını salladı.
''Beni korumana gerek yok, sana neler yaşattık kaç aydır. Yarın Can'ı alır almaz gidebilirsin polise.'' neden böyle dediğimi anlamamıştı tabii ki.
''Ben de giderim buradan sen polise gitmeden bu gece''
''Sasha..''
''Ciddiyim, istersen her şeyi bitirebilirsin yarın ''
''Hayır'' devam etti;
''Yapacaksam bile önceden ayarlanmamız lazım, şimdilik bunu konuşmamak üzerine rafa kaldırıyoruz''
Büge**
Söyledikleri beni korkutmuştu, çünkü istese her an yok olup gidebilirdi. Beş saatini almazdı, bir sırt çantası bir pasaport, ve Sasha diye biri sanki hiç olmamış gibi. Umarım hiç bir zaman gitmek istemezdi, çünkü isterse, onu bir daha asla göremezdim. Konuyu değiştirdim;
''Yemek söyleyeyim mi?''
''Olur acıkmıştım çok''
''Ne istersin''
''Pizza söylesene, şarap açarız''
*****
Sohbet ede ede yemeğimizi yedik, üstümüze iyice yorgunluk çökmüştü. Sashanın elinden tutup onu yatak odasına doğru sürükledim. Yatağa yattım, o da yanıma yatıp üstümüze örtüyü çekti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zemheri ~sasbüg
FanfictionKartel üyesi kocasının, ikiz kardeşi aynı zamanda çocuğunun babası tarafından öldürülmesiyle hayatı alt üst olan Büge, bu olayların içinde hiç yaklaşmaması gereken birinde teselli bulmaktadır...