3

389 16 2
                                    

İzelle-Dağılırım dinleyebilirsiniz dostyler ben yazarken 20 kere falan dinledim:)
+18 gxg var bu arada rahatsız olmazsınız sanırım ama uyarıyım yine de..

Arabama doğru kaçarcasına koşuyordum, "Büge" diye seslenmesiyle duraksadım. Arkamı döndüm, kapıya yaslanmış ellerini göğsünde birleştirmiş beni izliyordu. "Yardımın lazım, edersen sevinirim" dedi yumuşak bir şekilde. "Neden ki" diye geveledim. "Savaşın sonuçta bu ve onu en iyi sen tanıyorsun, şifreyi bulmamız lazım, kıramıyorum" dedi gülümseyip. Ona hayır demek çok zordu, konuşmak yerine başımı sallamakla yetindim. Zaten kekelemeden konuşmam da pek ihtimal değildi. Yavaşça ona doğru yöneldim, yeterince yaklaştığımda bileğimden kavrayıp beni içeri sürükledi. Dokunuşları tenimi yakıyordu, o tatlı yanma hissine karşılıksız kalmam çok zordu.

Bilgisayarın başına kadar beni sürükledi, sonra sandalyeye oturtup kendisi de yanıma ilişdi. Sadece onun güzelliğini izlemekle yetiniyordum, yüzünü, mimiklerini. Şifreyle uğraşırken çok tatlıydı, bilgisayarın dibine girecekti nerdeyse o kadar çok odaklanmıştı. Ben onun her zerresini ezberlerken, o sessizliğimizi bozdu ve ona dalmış olan beni gerçekliğe geri döndürdü. "Of bu ne kadar salak bir sistem kırılmıyor da şifreyi tahmin etmemiz gerekiyor" bana baktı, cevap bekliyordu.
"Hmmm Savaşın doğum günü?" klavyeye tarihi girdi, "Değil" tekrar bana bakıp cevap beklemeye başladı.
"Canın doğum günü olabilir"
"Tarih?" bilmemesine şaşırmıştım.
"16.03.2016" sayıları tekrar girdi, yine olmadı. "Senin doğum günün olabilir mi ?" "Hiç sanmam" deyip suratımı düşürdüm, onunla kalmak hoşuma gidiyordu ama bu şifreyi bulamazsak hepimiz ölmüştük ve aklıma başka seçenek gelmiyordu. O ise klavyeye tekrar uzandı, göz ucuyla baktım, doğum tarihimi girdi, yanlıştı yine ama ezbere bilmesine biraz şaşırdım biraz da hoşuma gitti ne yalan söyleyeyim.

Bir Kaç Saat Sonra...

Hala daha bilgisayarın başındaydık, Sasha ikimize de içki hazırlamıştı. O bilgisayarda şifreyi tahmin etmekten ümidi kesmiş, kırmaya çalışıyordu. Bense arkasında volta atarak başka ihtimaller şifre olabilecek şeyleri düşünüyordum. "Ya ne kadar aptal saptal bi sistem bu" öfleyip pöfleyip sitem etti. O anda aklıma bir fikir geldi, "SASHA FERDA" diye bağırdım heyecanla, sertçe sandalyeyi çekip hızlıca yanına oturdum. "ÇABUK DENE FERDASAVAS" diye devam ettim, o da ümitlenmişti, parmaklarını hızla klavyede dolaştırıp yazdı. Tekrar olmadı fakat ümidimi kaybetmemiştim, "Savasferda dene bir de" dedim o da dediğimi yaptı.
Enter tuşuna basar basmaz ekranda bir tik belirdi, rahatlayıp bir kahkaha attım. O da sevinçle ufak bir çığlık attı ve beni yakamdan tutup dudaklarına bastırdı.... Tekrardan dudaklarımız buluşmuştu... Ama bu sefer beni bırakmaya niyeti yoktu, benimde onu.. Sertçe karşılık verip alt dudağını öpüp emmeye başladım, o benim üst dudağımı emip hafifçe ısırıyordu.. Ellerini belimde hissetmemle ürperdim, sonra kollarımı boynuna dolayıp onu kendime bastırdım, yavaşça belimdeki ellerini kalçalarıma indirdi, beni bir hamleyle kucağına aldı. Dudaklarımdan ayrılmadan beni yatağına taşıdı, yatağa yavaşça bırakıp üstüme çıktı.... Bense hareket edemiyordum, sadece hızlı hızlı nefes alabiliyordum o da göğsümün hızlı hızlı inip kalkmasından anlamıştı. Elini göğsümün üstüne koyup kalp atışlarımı aradı, çok hızlı olduğunu fark ettiğinde sakinleşmem için saçlarımı okşayıp dudaklarıma kısa ve yumuşak bir öpücük kondurdu... Nasıl acımasız bir katil bu kadar şevkatli davranıyordu bana? Öpücükleriyle dokunuşlarıyla biraz sakinlemiştim, sonunda ona dokunmaktan çekinmiyordum. Elimi uzatıp üstümdeki Sasha'nın yanaklarını okşayıp öptüm, bana karşılık verdi, sakinlediğimi anlamıştı. Dudaklarımdan ayrılıp tek elini cropumun iplerini üstüne koyup gözlerime onay beklercesine baktı. Gözlerine aşkla bakarken, kafamı sallayıp "hıhı" diye mırıldandım. Parmaklarını nazikçe iplerde ve tenimde dolaştırdı, yavaşça düğümleri açtı. Onun dokunduğu yerler yanıyor, her bir parmak darbesiyle kalbim tekrar hızlanıyordu. Son düğümü de açıp cropumu üstümden çıkardı, gördüğü manzara hoşuna gitmişti. Karşısında öyle kaldığım için normalde utanmam gerekirdi fakat utanmamış, aksine onu etkilemek çok hoşuma gitmişti. Boynuma dökülen saçlarımı eliyle çekti, üstüme doğru eğilip boynumu öpmeye başladı. Öperken arada emip ufak ısırıklar bırakıyordu boynuma, dudağının değdiği her yer ısırgan dalamış gibi yanıyordu. Beni yakıyordu... Daha fazlasını istiyordum, daha fazlasını istediğimi anlamasını istiyordum.. O boynumun her tarafını öpüp emerken tek elimle çarşafı sıktım, öbür elimi sarı saçlarına daldırıp adını sessizce inleyerek kendime bastırdım. "Sashaa"
Hoşuna gitmiş olmalı ki bıyık altından güldü, çok güzel gülüyordu, sırıtışını göremesem bile duymuştum küçük kahkahasını. O boynumdan tekrar dudaklarıma çıkarken bense ellerimi belinde buluşturdum, üstündeki dekolteli cropu yardımıyla fırlatıp attım. Her yeri mükemmeldi, bembeyaz pürüzsüz teninde gezdirdim ellerimi...

zemheri ~sasbügHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin