Layla sınıfa girdiğinde öğrencilerin hala hayatta olduklarını gördüğüne şaşırmıştı. "Hafta sonu iki gün boyunca okulda hiçbir profesör yoktu ve siz kazara kendinizi öldürmemişsiniz, ilginç!"
Öğrencilerden ona alınganlıkla bakanlar oldu. Zaten profesörlerini ders dışında sık görmedikleri aynı zamanda HSDT dersinden kalan yaralar yüzünden hepsi hasta sonunu hastane kanadında geçirdiği için kimse şatoda olmadıklarını farketmemişti.
"Neredeydiniz ki hocam?" Diye sordu Lemina merakla.
"Evlendik de, balayına çıkmıştık. Steve ve ben, ablamla eniştem." Dedi Layla sıradan bir şeymiş gibi çantasından bir torba çıkarırken.
"O yüzden mi az önce Bay Leonard mutfaktaki kahve makinesini kırıyordu?" Diye sordu Joaquin bu yakın hatırayı anımsayarak.
"Kahve makinesini mı kırdı? Ona o makinenin yaptığı kahveyi beğenmiyorsa kendi kahvesini kendisinin yapması gerektiğini söylemiştim oysa ki!" Dedi Layla başını onaylamazca iki yana sallayarak. "Her neyse! Gelelim bugünün konusuna. Bugünkü bitkimiz Spissamentum."
Torbasından çıkardığı çiçeği tüm sınıfa gösterdi Layla. Bitkiden garip ama kötü olmayan bir koku geliyordu. Hastanelerde olan koku ile benzer bir kokuydu.
"Bitkimiz yine çok kullanışlı bitkilerden biridir. Göstererek anlatacağım. Alexander! Gel buraya."
Tüm öğrenciler Alexander'a ne olacağını merak ederek onun tahtaya çıkmasını izlediler. "Kolunu uzat!" Layla çantasından çıkardığı çiçek desenli bir el çakısı ile önündeki kola 5-6 santimetre uzunluğundan, kan akmasına yetecek derinlikte bir kesik attı. Alexander kolu kesilikerken herhangi bir ses çıkarmasa da yüzünü buruşturmuştu.
"Bu kesiğin çok daha büyük olduğunu ve hayatı önem taşıyan bir yerde olduğunu hayal edin." Dedi Layla. Kesikten damla damla kan akmaya ve Alexander'in kıyafetlerini kanla lekelemeye başlamıştı. Layla masada duran bitkiden küçük bir parça koparıp onu yemesi için Alexander'e verdi. Genç çocuk tereddütlü görünse de yedi ve kan akmayı birden durdurdu.
"Bitkimiz kanın vücudu terketme aşamasını kısa bir süreliğine durdurur ve bize kan kaybından ölmeden önce yaralarımızı sarmamız için zaman kazandırır," dedi Layla. Bir peçete alıp kendi açtığı kesiğe koydu ve Alexander'e oturmasını işaret etti. "Bu işe yarar bitki ne yazık ki sadece Spissa'da bulunur. Bu yüzden buraya getirilmesi zahmetli bir iş."
"Profesör, Spissa nerede?" Diye sordu Vela.
"Dünyanın 2 milyon 189 bin mil uzağında, hani şu çıkıntılı gezegen." Diye hatırlatmaya çalıştı Layla. Sonra karşısındaki kafası karışmış yüzleri görünce sorunun bu gezegeni unutmaları değil hiç bilmemeleri olduğunu fark etti.
"Rezil durumdasınız gençler! Her neyse, bunu zaten her saatte en az bir kere söylüyorum. Bitkiye geri dönelim."Layla onlara burun kıvırırken sadece bakakaldılar, "Bu bitkinin kim tarafından ve ne zaman bulunduğu hakkında kesin bir sonuç yok. Kimilerine göre bunu da Cadı Virginia bulmuş. Ama ben öyle olduğunu sanmıyorum. Bu kadar yararlı bir bitki onun mizacına uymuyor. Daha farklı bir görüş ise milattan önce bulunduğu yönünde. Ben iki görüşe de katılmıyorum. Birincisi zaten saçmalık. İkincisinin ise gerçek olmadığına dair kesine yakın kanıtlarım var. Ama bu başka bir dersin konusu."
Layla bitkiyi beklenmedik bir şekilde arkasındaki dolaptan aldığı içi görünmeyen bir kaba koydu. Daha sonra avucunun içine bir ateş topu yaratarak onu kaba aktardı. Kimse göremese de herkes bitkinin yandığından emindi, nedenini merak ediyorlardı. Layla niye bitkiyi yakmıştı.
Kadın çantasından yine bir kap çıkardı ama bu içinde sıvı olan şeffaf bir kaptı. "Carborane asit. Bilmeyenler için, en güçlü asittir." Açıklama yaptıktan sonra onu bitkinin olduğu kaba boşalttı ve biraz çalkaladı ve kabı masaya koyup öğrencilerin masalarının olduğu tarafa gidip onlarla beklemeye başladı.
Bazı çatırtı sesleri gelirken herkes pür dikkat kaba odaklandılar. Ama beklemedikleri masanın altından düşen sıvıydı. Carborane önce kabı sonra masayı eritmiş şimdi de zemini eritiyordu. Layla büyü ile yerden tek bir çiziği bile olmayan Spissamentum çiçeğini kaldırıp öğrencilere gösterdi.
"Bu bitkinin de sorunu bu." Dedi Layla göstererek. "Dünyaya mükemmel bir adaptasyin sağlıyor ve asla yok olmuyor. Hiçbir asit, hiçbir büyü bu bitkiyi yok edemedi."
"Ama Alexander onu yedi." Dedi Mel onu göstererek.
"Tuvalete gittiğinde çiçeği hiçbir zarar görmemiş, hatta biraz da büyümüş şekilde bulacaktır. Bu bitkiyi ne kadar parçalarsan, zarar verirsen o kadar büyür." Layla anlattığını göstermek için büyü ile havada tuttuğu çiçeği yine büyü ile ikiye ayırdı. 1 dakika sonra çiçek kenarlarından yavaşça büyüdü ve bir süre sonra durdu.
"Ders bitmiştir," dedi Layla ansızın, öğrenciler büyülenmiş gibi bitkiyi incelerken. Bitki onun arkasından büyü ile gelirken erimiş masaya ya da zemine dikkat etmemişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
11 Laneti(KATILIMLI)
Nonfiksi~Katılım Bitti~ Açıklama için bir bölüm mevcut:) 15.06.22 ~Katılımlı ve KatılımlıKitap etiketlerinde 1. ~Yaratık, Savunma, Panzehir, Turnuva etiketlerinde 2. ~Yarışma etiketinde 6. ~Ada ve Canavar Etiketlerinde 8. *Kitap Harry Potter katılımlı kitab...