Multi: Yekta
O akşam Yekta arkadaşı Serhat'ı arayıp Altun Bar'a gelmesini söyledi. Serhat barlardan çıkmayan bir insandı. Çok çapkındı. Hayatı takmayan, ciddi hiç bir ilişkisi olmayan, serseri bir tipti. Yekta ise tam tersi olgun, işinde gücünde çalışkan bir insandı. Hiçbir zaman kadınlarla ilgilenmezdi. Yaptığı evlilikte zaten babasının zoruyla olmuştu. Serhat'ı arayıp barda buluşmak isteyince Serhat şaşkına uğramıştı. Çünkü biliyordu ki arkadaşı barlara gitmeyi hiç sevmezdi. Hatta arkadaşına bu konuda sürekli kızardı.
Serhat bara geldiğinde arkadaşını sıkıntılı bir halde görünce canı sıkıldı.
"Oğlum hayırdır, ne bu hal?Neden burda buluşmak istedin? Sen sevmezdin barları. "
"Serhat hala sevmiyorum. Ama biliyorsun Zehra ile ayrılmak istiyorum. Bu yüzden seni buraya çağırdım. Bazı planlarım var. "
"Anlat bakalım. Bizde ona göre yardım edelim."
Yekta planlarını anlatmaya başladı. Daha önce yapmadığı şeyleri yapıp sabaha karşı eve dönecekti. Sarhoş olacaktı. Zehra'nın da onu aldattığını düşünmesini sağlayacaktı.
Bu düşünceler bile Yektayı rahatsız ediyordu. Belki Zehrayi böyle üzecekti ama başka çaresi yoktu. diğer türlü Zehra daha çok üzülecekti.
Serhat Yektayi dinledikçe ona hak veriyordu. O da Zehra'nın iyi bir insan olduğunu biliyordu. O yüzden bu yolun en iyi yol olduğunu o da kabul ediyordu. Bu yolda arkadaşına yardım edecekti. O gece iki arkadaş barda sohbet ettiler. Biraz da içtiler.
O akşam İzel de Senemin yanında kaldı. İzel babası ile yaşıyordu. Ailenin tek çocuğuydu. Arada Senemin yanına gelir beraber kalırlardı. Üniversitede okurlarken İzel Senem'in yanlarında kalmasını çok istemişti. Fakat Senem kimseye yük olmak istemiyordu o yüzden kabul etmemişti.
Ertesi gün iki kız beraber kahvaltı yaptılar. Sonra da ikisi de iş yerlerine gitmek için yola çıktılar. İzel babasının yanında avukatlık yapıyordu. Oysa Senem önce özel bir şirkette çalışıp para kazandı. Sonra da kendine ofis açmıştı. Senem önce arkadaşı İzel'i iş yerine bıraktı sonra da kendi işine gitti. İşe gider gitmez dava dosyalarını alıp çalışmaya başladı. Dosyaları incelerken aklına Yekta geldi. Babası nasıl bir insandı ki oğlunu kendi çıkarı için sevmediği biriyle evlendiriyordu. Aklı bir türlü ermiyordu böyle şeylere. Para için neler yapıyorlardı. Bir süre daha çalışmaya devam etti. Sonra karnının acıktığını farketti ve çalışmayı bıraktı. Bir restorana yemek yemeye gitti.
Restoranda boş bir masa bulup oturdu. Garsona siparişini verdikten sonra siparişi gelene kadar etrafını izlemeye başladı. Bir an gözleri karşıya takıldı. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Çünkü Yekta bey kendisine doğru geliyordu.
Yekta o geceden sonra eve sabah saat 5 te dönmüştü. Ve sarhoştu. Yanında da bir kadın ile gelmişti. Kadın oyuncuydu ve onu Serhat ayarlamıştı.
Eşi Zehra kapının açılıp kapanma sesini duyunca uyanmıştı. Bir süre eşini beklemişti. Fakat gelmeyince yatmış ve uyumuştu. Zehra eşinin geldiğini anlayınca odasından çıktı ve eşinin yanına gitti. Fakat gördüklerine inanamadı.
Karşısındaki adam eşi olamazdı. Sarhoştu ve yanında bir kız vardı. Zehra bunu görünce ne yapacağını bilemedi. Yanlış bir düşünceye de kapılmak istemiyordu. Belki arkadaşıydı. Belki burda çalışmaya devam edecekti. Ama yine de şüphelenmişti. Eşi çok nadir içki içerdi. İçse de çok az içerdi ve eve de bu kadar geç gelmezdi. Kadın Yekta ya dönüp:"Bu kadın kim ?" diye sordu.
-"O kadın Zehra, karım" diye karşılık verdi Yekta.
"Evli olduğunu bilmiyordum. Gerçi bilsem de sorun değil senin gibi bir adamı elimden kaçırmaya niyetim yok" dedi kadın.
Yekta da bu söz üzerine kahkahalarla gülmeye başladı. Zehra bu olanlara hâlâ inanamıyordu. Kâbus gördüğünü düşündü. Fakat kâbus değildi. İkisi de karşısında öylece oturuyorlardı. Kocasını seviyordu Zehra. Ama hep böyle yaparsa ne yapacaktı. Bu düşünceleri zihninden sildi ve odasına doğru gitmeye başladı. Zehra sessiz sakin iyi bir kadındı. Bağırıp çağırmaz içine atardı üzüntüsünü. O gün de öyle yaptı. Odasına geçtikten sonra ağlamaya başladı. Bir süre sonra da uykuya daldı.
Yekta eşi gittikten biraz sonra getirdiği kadını evine gönderdi. Odalarına yavaşça girdi. Zehra'nın uyuduğunu görünce sessizce salona gitti. Bir süre televizyon izledikten sonra evden çıkıp, şirkete gitti. Öğlene kadar çalıştı. Sonra da yemek yemek için bir restorana doğru yola çıktı. Restorana varınca arabasını parketti. Ve içeri girdi. Oraya sık sık giderdi. Sessiz sakin huzurlu bir ortamı vardı.
Restorana girince Senem hanımı gördü. Yalnız başına oturuyordu. Bir selam vermek için yanına doğru ilerlemeye başladı. Bir süre sonra kadının bakışlarının da kendisine döndüğünü görünce tebessüm etti.
Senem karşısındaki adamın kendisine gülümsediğini görünce birşey farketti. Adamın gülümsemesi bile babasına benziyordu. Bir an için bu adama gülümsemenin yakıştığını düşündü. Ama bunu düşündüğüne de inanamadı. Şimdiye kadar kimse hakkında böyle düşünmemişti. İçinden 'bu adam babama benzediği için böyle düşünüyorum' diye geçirdi. Ama her ne kadar kendine itiraf edemese de etkilenmişti bu adamdan. O bunları düşünürken Yekta bey de yanına gelmişti.
"Merhaba Senem hanım. Nasılsınız ? "
"Merhaba Yekta bey. İyiyim siz nasılsınız? "
"Bende iyiyim Senem hanım teşekkür ederim. "
Senem Yektaya yanında yemek yiyebileceğini söyledi. Yekta da yemeklerini sipariş etti. Yemekleri gelince yemeye başladılar. Bu arada da sohbet ediyorlardı. Biraz iş konuştular. Daha sonra da beraber restorandan ayrıldılar. Yekta Senem'i ofisine kadar bırakmayı teklif etti. Fakat Senem kabul etmedi. Beraber çıkarken birileri tarafından gözetlendiklerinden ise tamamen habersizlerdi.
Biraz heyecan katmak istedim ama nasıl oldu bilmiyorum. Yorumlarınızı bekliyorum iyi ya da kötü eleştiriye her zaman açığım. İyi günler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın kanunu
RomanceSenem başarılı, zor bir hayat geçirmiş güzel bir avukat. Yekta babasının zoruyla sevmediği bir kadınla evlenmiş zengin bir işadamı. Ve bunları birleştirecek bir boşanma davası. Senem, babasına çok benzeyen bu adamı sevecek mi? Yoksa onu da kaybe...