İyi okumalar canlarım..
Bu arada en azından yorum atsanız çok sevinirim. Sizin yorumlarınız benim için önemli.
Bu bölümü baştan beri yanımda olan canım arkadaşım Mervenur a ithaf ediyorum.
Sevgisiz bir bağlılık...
Bu, insanı yaşaya yaşaya öldüren bir yaşamda sürükler.
-Özdemir Asaf-
Zehra uyandığında saat sabahın altısıydı. Başı çok ağrıyordu. Mutfağa gitti ağrı kesici içip geri odasına gidecekti. Fakat salonda kanepede uyuyan kocasını gördü. Kanepeye doğru yaklaştı ve kanepenin yanındaki koltuğa oturdu.
Bir süre öylece durup eşini izledi. Yekta uyurken çok yakışıklı görünüyordu. Normalde de öyleydi fakat uyurken daha farklı görünüyordu. Zehra onun kendisini sevmediğini bildiği için boşanmayı kabul etmişti. Her ne kadar kendisi hiç istemese de. Çünkü o da artık kocasını mutsuz etmek istemiyordu. Hem Yekta onu sevmemesine rağmen 5 yılını onunla geçirmişti. Ve bu 5 yılda da kendisini üzecek hiçbir harekette bulunmamıştı. Oldukça nazik ve saygılı davranmıştı. Sadece son 1 haftadır kötü davramıştı. Onun da oyun olduğunu anlamıştı artık. Kendisinden uzaklaştırmak için yapmıştı onları da. Çok bile sabretti diye düşündü. 'Ben Yektayı sevmeseydim değil 5 yıl 1 yıl bile gecirmezdim onunla' diye geçirdi içinden. Fakat aklını kurcalayan bir şeyler vardı ' madem onu sevmiyordu niçin evlenmisti onunla? Kendisiyle evlenmesine sebep olan şey neydi? '
Zehra bu aklını kurcalayan soruların cevabını kimden öğrenecekti? Bir süre düşündü. Ve aklına Yekta'nın babası Kemal bey geldi. Ancak ondan öğrenebilirdi bu soruların cevabını. Bunları düşündükten sonra hemen oturduğu yerden kalktı ve odasına gitti. Duş aldı ve üzerini değiştirdi. Saat 7 olmuştu. Kahvaltısı yapıp Kemal Bey'in yanına gidecekti. Kemal Bey saat 8'de işinin başına geçerdi. Çok otoriter bir adamdı ve işine çok önem verirdi. Hata kabul etmezdi hiçbir şekilde. Bazen Zümrüt hanıma acıyordu Zehra.
Kahvaltısını yapıp yola çıktı. Şirkete vardığında hemen Kemal beyin sekreterine onunla görüşmek istediğini söyledi. Sekreter de Kemal beyi arayıp haber verdi. Bunun üzerine Zehra Kemal beyin odasına doğru ilerledi. Ondan bir an önce öğrenmeliydi gerçekleri. Odaya girdiğinde tahmin ettiği gibi çalışırken buldu.
Yanına doğru yaklaşarak:
"Kolay gelsin. Nasılsınız Kemal bey?" Kemal bey diye seslenmisti çünkü adam katı olduğundan iş ortamında kim olursa olsun resmiyet isterdi.
Kemal bey Zehranın geldiğini sekreterinden öğrenmişti. Fakat ne için geldiğini bilmiyordu. Zehranın sesini işitince baktığı bilgisayar ekranından uzaklaştırdı bakışlarını ve Zehraya dönüp karşısındaki masanın önündeki deri koltukları gösterip:
"Hoşgeldin Zehra. Buyur otur.İyiyim sen nasılsın? Buraya pek uğramazdın. Hangi rüzgar attı seni?"
"Hoşbuldum Kemal bey. Bende iyiyim teşekkür ederim. Buraya gerçekleri öğrenmeye geldim" diyerek koltuğa oturdu Zehra.
Kemal bey bunu duyunca şaşırdı. Hangi gerçeklerden bahsediyordu bu kadın böyle? Yoksa oğlu bir anlık öfkeyle gidip herşeyi anlatmış mıydı? Şimdi ne yapacaktı peki ? Ne diyecekti bu kadına? İyice öğrenmeden birşey söylememeye, bilmemezlikten gelmeye karar verdi.
"Hayırdır Zehra. Sen neyden bahsediyorsun? Ne gerçekleri? "
"Anlatacağım Kemal bey ama önce gerçekleri söyleyeceğinize dair söz vermenizi istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın kanunu
RomanceSenem başarılı, zor bir hayat geçirmiş güzel bir avukat. Yekta babasının zoruyla sevmediği bir kadınla evlenmiş zengin bir işadamı. Ve bunları birleştirecek bir boşanma davası. Senem, babasına çok benzeyen bu adamı sevecek mi? Yoksa onu da kaybe...