Bölüm 4 sorgu

81 10 13
                                    

İlaçların etkisiyle mi bilmiyorum ama yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başladı. Bilmediğim yollardan geçiyorduk. Bilincim yavaş yavaş kapanıyordu.
🔗

Gözlerimi açtığımda bir tane odadaydım. Yanımda Kenan ağabeyler de vardı. Yavaşça doğrularak onlara baktım.

"Ayıldı" dedi Kenan abi. Hepsi bana yaklaştı. Endişeli görünüyorlardı. Ama Emir her zamanki gibi boş gözlerle bana bakıyordu. Diyorum ya ölsem cenazeme gelmez.

"İyi misin kızım?" Kenan ağabeyin sorusuyla ona döndüm sonra kafamı aşağı yukarı salladım.

"Acıyor mu?" Gözleriyle boynumu işaret etti. O ana kadar acının farkında değildim. Ama şuan hissediyordum ve gerçekten çok acıyor. Kenan abiye yanıt olarak tekrar kafamı aşağı yukarı salladım.

"Konuşmayacak mısın?" Yine Kenan abi sorana kadar konuşmadığımı fark etmemiştim.

"Haa yok konuşurum" dedim ve sonrasında Kenan ağabey beni kafasıyla onayladı.

"Buradan nasıl çıkıcaz burası neresi?"
Dedim. Ama herkes birbirine baktı. Galiba kimse bilmiyordu nereden çıkacağımızı.

"Bilmiyoruz buraya gelmeden önce hepimizi bayılttılar" dedi Onur endişeli bir şekilde. Bunu gerçekten beklemiyordum. Şuanda 5 kişi çokta büyük olmayan bir odanın içerisinde oturuyorduk ve hepimiz yeni ayılmıştık. Kapı yavaş yavaş açıldı ve içeriye bugün gördüğümüz o çekik gözlü kız girdi.

"Merhaba arkadaşlarım sorgulamak için sizi bekliyor beni takip edin." Dedi ve kapıdan çıktı. Hepimiz ayağa kalkıp kızın peşinden gittik. Kız bir odaya girince bizde girdik.

"İçeriye tek bir kişi alıcaz. Onur akay lütfen burada kal ve diğerleriniz dışarıya çıkın." Hepimiz aynı andan arkaya dönüp dışarı çıktık. Şuanda olanlar yüzünden bizi sorgulayacaklardı. Ve bana göre bizi bayıltmalarının nedeni burasının gizli bir yer olması ve yolunun bizim görmemizi istememeleriydi. Kapının önünde yaklaşık 20 dakika bekledik. İçeriden Onur çıkınca Ahmet ağabey girdi. Kimse konuşmuyordu. Ve benim gittikçe boynumda ki yara daha çok ağrımaya başladı.

"Melis hanım lütfen içeriye girin" dedi az önceki kadın ve hemen ardından odadan Ahmet ağabey çıktı. Bende içeriye girdim.

Karşımda kumral saçlı, çekik gözlü kız vardı ve yanında gözleri ela olan yakışıklı adam.

"Karşı tarafa oturabilirsin Melis" dedi çekik gözlü kız kafamla onaylayıp sandalyeyi çekip oturdum.

"Nasılsın Melis canın acıyor mu?"
Dedi gözleriyle boynumu işaret ederek.

"İyiyim ama boynum düşündüğümden daha çok canımı acıtıyor. Siz nasılsınız?"

"Bende iyiyim" dedi çekik gözlü kız ve bir kaç saniye yüzüme baktı. Sonrasında ela gözlü adam derin bir nefes aldı ve dudaklarını araladı.

"Bu kadar sohbet yeter. Bize gördüklerimizi anlat. O adamlar neden oradaydı ve neden seni öldürmeye çalıştı." Dedi ve cevap vermemi bekledi. Bende derin bir nefes alıp onu taklit ettim.

"İki hafta önce onlarla bir kavgamız oldu ama iki tarafta şikayetçi olmadığı için olay uzamamıştı. İşte bugünde o kavgayı devam ettirmek için geldiler." Dedim. Onlara gerçekleri söyleyemezdim durupta 'iki hafta önce onların kafelerini soyduk kafelerini altını üstüne getirdik şimdi de onlar öcünü almak için geldiler' mi deseydim?

"Senden öncekiler daha farklı şeyler söylediler. Mesela onlar seni bayılana kadar dövmüşler" dedi. ilk başta gözümü kocaman açtım sonra hemen yüz ifademi değiştirip gülümsedim.

çete üyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin