Bu zamana kadar yalnız olduğumu düşünmüştüm. Neden mi? 6 yıldır kimse doğum günümü kutlamamıştı ya da konuşmamaştı. Bu dört kişi beş aydır bana aile, arkadaş, akraba olmuştu. 14 yaşında annem beni yetimhaneye bıraktı. Orada hiç arkadaşım olmadı insanlara soğuk davrandığım için ve hep ağladığım için ceza alırdım. Günlerce aç susuz kalırdım ya da saatlarce karanlık, soğuk odada beklerdim ve daha niceleri... Oradan kaçınca dışarıda yine beni kimse sevmemişti kimsesizim diye yüzüme bile bakmamışlardı. Zaten o eski kıyafetlerle kim yüzüme bakardı ki. Ama ben bugünü beynimin en aydınlık köşelerine yazdım. Benim bile unuttuğum doğum günümü dört yabancı kutlamıştı.
Düşüncelerimden sıyrılıp kendimi uykunun kollarına bıraktım. Belki de o beni kollarıyla sardı bilmiyorum, ama uykunun bana iyi geleceğini biliyorum.
Göz kapaklarımdan göz bebeğime kadar giren ışıktan dolayı yüzümü buruşturdum. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Gerçektende pencereden gelen ışık tüm ihtişamıyla bütün bedenimi aydınlatıyordu.
Masada duran telefonumu alıp saate baktım. Saat 09.17 olmuştu. Ayağa kalktım ve merdivenlere yöneldim. Üst kata geldiğimde gerçektende herkes hâlâ uyuyordu bu yüzden sessiz adımlarla banyoya yöneldim. İlk başta elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı yukarıdan dağınık bir topuz yapıp dışarı çıktım. Onur uyanmıştı.
"Günaydın Melis bebeğim. N'aber?" Dedi bağırarak. Diğerleri homurdanırken o bana gülümseyerek bakıyordu.
"Günaydın Uğur bebeğim" aynı şekilde bağırarak karşılık verdim.
"İyi senden n'aber?""İyi, yeni uyandım." Dedi yine bana gülümseyerek.
"Ya bir susun sabah sabah ne bu enerji be" dedi Emir uyku sersemi bir şekilde. "Sadece uyumak istiyorum." Dedi masum bir şekilde.
" Hayır, uyuyamazsın. Çünkü bugün kahvaltı hazırlama sırası sende." Dedim sanki ajanların bizi duyduğunu öğrenmemişiz gibi günlük konuşmamızda devam ediyorduk.
"Ya Allah aşkına geç uyansak olmaz mı? Gece çok geç yattık uykum var. Bir gün de geç kalkalım bıktım!" Diyerek itiraz etti. Haklıydı bugün geç uyanabilirdik. Ama ben erken kalktıysam onlarda kalkmak zorunda.
"Hayır Melis sen erken kalktıysan bizde erken kalkmak zorunda değiliz. Artık git aşağı uyu! Bu savunmanı bir daha dinlemek istemiyorum!" Dedi sinirli bir şekilde. Galiba bu savunmayı çok yapmıştım. Olsundu yeni savunmalar bulurdum ben kendime."Tek ben kalkmadım ki Onur'da kalktı." Dedim. Ama bu sefer Ahmet ağabeyde sert bir şekilde bana döndü.
"Melis, git uyu artık başlayacağım sana da Onur'a da" dedi sert bir şekilde. Galiba uyuma. Vaktim gelmişti.
"Tamam gidip uyuyacağım. Ama siz beni uyandırmaya çalışınca ben uyanmayacağım." Dedim. Bu sefer Kenan ağabey de sert bir şekilde bana döndü.
"Melis git zıbar!" Dedi hepsi bir ağızdan. Bir şey demeden sert adımlarla yanlarından ayrıldım. Aşağı inip kendimi koltuğa bıraktım. Onlara inat uyuyup uyanmayacaktım. Yavaş yavaş göz kapaklarında ağırlık çökmeye başlamıştı, kaç dakikadır yatıyordum bilmiyorum. Gözlerimi kapattım ve uyumayı bekledim, uyudum da.
"Ağabey sessiz olun uyanırsa susmaz" dedi Emir'in sesi. Ardından tabak, çatal sesleri duydum. Bensiz kahvaltı yapıyorlardı. "Hayatımda bunun kadar konuşan kız görmedim bırakın da bugün fazla uyusun." Diye devam etti Emir cümlesine.
"Aynen oğlum, susalım da uyusun kaç gündür yorgun zaten bizde yorgunuz çenesini çekemem hiç." Dedi Kenan ağabey. Bunlar gerçekten benim çenemden bıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çete üyesi
Action05.08.22 #hırsızlık 1 Daha sonra tekrar yanıma dönüp cama baktım göz göze geldiğimizi hissediyordum "Artık bir daha ki yanlış anlaşılmada camın arkasında beyefendi beni sorgulayacak herhalde?" Berat komiser önce bana sonra cama baktı "Sen orayı gö...