[alâ]
Dersimin olduğu amfiden çıkıp telefonumdan saate baktım. Arda'nın bir sonraki dersinin başlamasına yarım saat kadar bir süre vardı. Benimse bir sonraki dersim 1 saat sonraydı.
Defterlerimi ve kalemlerimi kattığım bez çantamı koluma geçirdim ve adımlarımı ezbere bildiğim amfiye yönlendirdim. Çok geçmeden öğrenci kalabalığı arasından istediğim yere ulaşmıştım.
Bakışlarımı içeriye çevirip üstünkörü göz gezdirdiğimde anında görüş açıma giren sevdiceğimle gülümsedim. Yanındaki sınıfından birkaç arkadaşıyla konuşuyordu.
Arkadaşlarından birisi onları izlediğimi fark edince güldü ve Arda'nın omzuna hafifçe vurarak kafasıyla kapıyı işaret etti. Çok geçmeden de onunla göz göze gelmiştik.
Sınıfta dersin başlamasını bekleyen tek tük insanların içeri girmemle birlikte dikkatini çekmeyi başarmış, hiç kimseyi umursamadan Arda'ya yönelik "Bir bakar mısın sevgilim?" dedim yüzümdeki itiraz istemediğimi belirten bir gülümsemeyle.
Aksi takdirde Arda benim onun yanına geleceğimi sanacaktı. Ben de onunla arkadaşlarının yanında rahat konuşamayacaktım.
Arda benim onu çağırmamla birlikte amacımı anlamış olacak ki defterlerinin üzerinde duran telefonunu alarak birkaç adımda yanıma ulaştı. Ben de amfiden dışarıya çıkıp sırtımı koridorun duvarına yaslamıştım.
"Bir şey mi oldu Alâ?"
Kafamı olumsuzca iki yana salladım. Uzanıp alnına dağılmış olan saçlarını hafifçe geriye iterken "Seni özledim," diye mırıldandım dudaklarımı büzerek. Anında yüzündeki gergin ifade bozulmuş, yerine hafif bir gülümseme yer edinmişti dudaklarında.
"Ben de seni özledim."
Bunu ondan duymak kısa çaplı bir kalbimin erimesine yol açmıştı ama neyse ki toparlamıştım.
Arda bir kolunu duvara yaslamış bir şekilde karşımdayken bakışlarını kısa bir an etrafa çevirip koridordan geçen kişilere baktı. Sıkıntılı bir nefes aldığını işittiğimde onun rahat hissetmediğini anlamıştım. Sırtımı duvardan çekip elini tuttum ve onu koridor boyunca ilerletmeye başladım.
Ben ortaokul ve lise hayatım boyunca gerek arkadaş çevremle gerek de kendi başıma dikkatleri üzerine çeken birisiydim. Bir süreden sonra artık insanları umursama kısmını es geçebiliyordum. Lakin aynısını Arda için söyleyemeyecektim. O yüzden ikimizin de baş başa kalabileceği bir yere gitmemiz en iyisiydi.
Adımlarım bu kattaki konferans salonuna geldiğinde beklemeden içeriye daldım. Arda'yı peşimden çekiştirdiğim için benimle birlikte o da içeri girince kapıyı kapatıp aramızdaki mesafeyi sona erdirmeden ona bir bakış attım.
"Dersinin başlamasına daha çok var. Birazcık birlikte vakit geçirsek?"
"Geçirelim."
Gülümsedim ve parmak uçlarımın üzerinde yükselerek yanağına ufak bir öpücük bıraktım. Tepkisini ölçmek amacıyla onu izlerken Arda'nın derin bir nefes aldığını fark etmiştim. Şu anki tatlı hâllerine gülmemek için dudağımın kenarını dişleyip kollarımı boynuna doladım.
Artık bir şeyleri aşalım istiyordum ama bu sadece benim isteğimle olacak bir şey değildi. Neredeyse 1 ay olacaktı. Uzun süren flört dönemimizi de sayarsak 4 ayı zorluyorduk. Bence ufak ufak birbirimize kendimizi açma vaktimiz gelmişti.
"Arda."
"Hmm?"
"Şu an seni öpsem bana kızar mısın?"
Gözlerimi gözlerinden kaçırmadan ensesindeki saçlarını okşarken masum gözüktüğünü düşündüğüm bir ifadeyle ona baktım. Ne düşünüyordu anlam veremiyordum fakat hafifçe aralanan dudakları ve gözlerindeki yoğun ifade onun da bunu istediğini gözler önüne seriyordu.
Bundan cesaret alarak yavaş yavaş yüzlerimiz arasındaki mesafeyi yok ettim. Dudaklarımız neredeyse birbirine temas edecekken Arda'nın "Alâ..." diye mırıldanmasıyla duraksamak zorunda kaldım. Yüzlerimizin yakınlığını göz ardı edip bakışlarımı dudaklarından çekerek gözlerine çıkardığımda sorgularcasına ona bakıyordum.
Arda sessiz kalıp öylece yüzüme bakmaya devam edince oflayıp geri çekildim. Bakışlarımı ondan kaçırıp "Biliyorum, erken olduğunu düşünüyorsun. Haklısın da. Ben sadece-" diye cümlemi devam ettirecekken dudaklarımın üzerinde hissettiğim baş parmağıyla susmak zorunda kalmıştım.
"Ben de istiyorum. Ama burada, böylesine basit bir yerde değil. Daha özel, daha güzel bir şekilde."
Gözlerimin onun söyledikleriyle parıldadığına yemin edebilirdim. Onun da istediğini bilmek içimde tarifi imkansız hisler ortaya çıkarmıştı. Ve ben o özel anı yaratmak için elimden ne geliyorsa yapacaktım.
Hâlâ daha onun boynuna sarılı olan kollarımı yavaşça göğsüne doğru ilerlettim ve "O zaman dersiniz başlayana kadar size kahve ısmarlamamda bir sakınca yoktur herhalde Arda Bey?" diye sordum. Ondan da cevap gecikmemişti.
"Siz de bana eşsiz güzelliğinizle ve sohbetinizle eşlik edecekseniz neden olmasın Alâ Hanım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kafamda bir sürü sen
ChickLit[texting] alâ: merak etme ben sana nasıl bana layık bir sevgili olabileceğini öğreticem bebeğim😚 arda: bwbeğim mü alâ: hee alâ: bwbeğim alâ: diyemez miyim? arda: diyebilirsin tabii arda: dersin yani arda: her zaman de arda: hatta istediğini de ban...