[arda]
Alâ'yı ellerinden tutup sahil kenarına götürürken telefonumdan özellikle saati kontrol etmeyi de ihmal etmiyordum. Alâ ise gecenin bir vakti onu ısrarla buraya çağırmamı anlayamamış vaziyette söylene söylene bana eşlik ediyordu.
Adımlarım ilk öpücüğümüzü paylaştığımız o terk edilmiş teknenin olduğu kısma ulaştığında onun önüne geçip arkamdaki tekneyi görmesine engel oldum. Ardından da "Şimdi senin gözlerini kapatacağım. Sen sadece kendini bana bırak," dedim düz tutmaya çalıştığım yüz ifademle.
Heyecandan gebermek üzereydim ve bunu ona belli etmemek o kadar zordu ki... Hele ki karşımda tek bir hareketimden neyim olduğunu anlayan Alâ gibi birisi varken bu ekstra zorlaşıyordu.
"Tamam ama buna ne gerek var Arda? Beni meraklandırıyorsun."
Ona güven vermek adına hafifçe gülümsedim. Ellerimizi yavaşça ayırıp serbest kalan sağ elimle onun yanağını usulca okşarken "Bana güveniyorsun değil mi, güzelim?" diye sordum.
"Tabii ki güveniyorum. Fazlasıyla hem de."
"O zaman gözlerini kapatmama izin ver. Söz veriyorum çok kısa sürecek."
Beni başıyla onayladı. Ben de ona doğru eğilip burnuna ufak bir öpücük bıraktım ve onu yavaşça arkasına döndürüp gözlerini ellerimle kapattım. Geri yolumuza devam ederken bir yandan da ona az kaldığına dair telkinlerde bulunuyordum.
En nihayetinde teknenin oraya ulaştığımızda "Şimdi yavaşça üçten geriye say bebeğim," dedim. Alâ da anında beni ikiletmeden dediğimi yapmaya koyulmuştu.
"Üç, iki, bir..."
Saymayı bitirdiğinde gözlerindeki ellerimi yavaşça geri çektim ve onun için hazırladığım ufak sürprizi görmesi için zaman tanıdım. Bir yandan da içimden kendi heyecanımı bastırabilmek adına defalarca sakin olmam gerektiğini tekrarlayıp duruyordum.
İlk öpücüğümüzü paylaştığımız ve benim için fazlasıyla özel olan bu terk edilmiş tekneyi ışıklandırmak amacıyla bir sürü mumlar döşemiş, etrafı kırmızı ve beyaz gül yapraklarıyla donatmıştım. Tabii bir de belirli şeyleri dizmiştim teknenin boş bulduğum kısımlarına.
İlk kez onun evine gittiğimde çekindiğimiz polaroid fotoğraflar, onun sevdiği çikolatalar, minik ışıklandırmalı led lambalar, içkinin yanına güzel gideceğini düşündüğüm meyve ve peynir tabağı, ona aldığım hediyeler...
Bir de onun sevdiği gibi pizza ile bu gecenin şerefine yıllanmış bir şarap almıştım. Geçen seferki gibi üşümeyelim diye de polar battaniye koymayı ihmal etmemiştim. Şimdilik her şey tammış gibi gözüküyordu.
Bana dakikalar kadar fazla süren saniyelerin sonrasında Alâ çığlık atarak bana döndüğünde "Arda bunlar ne?!" diye heyecanla bağırmıştı. Sanki gerçek olduğuna inanamazmış gibi bakışlarını benden çekip tekrardan tekneye çevirdiğinde kahkaha atmıştı.
"Sana inanmıyorum!"
Gözlerini onun için hazırladığım tekneden alıp bana döndü yönünü. Birkaç adımda yanıma ulaşıp kollarını hızlıca boynuma doladığında hâlâ daha gülmeye devam ediyordu.
"Şapşal çocuk! Sen sabahtan beri bana bunları hazırlamak için mi beni geçiştirip duruyordun?"
Saçlarına öpücük kondurup onu iyice sarmalarken "Amacım sadece sana sürpriz olmasını sağlamaktı," diye açıkladım kendimi. O esnada o da bir şey söylemeden yavaşça geri çekilmişti kollarımın arasından. Böylece göz göze gelmemize neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kafamda bir sürü sen
Literatura Feminina[texting] alâ: merak etme ben sana nasıl bana layık bir sevgili olabileceğini öğreticem bebeğim😚 arda: bwbeğim mü alâ: hee alâ: bwbeğim alâ: diyemez miyim? arda: diyebilirsin tabii arda: dersin yani arda: her zaman de arda: hatta istediğini de ban...