1.3

2.5K 192 131
                                    

[arda]

Alâ'nın gönderdiği adrese yaklaşır yaklaşmaz ona mesaj atmış, o da beni karşılamak amacıyla kahvaltı yapacakları mekânın önüne çıkmıştı. Çok geçmeden de görüş açıma girmişti zaten.

Onu görmemle birlikte adımlarımı iyice hızlandırdım. Alâ da bana doğru geldiğinde saniyeler içersinde açtığı kollarının arasına girmiş ve ona sıkıca sarılmıştım.

"Hoş geldin, sevgilim."

Göğsüme yerleştirdiği kızıl saçlarına dudaklarımı değdirip ufak bir öpücük bıraktım. Sonra da kaldırımın ortasında sarıldığımız için buna bir son vererek ayrıldık.

"Hoş buldum. Geç kalmadım değil mi?"

"Hayır, ben de yeni geldim."

Başımla onayladım.

Alâ bir şey söylemeden elimden tutarak beni kafenin içersine soktuğunda çok da kalabalık bir yer olmaması hoşuma gitmişti. İnsanların olduğu topluluklardan pek haz etmiyordum.

El ele onların olduğu masaya geldiğimizde masada Samet ve bir kızın oturduğunu gördüm. Sanırım adı Leyla'ydı. Buket ile Elif ise henüz gelmemişti.

Samet beni görür görmez gözlerini devirdiğinde hiçbir tepki vermedim. Zaten onu gördüğüm her anda da ne onu umursuyor ne de söylediklerini ciddiye alıyordum. Çünkü o bana bu şekilde yaklaşıyordu. Ben de aynı şekilde karşılığını veriyordum.

"Ben de kim eksik diyordum, Ardacık gelmiş."

Samet'in konuşmasıyla Alâ ona sinirli bir bakış attı. Ardından "Sevgilimle uğraşmaya son ver Samet," diye ikazda bulundu. Samet ise sadece omzunu silkmekle yetinmişti.

Alâ bana oturmamı işaret ettiğinde sandalyeyi çektim ve Samet'in karşısında yerimi aldım. Alâ da tam benim yanıma oturacakken Samet'in "Sen buraya geliyorsun güzelim," demesiyle alayla güldüm. Kendi yanına oturmasını emrediyordu. Hem de benim sevgilime...

"Az önce orada oturuyordum ama şimdi Arda geldi. Burada oturacağım."

"Alt tarafı bir yer. Buraya gelir misin Alâ?"

Samet ısrarla kendi yanını işaret ettiğinde Alâ'nın sinirlerinin gerildiğini sıktığı parmaklarından anlamıştım. Her sinirlendiğinde bunu yapıyordu çünkü.

Yavaşça elini tuttum ve parmaklarını serbest bırakmasına neden oldum. Bu şekilde dikkatini çekmeyi başardığımda "Sorun yok. Onun yanına oturman benim için problem değil," diye ikna edici bir sesle konuştum. Ardından güven verircesine gülümsedim.

Her ne kadar bunu istemiyor olsam da yapmak zorundaydım. Çünkü onun sevgilisi olarak arkadaşlarıyla arasına girmek istediğim en son şeydi. Benim yüzümden araları bozulursa bu sefer kendimi hiç rahat hissetmezdim.

Alâ bir şey söylemeyip beni onayladığında Samet'in yanında yerini aldı. Leyla masanın bir başında otururken benim yanım şimdilik boştu. Buket ile Elif geldiğinde yanıma oturabilirlerdi. Nasıl olsa Alâ'nın sevdiğim tek arkadaşları onlardı, o yüzden bundan rahatsız olacağımı sanmıyordum.

Çok geçmeden onlar da kafeye adımlarını attığında tam da benim tahmin ettiğim gibi sol çaprazıma Elif, hemen yanıma da Buket oturdu. Böylece siparişler verilmişti.

Alâ ile göz göze geldiğimde bana mahcup bir şekilde bakıp gülümsedi. Ben de ona aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdiğimde Buket'in kolumu dürtmesiyle istemsizce odağımı ona çevirmiştim.

"Sana soruyorum Arda ya. Bak bu elbisenin kırmızısı mı yoksa siyahı mı? Ya da bilemedim. Sanki şu elbise daha güzel gibi."

Bana satın alacağı şeyleri gösterip fikrimi bir erkek gözünden değerlendirmemi istiyordu. Lakin bunun için çok yanlış kişiyi seçmişti.

"Siyah güzel, alabilirsin Buket."

"Teşekkür ederim enişteciğim ama hiç yardımcı olmuyorsun."

Bir şey söylemeden bakışlarım tekrar Alâ'yı buldu. O sırada Samet de ona baktığımı hissetmiş olacak ki kolunu Alâ'nın omzuna atarak onu iyice kendisine doğru çekmişti. İşte bu bardağı taşıran son damla olmuştu...

Kendimi sakin kalmam gerektiğine dair uyarırken omzuna attığı elinin Alâ'nın göğsüne değmesiyle "Kolunu Alâ'nın üzerinden çek!" diye sesimi yükseltmeden edemedim.

"Yapma ya. Çekmezsem ne olur Ardacık? Benim arkadaşımla olan samimiyetimden sana ne?"

"Samet çeker misin şu kolunu? Gerçekten rahatsız olmaya başlıyorum artık."

"Sakin ol güzellik. Sevgilin yanında diye bu kadar korkmana gerek yok. Ardacık bunu dert etmez. Şuna baksana, sesini çıkaramayacak kadar korkak bir tip."

Alâ'nın da rahatsız olduğunu Samet'in elini itmeye çalışmasıyla anlamıştım. Bu piç herifin şu ana kadar olan tüm saçmalıklarını sineye çekmiştim ama buraya kadardı. Çünkü o sesimi çıkarmadıkça üzerime gelmeye devam edecekti!

Oturduğum yerden sinirle ayağa kalktığımda o hışımla oturduğum sandalye de geriye düşmüştü. Bu hareketim mekândaki diğer insanların dikkatini çekmeyi başardığında ben yine de oralı olmadım.

Birkaç adımda Samet'in yanında bitip kolunu Alâ'nın üzerinden geriye ittim. Alâ'ya istemediği ve rahatsız olduğu bir şeyi yapamazdı. Ben buna izin vermezdim.

"Alâ kalk. Gidiyoruz!"

Alâ hiçbir şey söylemeden çantasını alıp oturduğu yerden ayaklandı. Samet piçi alaylı alaylı gülümseyip "Ne o, şimdi de kötü çocuk triplerine girmeye mi karar verdin Ardacık? Bu şekilde Alâ'yı etkileyemezsin yalnız, bunu sana söyleyen olmadı mı?" diyip kahkaha attığında bir saniye bile düşünmeden sabahtan beri yapmak istediğim şeyi yaptım.

Ve yüzüne güçlü bir şekilde kafa atarak oturduğu sandalyeyle birlikte geriye düşmesine neden oldum...

uuu hırçın arda, sevdim bunu slwödöeşedöeğeşösşw

bu arada hikâyenin gidişatı nasıl sizce?

sizin hikâyede olmasını istediğiniz sahneler de varsa benimle paylaşırsanız çok sevinirim💓

kafamda bir sürü senHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin