Mavi Apartman

28 5 0
                                    

Yazarın anlatımından;

Mahalle, yıkarıdaki sarı sokak lambalarına rağmen karanlıktı. Köşelerde yağmurdan kaçmış biçare evsizler dışında kimsecikler yoktu dışarıda. Sessizdi... Bu sessizliği simsiyah bir arabanın sesi bölüyor ve farları karanlığı aydınlatıyordu. Kediler oradan oraya kaçışıyordu. Kim bilir? Belkide farketmişlerdi biraz sonra gerçekleşecek olan hadiseyi. Az sonra o simsiyah araba, mavi duvarlı apartmanın önünde durdu. İçinden takım elbiseli bir adam indi. Koşarak arabanın öteki yanına gidip arka kapıyı açıp saygıyla bekledi. Simsiyah arabadan en az kalbide o kadar siyah, kara bir adam iniverdi. Dudaklarının kenarı kibirle havaya kalkmıştı. Öylece durup binaya daha sonra da öteki adamlara baktı. Gözleriyle anlaşmışlardı. Aceleyle apartmana girdiler. Vakit kaybetmek istemiyorlardı. Bir kat merdiven çıkınca beyaz kapılı dairenin önünde durdular. Kara adam en önlerindeydi. Arkasında 3 kişi daha vardı. Sakince kapıyı çaldılar. Kapıyı küçük bir kız çocuğu açtı ve içeriye doğru seslendi:
"Abla birileri geld-!"
Çocuğun lafını bitirmesini beklemeden içeri daldılar. Salona geçince aradıkları kişiyi bulmuşlardı. Kızın ela gözleri dehşet içindeydi. Ama biliyordu. Bu evden sağ çıkamayacaktı. Küçük kız ise bir köşeye sinmiş saklanıyordu. O da bir şeylerin farkına varmıştı. Öylece bekliyordu olacakları. Ela gözlü kız cesaretini toplayıp konuşmayı başardı.
"Ödeyeceğim... Lütfen bana biraz daha zaman verin." diye yalvarıyordu. Ama karşısındakilerin acıması yoktu. Bilhassa kara adamın. Kara adam yine kibirli gülümsemesini kuşandı.
"Öldürün şunu!" diye emir verdi adamlarına. Elinde hançer olan adam kıza yaklaştı. Öteki adam da kızın kollarını tutuyordu. Kız hareketsizdi. Yalnızca arada bir,
"Lütfen, biraz daha zaman verin. Kardeşim hasta. Bana acımazsanız ona acıyın..." diye yalvarıyordu. Dinleyen yoktu. Küçük kız fırsat bulup öteki odalardan birine kaçıp kapıyı kitlemişti. Ona daha sıra gelmemişti.
"Önce karnına saplayın. Acı çeksin. Bize borcunu ödememek ne demek iyice bellesin. Sonra bitirin işini. "
Kara adam son sözlerini de söyleyip dışarı çıktı. Arabaya yaslandı ve ön cebindeki sigarasını dudaklarının arasına alıp yaktı. Keyifle, yavaş yavaş zehri içine çekti. Adamlarının işi bitmişti. Ela gözlü kız önce karnından daha sonra da boynundan hançerlenerek canını teslim etmişti. Oysaki niyeti kötü değildi. Kanser kardeşinin saadeti tek dileğiydi...

Küçük kız ablasının çığlıklarını duyup odadan çıkmıştı, şimdi başında ağlıyordu. Ablası henüz ölmemişti. Son nefeslerini soluyordıu.
"Ağlama Gonca... Seni çok seviyorum... Hüma'ya da onu çok sevdiğimi söyle.. " dedi kesik kesik. Artık takati kalmamıştı ela gözlü kızın. Gonca, ablasının alnına damga yapılmış yıldızı okşuyordu eliyle.
"Abla gitme!!" diye bağırdı gücünün son kırıntısına kadar.
Siyah giyinimli adamlar tam merdivenlerden iniyorlardı ki Gonca'nın sesini duyup yukarı çıktılar. Yaka paça Gonca'yı çekip aldılar. Onu burada bırakırlarsa başları belaya girerdi.
"Bunu ne yapalım abi?" dedi içlerinden biri kara adama.

"Öldürün gitsin. Bide bu veletle mi uğraşacağım."

Küçük kız ağzındaki bant yüzünden bağıramıyordu. Zaten gücü de yoktu. Tam kızın kafasına silahı sıkacakları vakit Gonca gökyüzüne bakıp şunları söyledi:
"Hüma abla kurtar bizi buradan, çok korkuyorum."

Bu onların arasındaki iletişim şekliydi. Hüma Goncaya ne zaman ona ihtiyacı olursa gökyüzüne bakıp ona seslenmesini, kendisinin hemen duyup geleceğini söylemişti. Gonca şu zamana kadar bunu her denediğinde işe yaratmıştı. Hüma ablası bir şekilde yanına gelmişti. Şimdi de öyle olması için Tanrıya yalvardı. Kara adam bu mırılanılmış sözü az da olsa işitti.
"Ne dedin sen küçük?" diye sordu. Yıllar sonra o ismi duymak içini ürpertmişti. Bahsi geçen kişinin onun kızı olmadığına emin olmasına rağmen içinden küçük kızı bağışlamak geçti. Adamları durmuş onu izliyorlardı. Küçük kız cevap vermedi. Ölüm sessizliği sarmıştı bedenini.
"Durun durun. Bu küçük, canlı daha çok işimize yarayabilir." diyerek pis pis sırıttı. Gonca gülümsedi. Biliyordu. Hüma ablası her zaman yardıma gelirdi. Fakat kara adamın aklından ne iğrenç şeyler geçtiğinden haberi dahi yoktu. Kızı arabaya bindirdiler ve sessiz sokaktan yine sessizce ayrıldılar.

FıtratHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin