Kargaşa

102 8 3
                                    

Feci bir sarsıntıyla, oturduğum yere çakılırcasına göz kapaklarımı araladım. Hani rüyanızda düşmüşsünüzdür ve ruhunuz tekrar bedene dönünce sarsılır ya. İşte ona benzer bir sarsıntı yaşadım.
"Burada mı inecektin abla?" dedi bir erkek sesi. Yanıt vermedim.
"İyi misin bayan?" dedi arkasını dönerken. Çok geçmeden yaşadıklarımın gerçek olmadığını anladım.
"E- evet hemen şurda ineceğim." dedim. Dediğim yöne gitti. Emniyetin tam önünde durdu.
"Ayrıca sensin abla." diyip kapıyı hızlıca çarpıp çıktım. Adam bakakaldı. Benden beklemiyordu böyle birşey herhalde. Gülümsedim. Adamın surat ifadesi asla gelmeyen neşemi yerine getirmeye yetmişti. Bir keresinde Çiğdem le de böyle birşey yaşamıştık. Ağız dalaşına girmekten  çok zevk alırdı Çiğdem. Bide buldumu kavgacı bir amca, hemen olay çıkarmaya çalışırdı. Çok net hatırlıyordum o anları. Taksiden indiğimizdeki Çiğdem'in o tatlı kahkahasını... Bana bakışını... Gözlerim yanmaya başladı. Eyvah! Bu ağlama aşamalarımdan  ilki. Derin bir nefes aldım. Soğuk hava tüm organlarıma işledi. Biraz daha oyalanırsam büyük ihtimalle ağlardım. Koşarak içeri girdim. Girişteki klimanın sıcak üfleyişi karşıladı beni. Girişteki birkaç şeyi hallettikten sonra nihayet sorgu odasına doğru ilerliyorduk. Bana bir kadın polis eşlik ediyordu. Odanın  önüne geldiğimizde kapıyı açıp eliyle içeriyi işaret etti.
"Buyrun, avukat hanım." dedi gülümseyerek. Gülümsemesinde görevinin başında birinin ciddiyetini barındırıyordu. İstemsizce ona bir samimiyet duydum. Küçüklüğüm aklıma geldi. 'Ben büyüyünce polis olacağım' diye annemin başının etini yerdim. Babam da hep polis olmamı isterdi. Televizyonda, yolda, hastanede nerede bir polis veya asker görsek, 'Bir gün benim kızım da böyle olacak.' derdi. Tabii bırak polisliği avukat olduğumu bile göremedi. Yani görmek istemedi de denebilir. Evet. Böyle daha doğru oldu. Babam ben 12 yaşındayken tam üç gün boyunca eve gelmemişti. Annem için bu çok şaşılması gereken bir şey değildi. Ama biliyordum, en çok o üzülüyordu. Ben duygularını dışa vurmaktan çekinen biriydim. Aslında şuan bile öyleyim. Neyse. Üç günün sonunda babam eve geldi. Bir sürü bağırış çağırış ve babam eşyalarını topladı, kapıyı çarpıp çıktı. 15 sene geçti ve birdaha da dönmedi. Açıkçası ben üzülmüyorum. Başlarda ağlamaktan uyuyamadığım günler olmuştu evet. Okuldaki o derdi tasası olmadığını düşündüğüm, tek sıkıntısı hangi oje rengini sürse daha güzel durur olan, sürekli anne ve babasının birbirlerine ne kadar aşık olduğunu anlatan, birazda gözümüze sokan o kız olmayı diledim geceler boyu. Olmadı. Ama hayali bile hoşuma gidiyordu o sıralar. Üstünden hatrı sayılır yıllar geçti. İyikide geçti. Mantıklı düşünme becerisi kazandırdı yıllar bana. Bide her kötü gibi görünen bir olayın aslında içinde bir yerlerde Bi iyilik gizli olduğunu tabii. Rahmetli anneannemin deyimiyle;
"Her şerde, hayır vardır benim aykızım. Sen, niye başıma böyle bir şey geldi diye kadere lanetler yağdırırsın ama bunun içindeki iyi yanları görmezsin. Sen iyi tarafı görenlerden ol emi aykızım!" Evet anneanne. İyi tarafı görenlerden mi oldum bilmiyorum ama gerçekten her şerde bir hayır varmış.
" Öncelikle hoşgeldiniz avukat hanım. İsmim Ali. "dedi karşımda oturan polis ve düşüncelerimi araladı. Deminki kadın polis yan taraftaki camlı odadan izliyordu beni. Karşımda genç, hatta delikanlı bir çocuk duruyordu. Taş çatlasa 23 yaşındaydı.Ayağını yere vurup duruyordu. Sanırım biraz gergin ve heyecanlıydı. Cevap vermeden kafa sallamakla yetindim.
"Olayın üzerinden yaklaşık 2,5 ay geçti ama hala net bir sonuca ulaşamadığımız için buradasınız, kusura bakmayın. Bizde isterdik ama cinayet olduğuna dair pek iz bulamadık. Sizde ısrar edince soruşturma tekrar açıldı." dedi.
"Evet biliyorum. Lütfen bir an önce sadede gelin." dedim kendinden emin ses tonumla. Güldü.
"Aceleniz var galiba. Bir yere mi yetişeceksiniz." Bu çömez polis haddini biraz aşıyordu.
"Öncelikle şahsi hayatım sizi hiç ilgilendirmez Ali bey. Evet, acelem var. Ayrıca 2.5 aydır bir olayı çözememenizin nedeninin tavrınız olduğunu düşünmemi istemezsiniz." dedim. Onunkine benzer bir gülüş oluşturdum dudaklarımda.
"Oooo. Sinirlisinizde." dedi küstah bir biçimde.
"Bakın Ali bey, klasik suçlu konuşturma taktiklerinizi anlamayacak kadar tecrübesiz değilim. Soruşturmaya başlamayacaksanız sizde vakit kaybetmeyin bende." dedim düşüncemi net bir biçimde açığa vurmak maksadıyla. Derken yan odadan tıkırtılar gelmeye başladı. 50-60 yaşlarında bir adam elinde telefon ahizesiyle konuşmaya başladı.
" Yav oğlum, başlasana  soruşturmaya. Yok, ben beceremeyeceğim dersen çık ben giriyim oğlum uğraştırma avukat hanımı." diyerek yetişti imdadıma.
"Afedersiniz başkomiserim." dedi Ali. Gerçi pek de akıllanmışa benzemiyordu ama...

"Pekala. Olay gecesi neredeydiniz? "

"Evdeydim. Bir dosya üzerinde çalışıyordum."

"Herhangi bir tanığınız var mı evde olduğunuza dair?"

"Evet, var. İncelediğim olay hakkında bir müvekkilimle görüntülü konuşmuştuk. O tanığım olabilir."

"Çok özele girmeyecekse incelediğiniz dosyanın konusunu söyleyebilir misiniz? "

"Söyleyemem. TCK 285/1-a  özel hayatın gizliliği kanunu ihlal edemem."

"Peki... Çiğdem hanımı olaydan önce en son ne zaman gördünüz? "

"Olaydan 2 gün önce beraber sinemaya gitmiştik. Daha sonra mesaj veya arama dışında yüzyüze görmedim."

"Çiğdem hanımın herhangi bir rahatsızlık yaşadığı bir eski sevgili, bir takıntılısı vesaire var mıydı?"

"Aslında..."

Kelimelerim boğazıma dizildi. Aniden kapı açıldı. Bir polis nefes nefese konuşuyordu. Sesler biraz boğuk gelsede duymayı başardım.
"İsmet Başkomserim... Bir... Üstü başı kan içinde bir adam sizi çağırmamız için bize saldırıyor. Sizi rahatsız etmek istemezdik ama ciddi bir durum." dedi. Başkomiser İsmet biraz sinirli biraz da meraklı bir biçimde hızla dışarı çıktı. Ali de benim burada  olduğumu unutmuş olacak ki oda koşarak dışarı çıktı. Oda bomboş kalınca bende dışarı çıktım. Bir adam bağırıp çağırıyordu. Sesi hiç yabancı değildi. Sanırım biraz içmişti, yayık yayık konuşuyordu. Köşeyi dönünce yüzü gözü mosmor bir adam gördüm. Yok artık... Akif...

FıtratHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin