Siyahlar

27 3 0
                                    

Hüma'nın anlatımından;

Fazlalık...
İsmim buydu.
Her şeyde, her yerde bir fazlıktım. İhtiyaç duyulmayan, bir köşede sessizce işe yaramayı ve takdir edilmeyi bekleyen küçük bir kız çocuğu...
Küçüktüm.
Güçsüzdüm.
Belkide hala öyleyim ama kendimi güçlü olduğuma inandırmak daha iyi hissettiriyordu. Bu ailede sadece fazladan masraf gerektiren küçük bir şeydim.

Duygusuz..
Bir diğer ismim.
Bunu en çok annem kullanırdı. Çünkü babamın eve geç geldiği vakitler onlar ablamla salonda ağlaşırlardı ve ben arka odalardan birine kaçardım. Böyle durumları sevmiyordum. Bu bana çok zavallıca geliyordu. Ağlasam bile onlar bunu görmemelilerdi. Yatağın üzerinde -yatak dediğim yer yatağıydı çünkü önceki yatak artık yıllanmış ve kullanılmayacak hale gelmişti, yenisini almaya da durumumuz el vermiyordu- bacaklarımı karnıma doğru çekip ufacık hale geliyordum. O anlarda daha da ufalmak yok olmak istiyordum. Bazen sesizce ağlıyor bazense ağlamak bile içimden gelmiyordu. Ben annemlerle beraber ağlamadığım için bana bu ismi takmıştı. Duygusuz...

Fahişe...
Bunu en çok hangisinin kullandığını bilmiyorum. Sayısı zaten tek tük olan arkadaşlarımla dışarı çıkmak, belki bir yerlerde kahve içmek istediğimde sonuna kadar hakkettiğim ismim. Zaten ne eve katkıda bulunuyordum ne de başka şeye. Tek bildiğim bir yerlerde sürtmekti.

Şımarık...
Evet, şımarıktım çünkü sürekli kitap okuyordum. Şımarıktım çünkü nefes alıyordum. Oksijen sadece onlara aitti ve ben onlarınkini çalıyordum.

Dilsiz...
Kahpe...
Aptal...
Beceriksiz...
Ve daha hatırlayamadığım -belkide hatırlamak istemediğim- daha nicesi..

Geçmişe dönüp baktığımda tek gördüğüm acıydı.

Babamın beni koltuktan koltuğa fırlatıp dövmesi...
Saçlarımı koparırcasına tutup kafamı duvarlara vurması...
Sırtımda kıpkırmızı hatta bazen soluk mor el izleri...
Kanayan dudağım...
Ve yine yanağımdaki el izi...

Tek düşündüğüm 8 yaşında bir kız çocuğunun bunları haketmek için ne yapmış olabileceği.

Tek düşündüğüm çocuğunu seven bir babanın nasıl olduğu.

Tek düşündüğüm kalbimin üzerindeki yara izleri.

Tek düşündüğüm Tanrının karşısında bile çaresiz ve zavallıca bir şekilde yalvarmanın gururumu kırdığı.

Tek düşündüğüm onların ölmesini dilediğim.

Tanrı bu dileğimi yıllar sonra gerçekleştirecekti ve ben onları benden aldığı için yine sitem edecektim. Çünkü insan sevmediği birine karşı nefret de duyamazdı.

♣️♣️♣️

"Baban da mı vefat mı etti.?"

Bu söz beni üzmesede karnımda garip bir burulma hissine sebep olmuştu.

Ali, kendi ailesinden bahsederken konu babasına gelmişti. Babası da onun gibi polisimiş. Rol model olarak kimi aldığı çok belliydi.
"Ee, hep ben anlattım. Biraz da sen bahset kendi ailenden."

"Ailem..." duraksadım."vefat ettiler."
Ben devamını getirmezken o başka bir şeyler söylememi bekleyerek baktı yüzüme.

"Ablam, kardeşim ve annem... Evimizde bir yangın çıktı. O yangında yanarak öldüler. Ben evde değildim..."yine durdum. "Keşke olsaydım." son cümlem daha çok kendi kendime bir fısıldamaydı. Ali suratıma özür dilercesine baktı ve,

FıtratHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin